En çok dilere pelesenk edilen “Vatani Görevin bedeli olmaz!” palavraları. Neydi bu vatani görev, bedelli olmayan bir şey var mı dünyada? Bu tür sorulara cevap aramak ve bulmak gerekiyor. Çünkü bu millet kısır döngüden kurtulmalı. Bu milleti bilinçlendirmek ise eli kalem tutanlara ve sözü para edenlere düşüyor. Eli kalem tutup, sözü para edenlerin bir kısmı sadece insanları “Kin ve Nefret” duyguları ile tahrik etmesi düşündürücü. Her nedense insanlar alışageldik söylemlerden ve alışkanlıklardan vazgeçmesi/vazgeçirmek bir hayli zor. Askerlik için alışkanlık haline gelen söylemler; “Vatan borcu namus borcudur, her Türk asker doğar, en büyük asker bizim asker vs vs bunların başında geliyor. Bunlara kısmen katılmasında, etnik ayrımcılığa sebep olan “Her Türk asker doğar.” Sloganı gereksiz, “En büyük asker bizim asker.” Sloganı ise dinen caiz değil. Çünkü en büyük, “Yüce ve Ulu” sıfatları Allah’ındır. Dinde her ne şekilde olursa olsun insanı yüceltmek caiz görülmemiştir. Hiçbir peygamber için hem kendi döneminde hem de dinler tarihinde; “En büyük peygamber bizim peygamber.” Sözü işitilmemiştir. Mehmetçik kelime anlamı itibarı ile peygamber ocağının neferidir. Peygamber ocağında semaha katılanlar yücelik taslamaz. Aksine “vakur” olur.
VATANİ GÖREVİNİN BEDELİ OLMAZ-MI?!
Vatani görev yapanlar bilir ki; bu görev yapılınca birçok bedel ödeniyor. Bu bedellerin en başında bazen sıla hasreti gelir. Diğeri ise anne-baba hasreti, bazen yar/eş hasreti olarak karşımıza çıkıyor. Bazen de bu hasretlerde birer acı olarak bedenlere saplanan olaylar yaşanıyor. Vatani görev için Askerdeyken yaşanan olayların bazıları şöyle; Askerden dönene kadar eşi başka erkeğe kaçan, nişanlısının duygusu değişip nişanı atan, anne - babasını görmeden son yolculuğa uğurlayan, elinde mesleği ve işi varken bunları bırakıp askere giden ve döndükten sonra bir daha aynı şansı yakalamayan. Askerden dönene kadar bin bir cefayla kurduğu işyeri batan, onlarca olay meydana geldi, gelmeye devam ediyor. Mesela ulusal gazetelere ve Tv’lere yansıyan o dramlardan sadece birini paylaşayım; Eşini öldüren Yalçın Çartı adlı kişi Mahkemede; “Askerde iken eşinin, başka bir erkekle kendisini aldattığını öne sürmüş, devamında; “Askerden geldim. Askerden geldikten sonra eşim Havvanur’un, Hidayet isimli bir kişiyle ilişkiye girdiğini ve ondan bir çocuğu olduğunu eşimden öğrendim. Demişti.
Daha çoğaltacağımız onlarca yaşanmış böyle acı var. Her hangi bir nedenle askere gidememiş kişiler daha ağır bedeller yerine, para ile vatani görevlerinin bedelini ödüyorlar/ödesinler. Şimdi hangisi daha önemli, gerçek olan namus mu? Yoksa sadece sloganlarda olan; “Vatan borcu namus borcu mu? Soruyorum siz olsaydınız hangi namusu tercih ederdiniz? Savaş halinde olsak amenna, herkes kuşansın elbisesini, alsın tüfeğini koşsun cepheye, koşmayan namert olsun. Ama ortada; “Ne fal var ne yumurta” olmayan bir savaşta ve dünyanın 2. Büyük ordusuna sahip olan Türkiye’nin askere ihtiyacı olmadığı gün gibi ortada. Buna rağmen adeta; “Laf olsun, torba dolsun” mantığı ile hareket ediliyor.
ZORLA ASKERE ALMAK HUKUKİ DEĞİL!
Ayrıca zorunlu askerlik dünyanın 72 ülkesinde olmadığı belirtiliyor. Çünkü küreselleşen dünyamızda, artık ordunun da küreselleşmesi gerekiyor, bunun yolu ise profesyonel ordudan geçiyor. Bakın ülkemize NATO çerçevesinde sınır güvenliği için getirilen patriotları kullanabilecek personelimiz yok. Bu patriotları kullansın diye Almanya’nın profesyonel askerleri geldi. Şunu belirteyim ülkemizin model aldığı zorunlu askerlik sistemi 1840’ta Almanya’dan esinlenmiştir. Almanya zorunlu askerlik sisteminden vazgeçmiştir, oysa Türkiye onun bayat formülünü halen uygulamakta. Sayın başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Genel Kurmay Başkanımız Sayın Necdet Özel’de bir an önce profesyonel askerlik sistemine geçilmesi gerektiğini aktardı. Hal böyle iken halen “bedelli askerlik” isteyenlere neden hakaret ediliyor anlamış değilim. Oysa küresel dünya düzenine ve uluslar arası antlaşmalara göre “savaş hali” hariç hiçbir şekilde gençleri askere zorlamak yasal değil. Onlardan buna karşı “bedel” istemekte yasal değil. Gençler yinede ülkelerine katkı yapmak için “Nakti bedel” ödemeye razılar. Bu durumda onlara “vatan haini” diyen kendisi “vatan hainidir.” Zorla askere alınacak gençlerin tamamı isterlerse Anayasa Mahkemesine başvurabilir, hukuk sistemini tıkayabilir ama bu yola tevessül etmiyorlar. Ayrıca Avrupa İnsan hakları mahkemesine başvuracak her genç mağduriyetleri için büyük tazminatlar kazanabilir. Yine de gençlerin bu yönde bir emelleri görünmüyor. Gençler sadece “Devletin belirlediği bir raiş bedelle” (Vatan Borcunu) ödemek istemekteler. Bu hususta başta Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ve diğer tüm siyasi kesimler ortak akılda birleşmeli ve gençler mağdur edilmemelidir. Bedelli konusunda Ak Partiyi eleştirenlerin gerçek sebebi ise Ak Partiyi halen sindirememiş olmasıdır. Çünkü malum çevre bununla Ak Partiye zarar verebilir miyiz düşüncesinde. Emin olun savaş çıksa laf olsun diye konuşan birçok insan kaçacak delik arar.
BEDELLİNİN ÜLKEMİZE KATKISI
Gazetelere yansıyan TSK'da personel dağılımı şöyle: STATÜ MEVCUT General /Amiral 365 Subay 39,975 Astsubay 95.824 Uzman Jandarma 24,700 Uzman Erbaş 40,515 Sözleşmeli Erbaş / Er - Uzman Personel Toplamı 201,379 Yedek Subay 6,829 Erbaş / Er 458,368 Yükümlü Personel Toplamı 465,197 Askeri Personel Toplamı 666,576 Sivil Memur / İşçi 53,424 Genel Toplam 720,000 kişi.
Şimdi gelelim hesaba, paralı askerleri ve sivil memurları saymasak sadece Erbaş /Erlerden yola çıkarsak TSK’nın açıkladığı 458,368 kişidir ki; bu askerlerin sırf iç çamaşırına yılık yapılan harcama şöyle; 11,000,832 TL, Giydikleri botu hesaplarsak ki, en düşük bot ücreti bu gün 60-70 TL olduğuna göre ve askerlik süresince en az iki, çatışma bölgelerinde dört tane verildiğine göre, ben yinede iki adet ile çarparak 60 TL olarak hesap ettiğimde karşımıza; 55.004.016 TL çıkıyor. Yazlık ve Kışlık kamuflajı hesap edersek elimize korkunç bir rakam çıkıyor. Yazlık Kamuflajı 60 TL’den Kışlık Kamuflajı 70 TL’den hesap edersek ve bunun iki adet verildiğini düşünürsek, toplam tutar; 119.175.068 TL eder. Buna su, sabun, mutfak ve ısınma masrafı olarak kişi başı günlük 35 TL aylık ise 1050 TL eder ki, ben abartı bulacağınızdan sadece asgari ücreti olan 729 TL’den hesap edeceğim. Oda; 5.012.254.008 TL eder.
12 aylık askerlik süresi tamamlanıncaya kadar, kişi başı; 12000 ile 15000 TL arasında değişen bir masraf çıkıyor. Buradan da yola çıkarsak bedellilerin ödedikleri bedel olan 30.000 TL değil 42-45.000 TL’dir. Ayrıca KDV katkısını da hesap edersek, devlete katkıları 50-55000 TL’dir. Görüldüğü gibi bedelliler 30.000 TL bedel ödemekle kalmıyor, devleti kişi başı 20 ila 25000 TL ek bedelden kurtarıyor. Şimdi çıkıp boş havandan top atanlara sormak gerek, bedelliler “Vatani görevini” ifa etmiş sayılmaz mı? Bundan daha güzel bir bedel olabilir mi? Tüm bu hesaplar ise, bize acilen “Profesyonel Orduya” geçmemiz gerektiğini ispatlıyor. Katma değer katan vatandaşı “Vatani görev” adı altında mağdur edeceğimize, dünyada ki benzer uygulamalar ile vatandaşımıza farklı bir olanak tanıyalım. Ayrıca garibanlar bu yoldan evine ekmek götürecek olması daha güzel değil mi? Profesyonel askerlerin olması istihdam demek değil mi? Vicdanınıza sığınıyor, sizi düşünmeye davet ediyorum.