Fransız Medyası Ablyazov’u unuttu !

 Bu arada, sıra dışı mahkumu tekrar düşünmenin çeşitli nedenleri var.
 
Fransız adalet sarayı Themis, Ablyazov’un Rusya'ya iade kararını verirken, gölge oligarkına aslında karar diyebilecek olaylar yer aldı.
Öncelikle, ceza sürecin politize üzerine inşa edilen, Ablyazov’un "koruma" kavramı çarpışma sonucu gibi paramparça oldu. 

Bu adam, Kazakistan Cumhuriyet’in neredeyse bir akıncı baskınla onun, ülkenin önde gelen finans kurumlarından biri olan "Bank Turan Alem"’ine el koymaya çalıştığını iddia etti.

 Kazakistan öz sırasında, Ablyazov’u aynı bankanın özelliğinden milyarlarca dolar çalmakla suçladı. Kime inanırız? Gelişmiş Avrupa kamusu oligarkın sözüne eğilimli olduğu bellidir. Özellikle bir süre önce düşmanın entrikaları sonucu kazançlı bir işin kaybeden ve adalet için acı çeken ve ülkeden kaçmak zorunda kalan bir politikacı olmasıydı.

Zamanla, tabii ki, oligarkın temiz ışık halkasında çeşitli boyutlarda noktalar ortaya çıktı. Londra Mahkemesi, bu karmaşık soruşturmayı incelemekte derinleşen, açıkça bu adamın dolandırıcı olduğunu söylüyor. 

Ablyazov’da boşta kalmadan mahkemeyi rüşvet almaktan açıkça suçladı 

İngiliz adaleti Themis’i böyle terbiyesizlik bir öfke içine düşürdü. Aralarında bir avukatın söylediği gibi, İngilizce cezaevlerinde Ablyazov’u uzun vadede koymak mümkün olsaydı, kesinlikle koyardık. Ama ne yazık ki, bir sivil süreçte cezaevinde 22 ay maksimum mümkün olan ceza var.
Ama buda Ablyazov’un haklı elde ettiği cezasıydı. İngiltere kıyısındaki hapishanede zaten uzun bir süre için rahat bir oda hazır.

Ablyazov’u tutuklamak isteyince İngiltere'den kaçtı. Yakalandığı ve Fransa'da tutuklandığı zaman İngilizlerle mücadele etmeye devam etti. Onlar, bu arada, ona büyük bir şok yaptılar. İade kararı tartışılırken İngiltere onun mülteci statüsünün iptal etti.

Bir statü - güçtür. Güç kelimesini aşırı kullanan, o aktif olarak Ablyazov’u bilgi kampanyalarında kullanarak, Munchausen'i taklit ederek, düştüğü bataktan kendisini çıkartmaya çalıştı. 

O, durumu, saçmalık noktasına getirdi. İngilizler ona: Hayır - sen bir mülteci değilsin, sen - bir hırsızsın. Ablyazov’un mülteci statüsünün yasadan yoksun olduğu iddiasıyla mahkemeye başvurdu.

Bu arada, medyayı sallayan oligark hakkında kamuda bir fikir birliği oluşmaya başlıyor, esasını şuna getiriyor, mülteci statüsü geri verilmemesi halinde bu onun mahkemenin Fransa’dan iade talebi kararını etkilememesi lazım.

Ablyazov bir zamanlar siyaset de yapıyordu 

Bu durumu ne etkilemesi lazım ? Ablyazov’un bir zamanlar siyasetle uğraşması mı? Ama siyasetçileri yolsuzluktan suçlamıyorlar mı? Suçluyorlar hem de nasıl. 

Onun siyasi faaliyetler sonucunda yaralanan şahıs ve kaybettiği iş onun siyasi faaliyetinden olduğuna herkesi ikna etmeye çalışıyorsa da bu çok makul gelmiyor insanlara.

Kendi bankasının içini boşalttı iddiası 

Bankasını kasten iflasa götürmek, bütün hisseleri şahsına yazmak ve yasadışı yollarla milyarca dolarları kendi cebine koymaktan banka kamulaştırıldı. Evet, eğer bu yoldan bakarsak Ablyazov’un yasadışı olan işini bitirmiş oldu.  

Birde belirsiz gerçekleşen başka önemli olayı hatırlatmakta fayda var. Geçen yılın Kasım ayında, Uluslararası Tahkim Mahkemesi Kazakistan Cumhuriyeti'ne karşı bir davada, "BTA Bank" hissesinin % 9.99 sahip olan ve Muhtar Ablyazov’a ait Hollandalı şirket "KT Asya Yatırım Group BV" talebini tamamen reddetti. 

Kazakistan Devleti aleyhine açtığı davayı kazanmayı hayal ediyordu 

Dava 2009 yılından beri sürmekteydi. Bu arada kamulaştırma altında "BTA Bank"’ın kendisi ait olduğu azınlık hissesinin de kapsamasını vurgulayarak, Ablyazov KAZAKİSTAN’dan 1500000000 dolarlık tazminat almayı planlamıştı.

Ama burada da oligark hayal kırıklığına uğradı. Duruşma sırasında ilginç bir bilgiler elde edildi, "KT Asya" firması Ablyazov’un kara para aklama için kullanılan şirketlerin bir parçası olduğu gerçeğine rastlanmıştı.
Birde, "BTA Bank" hisse senetleri piyasadan yedi kat daha düşük bir maliyetle, daha önce Ablyazov’a ait iki şirket tüccarların kredi parasına "KT Asya" tarafından satın alındığı belli oldu. 

Kredi miktarı, yanı sıra bunun faizi, hala ödenmiş değil, ancak bunun yerine borcun unutulması, sonra Ablyazov bu iki şirketten kurtularak "KT Asya" şirketinden ortadan kaldırmak zorunluluğunda bıraktı. 

Çok sulu ayrıntıları açtıktan sonra Kazakistan’a karşı herhangi iddialar, tabii ki, reddedildi. Uluslararası Tahkim Mahkemesi’ndeki yargıçlar Ablyazov’un gerçekten kim olduğunu görebildiler.

Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümü için Uluslararası Merkezi Özel Komite'nin nihai kararı 20 Kasım 2014 yayınlandı. Bu olay tamamen Ablyazov’un destekçilerini parçaladı. Saklayacak bir şey kalmamıştı. Şimdi, Hakem Heyet’in yolsuzlukla suçlayamazlar ki. Bu Fransızların dediği, "mauvais ton"’dur. Ablyazov her yere çamur püskürterek çok abarttı. 

Bu da onun destekçilerin Fransa adaleti Themis’i de acımamaları ve Fransa’nın arkasını Astana’yı dayadığını kanıtladı. 
Ablyazov’un artık kendisini savunacak argümanlar elinde kalmadı. Ve, belki de, bu yüzden onun mektuplarından oluşan lezzetler giderek şikayetçi homurdanan anılarına benzer gibi. 

En son yayınlarda, o Kazakistan’da yeni bir …. Siyasi partinin nasıl oluşturduğunu konuştu

Neden? Giderek kendi yolunu herkese bir siyasetçi ve muhalefet olduğunu hatırlatarak çizip bitiriyor.

Bunları zaten herkes biliyor. Sen senin hakkında açılan davayı konuş. Ama konuşulacak bir şey yok.

Ablyazov’un artık savunması çöktü. İade konusu politize etmek olmuyor. Daha fazla çıkan yeni gerçekler onu sıradan bir suçlu olduğunu gösteriyor.

Bu tarihi ve karmaşık davanın önemli ayrıntılarından biri “BTA Bank”’ın eski kurumsal müdürü Veronika Efremova ile ilgili. O bankanın 3,3 milyon dolar parasını harcamakla suçlanıyor.

Kronolojiye dikkat - bu çok önemli. Ablyazov herkesi bankalardan varlıklarını çekmesini baskın başladıktan sonra olduğuna ikna etmeye çalışıyor. 
Ama, aslında JSC "Bank Turan Alem" Yönetim Kurulu Başkanı olarak atandığı ilk günlerinden itibaren çalmaya başladı. oligark Mayıs 2005 Şubat 2009 arasında bankayı yöneten oligark ve "BTA Bank" kurumsal yöneticisi olan Veronica Efimova’la tam 2005-2009 yıllar arasında Ablyazov’un altından olan kurumsal şirketlere kredi vermişler.

Bankaya bu borçlar tabii ke de geri ödenmedi aksine rehinler güvenilir bir şekilde yurtdışına çıkartılmış.

Bu örneğin hem kendisi hem de bakış açısı da ilgi çekicidir. Efimova Kazakistan'dan Rusya'ya kaçıyor. Orda doğal olarak çok hızlı bir şekilde bulunuyor ve Kazakistan'a iade etme çalışmaları sürüyor. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHS)  müdahale ederek - Efimova avukatı tarafından alınan şikâyetlere öncelilik veriyor.

Sonuç olarak, 2010 Haziran ayında iade ile ilgili tüm faaliyetlere şikayetin incelenmesine kadar bir moratoryum empoze ediliyor. Efimova’nın avukatı, Ablyazov’un avukatları gibi, önceliği siyasi meselelere dayanmaktadır.

Mahkeme başvuru incelenmesi birkaç yıl sürüyor.Ama hiçbir siyasi gerekçeleri bulamıyor. Bu Ablyazov’un emsal nihayet çetesinin siyasi kaçınmalarına nokta koyuyor.

Aslında bugün oligarkın gölge imparatorluğunun sonu sayılabilir.  Suyun etrafında oluşan dalgaların merkezden dağılması gibi mafya çetesi de dağıldı.      

Muratbek Ketebeyav 27 Aralık 2014 tarihinde Madrid’te İnterpol tarafından yakalandı ve sonrası hapise çarptırılan oligarkın sözsüz en yakını idi. 1992 yılında işe alınan sahış abartısız en yakın çevresinden biri.    

İsviçre’deki Ablyazov imparatorluğunun dalı da zor bir dönemden geçiyor. Viktor Khrapunov  ve eşi Leila ile akrabalık ilişkileri olan grup Interpol tarafından aranıyor.

Viktor, Kazakistan’da üstün görevlerde olan devlet memuruna bu ülkede dava açılıyor. İsviçre polislerinin de ilgisinde olan aile. Interpol de Ablyazov’un kızı ile evli olan oğlu İlyias’da arıyor.

Kharapunovların ayrılması çok göz boyatıcı oldu. Büyük ihtimalle polislere birisini teslim edecekler o da o zamana kadar hiçbir şeyi kalmayacaktır el koyulmaması için. O da büyük olasılıkla emekli Vitya’dır. 

İstanbul Times / Gölge Adam