DİJİTALİZİM VE MONİTORİZM

İlk, ortaokul çocuklarımızda dijital bağımlılık ciddi şekilde arttı, çığ gibi büyümeye de
devam ediyor. Dijital ekrana bağımlılık tıpkı bir uyuşturucu bağımlılığı gibi yeni
yetişen tüm nesilleri tehdit ediyor.
Dijitalizim, monitorizm‘le  bağımlılıkla birlikte çocuklar ve ergenler, günlük yaşantının
sorumluluklarından ve gerçeklerinden uzaklaşarak, telefon, tablet, bilgisayar ve
televizyon  karşısında daha sık zaman geçiriyor. Dolayısıyla ekran bağımlılığının,
günlük yaşamdan, aileden, arkadaşlardan ve gerçek dünya yaşamından kopuk bir
şekilde olduğunu görebiliyoruz.
Sanki yeni tapınma modeli olarak karşımıza çıkıyor.
Kitap okuma alışkanlığı hayatımızdan yavaş yavaş kalkıyor. Bu sebeple kitaptan
uzaklaşan nesil, insandan da uzaklaşıyor. İnsanların sizden uzaklaştığını fark edince
işte o zaman felakette başlıyor.
 
Teknoloji ve bilişim çağındayken çocuklarımızı bu alandan tamamen uzak tutmak
mümkün değil ama aileler bunun zamanını ayarlayabilir. Çocuk ağlamasın diye cep
telefonu tablet veriyoruz. Küçük yaşlarda çocuklarımızın beyinlerinin çok hassas
olduğunu unutuyoruz.
Sanal bir hayat yaşayan çocuklarımızı gerçek yaşamın içerisine almamız gerekiyor.
Aksi takdirde kendi içine kapanan çocuklarımız, sanal alemin içerisinde kaybolup
giderken bizler onları seyretmekten ileri geçemeyiz. Çocuklar insan, hayvan, oyuncak
ile vakit geçirmekten ziyade dijital ortamla oyalandırılıyor.
 
Dünya üzerinde 3,8 milyar insan akıllı telefon kullanıyor. Erişimin dünya üzerinde
artması ile akıllı telefonlar daha sık kullanılır hale geliyor. Mobil oyunlar her geçen
gün yaygın hale geliyor. Bunun sebebi mobil cihazların daha fazla insanlara
erişmesi… Erişimin bu denli kolay olması da  gençleri oyun oynama konusunda
teşvik ediyor.
Bu oyunların genelinin belli bir seviyeye kadar ücretsiz olması da çekiciliğini ve
kullanılırlığını arttırıyor.
Corona virüsü sebebiyle insanlar evlerine kapandı. bir çok kişi evdeki vaktini oyun
oynayarak geçiriyor. Bu durumun dijital oyun platformlarına da yansıdığını
görebiliyoruz.
Çok büyük kitleleri peşinden sürükleyen oyun gün geçtikçe hayran kitlesini
genişletmeye devam ediyor.
2020 yılının sonundaki verilere göre PUBG tam 610 milyon indirme seviyesine
ulaşmış durumda. Günlük kullanıcı sayısı 55 milyon ve buna Çin kullanıcılarının dahil

edilmediği iddia ediliyor. Biz biliyoruz ki bu oyunlar insanlara bağımlılık yapıyor, buda
dünya üzerindeki nesil için bir felaket…
Ve bizler birçok şeyin farkında olmadan günlük yaşantımıza devam ediyoruz. Aile
olmak, sadece anne-baba olmak ile sınırlandırılacak bir yapı değildir.
Annelik çok kolay bir makam değil. Babalık da aynı şekilde… Bireylerin anne baba
olmaya karar vermeden önce kendi ruhsal ve ekonomik durumlarını gözden
geçirmesi gerekir. Söz gelimi, çocuk ile beraber oluşacak vakit yoğunluğunun, ruhsal
yorgunlukların, ekonomik durumların üstesinden gelebilecek miyiz? Bu soruyu
ebeveynlerin kendilerine sorması gerekir. Ellerinden tutamadığım her an evlatlarımız
kaybolmaktan. Evlatlarımızla beraber geleceğimizde kaybolmaktan.. .
Ve bizler biliyoruz ki birileri geleceğimiz olan çocuklarımız ile oynamaya başlamış,
onları etkisiz hale getirmek için var gücüyle çalışırken, bizler de bu durumun
karşısına geçip ekrana bağımlı olan nesillerimizi kurtarmak zorundayız.
Öncelikle kendimize sormamız gereken neden bu oyunlara çocuklar bağımlı?
Sosyal medyayı kullanmak için geçerli bir sebebimiz var mı? Bir amacımız var mı?
Kazandığımızı zannederken aslında kaybettiğimiz ne?  Bu soruları kendimize sorup
cevabını vermemiz gerekiyor.
Beynimiz bağımlı olmaya inanılmaz müsait bir organ. 0-15 yaş arası çocuklarımızın
ekran önünde geçirmiş olduğu her süre bağımlılık derecesini arttırmaya yönelik bir
adım olarak karışımıza çıkıyor.
Pandemi sürecinde çocuklarımızda meydana gelen görme bozukluklarında %25
oranında artış olduğu araştırmalarımızda önümüze çıkıyor. Ekrana bağlılıkla ilgili
diğer bir hastalık ise kaygı bozukluğu. Pandemiden önce %6.8 iken pandemi
sürecinde ise bu oran %17.7 oranına yükselmiş. Dijitalizm ve monitorazim’e
bağımlılığın gün geçtikçe artmaya devam ediyor olması da çok üzücü..
Çocuklarımız oyun oynarken yerinden kalkmıyor bu durumla beraber oyun esnasında
sabit kalmaları ile adrenalin deşarj olma yoluyla beden ve akıl sağlığı bozulduğu
halde mutlu oluyorlar.
Neden insanlar bu kadar zararlı olan şeylere merak duyuyor? Bunun nedenini
insanın içinde bulunan hayvani dürtülerin devreye girmesiyle açıklayabiliriz.
Burada sözü geçen hayvani dürtüleri azaltmak için dinimiz bizlere nefsimize sahip
çıkmamızı söylüyor ve bunun için oruç tutmamızı öneriyor. Ve içimizdeki hayvani
dürtüler böylece azalıyor. Ama bu hayvani dürtüleri içimizde çoğaltırsak içimizde
farklı bir ben oluşumu meydana geliyor. Bunu size şöyle açıklayayım.
Günün birinde bir âlime bir çocuk gider ve şu soruyu sorar âlime. Bizim içimizde neler
yaşıyor? İnsanın içinde iki farklı kaplan yaşıyor ve onlar sürekli savaşıyor. Çocukta
sormuş âlime: peki kim kazanıyor? Âlim de cevap veriyor:
-Kimi daha çok beslersen o kazanır evladım.
Bizim hayvani dürtülerimiz var ve içimizdeki hayvani dürtülerimiz kazanırsa ruhen
çöküntüye gireriz.

Geleceğimiz dediğimiz çocuklarımızı ilerleyen yıllarda görmez, düşünmez,
araştırmaz, proje üretmez, okumaz bir halde görmemek için bir an önce tedbirler
alınması gerekiyor.
Dışımıza gösterdiğimiz ilgiyi birazda çocuklarımızın gözlerine, bedenine, beynine ve
ruhuna gösterelim.


Ömer Kantemür