Atatürk diyor ki;
“Ey millet! Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah`ın esenliği üzerinize olsun. Bazı insanlar çağdaş olmayı kâfir olmak sanıyorlar. Asıl kâfirlik onların bu davranışlarıdır. Her sarıklıyı hoca sanmayın! Hoca olmak sarıkta değil, beyinledir. Allah`ın emri çok çalışmaktır. İtiraf ederim ki düşmanlarımız çok çalışmaktadır. Öyleyse biz, daha da çok çalışmalıyız. Artık Türkiye din ve şeriat oyunlarına sahne olmamalıdır. Bu gibi oyuncular varsa kendilerine başka sahne arasınlar.” Der.
Atatürk halkın toplanma yeri olan camiye hiçbir zaman karşı olmamıştır. Aksine cami konusunda 07.02.1923 günü Balıkesir`in ZAĞANOS PAŞA CAMİ`inde verdiği hutbeden birkaç cümleyle hatırlatalım.
“Efendiler, camiler birbirimizin yüzünü bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, Allah`ın emirlerini yerine getirmek ve ibadetle birlikte din ve dünya için neler yapılmak gerektiğini düşünmek yani görüşüp, danışmak için yapılmıştır. Millet işlerinde her şahıs zihnen, başlı başına faaliyette bulunması zorunludur. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz ve bağımsızlığımız için, özellikle egemenliğimiz için neler düşündüğümüzü ortaya koyalım. Ben yalnız düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepimizin düşündüklerini anlamak istiyorum. Milli emeller, milli irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, bütün millet fertlerinin arzularının, emellerinin toplanmasından elde edilen sonuçlardan ibarettir.” Der.
Bir başka konu ise; tekke, zaviye, medrese ve bu kavramların ürettiği şeyler, şeyhlerin bireysel iradeyi hiçe sayan anlayışların birer tezahürüdür. Atatürk ne mi diyor? Fikri, irfanı, kültürü hür anlayışına ters olan hiçbir şeyi kabul etmiyor. Aynı Kur-an`ı Kerim`deki “Hür iradenle Aklını işletmeyecek misin?” sorusuna istinaden hayatta uygulamak istiyor. Atatürk böyle bireysel iradeyi hiçe sayan şeyhlerin amansız düşmanı olmuştur. Tabi ki doğal olarak dini pazarlayan onu para karşılığında satanlarda Atatürk`e düşman olması kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Daha sonra ne mi oluyor?
“Beton – dinsiz – Ateist – diktatör – faşist – deccal Kemal” vur vurabildiğince fakat “LAF SAHİBİNE AİTTTİR.”
Bugün bakıyoruz bizim şeyhler “SÜPERMAN, ÖRÜMCEK ADAM, BATMAN” olmuş milleti uçuruyorlar. Her alanda onlar uçar, suda yürür, yemeden içmeden, uyumadan yaşarlar. Gece müridinin yatakta kaç defa döndüğünü bilir. Daha nicelerini görürde benim edebim bu kadarına izin veriyor. Aman onların eteğine yapışılmalı sonra onlarla iş birliği yaptıkları güçlerce daha kolay sömürülmeli değil mi?
Hiçbir zaman sevgi ve aklın belgesi olan Kur-an`ı Kerim`le yetinmezler. Keyf süresi 1 ayetini hatırlayalım mı?
“Hamt o Allah`a ki, kuluna kitabı, kendisinde hiçbir eğiklik ve çelişmeye vücut vermeksizin indirdik.”
Hatta Kamer süresi 17. Ayetinde bizi yaratan ALLAH YEMİN EDEREK bakın ne diyor;
“Yemin olsun ki, Kur`an`ı kolaylaştırdık da düşünmek için, fakat düşünen mi var?”
Evet beyler, bayanlar insanların düşünmesini, okumasını, araştırmasını, danışmasını ve ortak kararlar alması için toplantılar yapmasını neden istemezsiniz?
Bilgiç, kibirli, çıkarcı, devamlı yalaka arayan, her yerde alkış isteyen, burnu asık ve abus suratına sığmayan, Arapça – İngilizce kelimelerle konuşmalarını soslayan tipik tipler olarak karşımıza geçip ahkâm kesmek ve cebimizdeki paralara göz dikerek onları cebinize indirerek dünyalıklarınıza dünyalık katmayı kendinizde nerden buluyorsunuz?
MUSTAFA KAMAL ATATÜRK`e tabiî ki düşman olacaklar. Bir eli yağda bir eli balda umurumda mı dünya derken; ellerindeki güç, kudret, saltanat, halifelik gidince ATATÜRK ile TÜRK HALKINI karşı karşıya getirirler… “laik=dinsiz KEMAL” derler. Ne den mi?
Çünkü ATATÜRK onların elindeki elma şekerini almıştır da ondan… Onların dinle imanla işleri olmaz. Ağızlarında din iman gönüllerinde dünyalıklarıyla bizleri sömürerek yaşamak isterler.
Bu arada Atatürk dinimizin ve resulümüzün peşinden gitmiştir dediğimde ise homurtular başlar. Sen Atatürk`le Resulümüzü aynı kefeye nasıl koyarsın diye caka satarlar. Ne ben ne de aklı başında kimse böyle bir şey söylemez. Hele hele ATATÜRK hiç söylemez fakat bakın ne der…
“Senin benim adım unutulur… Son resul Hz. Muhammed unutulmaz…” diyerek kendisinin de bu dine hizmet edenlerden olduğunu itiraf etmek değil de nedir?
Benim milletim Allah`ın Kelamını bilmeden değil anlayarak yaşamasını isteyen bir önder, aynı İSRA SÜRESİ 36. Ayetinde dediği gibi;
“Hiç bilmediğin bir ilmin ardından gitme. Çünkü kulak, göz, gönül, bunların her biri ondan sorumlu bulunur.” Nokta!!!
Sevgi ve saygılarımla… Sormuşlar “Edebi nerden öğrendin diye” cevap vermiş “edebi bir edepsizden öğrendim.” Ata mirası ulus… murat akbaş
KAYNAKÇA: KUR`AN-I KERİM MEALİ – ELMALILI MUHAMMAD HAMDİ YAZIR – SEDA YAYINLARI
BEN YÜKSEL MERT ATATÜRK`TEN ÖZÜR DİLİYORUM – ALİ EKMEL OKUR – TOGAN YAYINCILIK
MİLLİ DEVRİMCİ ÜLKÜCÜ ATATÜRK – İBRAHİM CANDAN – TOGAN YAYINCILIK