Dünyada genel bir ekonomik kriz var. Türkiye de bu krizde payına düşeni en sert şekilde alıyor.
Her canlı ve her yapı doğar yaşar ve ölür. Mustafa Kemal Atatürk ve Arkadaşları 9 Eylül 1923 yılında Cumhuriyet Halk Fırkasını kurdular.
Kurucu Parti olan CHP 1923 den 1946 Yılına kadar yapılan 6 seçime tek parti olarak girdi.
Tek Parti olmasın rağmen sadece 23 yıl seçimleri kazandı.Daha doğrusu seçim bile dinilemeyecek ara bir yöntem ile halka baskılar altında yönetti.
Demokrat Parti 1946 yılında girdiği seçimi kazandı. Ancak o devirde açık oy gizli tasnif olduğu için CHP bu seçimde Demokrat partiyi birinci parti yaptırmadı.
CHP ilk 23 yılda girdiği 6 seçime tek başına girdi. 1946 yılında ise DP de seçime girdi ve ciddi bir oy aldı. Ancak yıllardır iktidarın nimetlerine alışan CHP’li idareciler masa başında CHP‘ yi yine birinci parti yaptılar.
Ama 1950 de yapılan seçimlerde demokrat parti seçimleri kazandı.
Bütün antidemokratik uygulamalara rağmen CHP’nin iktidarı sadece 27 sene devam edebildi.
Demokrat Parti ülkenin kaderini değiştirecek işler yaptı ama iktidarı 10 yıl sürdü. İhtilaciler DP’ yi 29 Eylül 1960 da kapattılar.
1960 dan 1983 yılına kadar her 10 senede bir askeri darbe ile siyaset akamete uğratıldı.
Bu süreç zarfında Demirel, Erbakan, Ecevit ve Türkeş 23 sene içinde değişik partiler ile kör topal hükümetler kurdu.
Turgut Özal 1983’da Anavatan partisini kurdu. Darbeci Kenan Evren halka Sunalp’in partisine oy verin dediği halde kimsenin iktidar şansı vermediği ANAP 20 Mayıs 1983’de tek başına girdiği seçimde % 45 oya alarak 212 vekil ile tek başına hükümeti kurdu.
ANAP’ın kurucusu Turgut Özal 9 Kasım 1989’da 8.Cumhurbaşkanı olması ile ANAP resmen olmazsa da fiilen bitti. Yani 1986- ile 1989 arası iyi günleri sadece 6 sene oldu.
Özal’dan sonra İlk olarak Yıldırım Akbulut Parti başkanı oldu. ANAP’ın içindeki bazı kişiler Mesut Yılmaz’ı desteklediler.6 Haziran 1991‘de Mesut Yılmaz ANAP’ın başına geçti. Yılmaz ANAP’a hiçbir katkı yapmayarak Özal’ın servetini yedi.
ANAP’ın son yılları dalgalı geçerken Erbakan’ın Refah Partisi ortaya çıktı. 1995 seçimlerinde birinci parti olan Refah partisine görev vermeyen Demirel seçimde 3.parti olan ANAP’a hükmet kurma görevi verdi.
Refah Partisinin genel Başkanı Merhum Erbakan Hoca 54. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini kurdu. (Erbakan Hükümeti veya REFAHYOL olarak da bilinir), 28 Haziran 1996-30 Haziran 1997 tarihleri arasında görev yapan,Hükümetin ömrü sadece bir sene sürdü.
Malum 28 Şubat Post Modern darbe ile inançlı kesime kan kusturulan dönemler yaşandı. Süreç 2 Kasım 2002’ye kadar geldi.
Ak Parti kurulduktan 15 ay sonra girdiği ilk genel seçimde % 34.42 ile tam 365 milletvekili çıkardı.
2 Haziran 2018 genel seçiminde Ak Parti % 42.6 ile 295 Milletvekili çıkardı.
MHP ile beraber çıkardıkları vekil sayısı da % 53.7 ile 344 vekil oldu
Millet İttifakı CHP ve İyi Parti de % 33.9 ile 189 vekil çıkardılar.
Erdoğan Ak Parti’yi toparlayabilecek mi ?
Türkiye de sıfırdan gelip % 34 oy almak da var. DSP gibi % 21.75 ile hükümet kurup bir seçim sonra % 1.5 oy alıp sandığın dibini boylamak da var. Ak Parti bitti demek de doğru değil. Ak Parti yine tek başına % 50 alacak demek de.
Erdoğan’ın çok bariz hatalar yapıyor. Her şeyden önce HDP’ye gönül vermiş seçmenden oy alabilmek için çaba sarf edeceği yerde sert söylemlerle adeta bana oy vermeyin dercesine sözler söyledi.
Halende söylüyor. Doğrusunu söylemek gerekirse ne 31 Mart ne de 23 Haziran İstanbul seçim sonuçlarından zerre kadar ders çıkarılmış değil.
Örnek vermek gerekirse bu sonuçların müsebbiblerinin görevden alınması gerekmez meydi.
Bunlar kimdir derseniz ; Berat Albayrak, Süleyman Soylu, Mehmet Muş, Bayram Şenocak, eski İBB başkanı Mevlüt Uysal, hariçten Erdoğan’ a zarar veren Bilal Erdoğan başta olmak üzere halk nezdinde Ak Partiyi zora düşüren 50/60 kişi görevden alınsaydı Erdoğan gerekeni yaptı derdim ama şu an diyemem.
Ancak Ak Parti’nin işi 31 Mart seçimlerinden öncekinden daha da zora girdi dersem kimse kusura bakmasın.
Eğer Ak Parti 7 Ekim 2019’da Belde kongreleri ile başlayacak yenilenme sürecine samimi bir şekilde halk tarafından sevilen kadroları seçmez ise “bye bye hapiness” diyeceğim.
Erdoğan’ın bu süreçte çıkması imkansız değil ama zor olduğunu herkes biliyor.
Ali Babacan,Ahmet Davutoğlu Parti kurar mı kurmaz mı bilemem. Kurmazlarsa bile CİN bir sefer lambada çıktı artık. Yani hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Kurucu kadroda yer alan : Abdullah Gül yok, Abdullatif Şener yok, Ahmet Davutoğlu Yok, Ali Babacan yok, Nihat Ergün yok, Sadullah Ergin yok,Hüseyin Çelik yok… Bir çok kişi de ne var ne yok Rüzgarın durumuna göre yön belirleyecek de çok kişi var. Bülent Arıç, Abdulkadir Aksu, Mehmet Metiner gibi başka yerlerde sırf elimizin altında olsunlar diye vazife verilenlerde çok memnun değil.
Allah aşkına kendinize ait bir gayrimenkulü satmak isteseniz ve 65 yaşından büyükseniz tam teşekkülü hastanede sağlık rapor isterler. Ancak her gün bilerce gayrimenkulün değerinden daha fazla kredi veren Vakıfbank’ın yönetim kurulu başkanı Abdulkadir Aksu hangi bilgi birikimi ile bu makamda ?
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kaybedilmesinde büyük katıları olan Mevlüt Uysal hangi engin bilgi birikiminden dolayı Halk Bank Yönetim kurulu üyesi oldu ? Bu konuda kulağıma çok pis kokular geliyor… neymiş derseniz hemen ip ucu vereyim.. Türgev ve Tügva’da Bilal Erdoğan’ın işini kolaylaştırdığını bundan dolayı İBB’ den kaybedilen gelir kalemlerinin buradan sağlanması için atamasının yapıldığı iddiası var.
Bazı dostlarım Ak partiye neden kırgın olduğumu soruyorlar. Ben kişisel olarak kimseye ve yapıya kırgın ve kızgın değilim. Ancak yapılan yanlışlara da seyirci kalamam.
Mehmet Şimşek gibi hayatı yurt dışında finansa camiasında geçen 6 dil bilen adamı sırf haklı eleştiride bulunduğu için dışlayacaksın biz nereden oy almışsak oraya yatırım yapacağız ve bize oy verecek olanlar soyadından beldir diyen Mevlüt Uysal’a Halk Bank Yönetim kurulu üyesi yapacaksınız ve kimsenin sizi eleştirmesini beklemeyeceksiniz yok yaaa.
Mevlüt Uysal o kadar kabiliyetli idiyse İBB başkanı iken Büyükçekmece’de 25 yıllık CHP’ li başkan Hasan Akgün’e karşı seçim kazansaydı da kabiliyetini görseydik.
Dinimiz biz bir yerde haksızlık gördüğün zaman önce onu elinle düzeltmeye gayret et. Buna gücün yetmez ise bu sefer dilinle düzeltmeye gayret et. Buna da gücün yetmez ise imanın en zayıf halkası olan Kalbinle BUĞZ et diyor.
Evet elimle Erdoğan ve diğer idarecilere yaptığınız bazı şeyler yanlış yapmayın diyecek gücüm kuvvetim yok.
Ama Günlük 2 milyon kişiye sesimi ileten bir mecranın imtiyaz sahibi olarak kimse bana SUSUP DİLSİZ ŞEYTAN OL DİYEMEZ.
Son söz birleri Ak Parti yöneticilerine siz halktan koptunuz desin. Af edersiniz ama İBNELĞİ teşvik eden İstanbul Sözleşmesini hangi hükümet imzaladı ?
Daha söyleyecek çok söz var ama şimdilik bu kadarı kafi…
İstanbul Times / Hüseyin Çetiner / 24 Eylül 2019