İfade Gücünün Kökeni

Hepimiz biliyoruz ki iletişimin ön şartlarından bir tanesi de kendini ifade edebilmektir. İletişimde sürekli bireyin kendini doğru ve güzel ifade etmesi üzerinde durulur ve bu durum hayatımızda pek çok yerde karşımıza çıkar. Bununla ilgili kişinin kendini etkili ve doğru bir biçimde ifade edebilmesi konusuna baktığımızda, bireyin konuşma şekli, kelime haznesinin zenginliği, sesinin tonu ve vurguları, bedenin duruşu, jest ve mimikleri kullanma şekli, kişinin kendini tanıması, iletişim halinde olduğu kişiyi ilgili dinlemesi, hoşgörülü olup empati ile karşısındakinin yerine kendini koyması ve bunun gibi pek çok özellikten detaylı bir şekilde bahsedilir ve genel manada bunlar üzerinde durulur. Fakat bu özelliklerin dışında çok önemli ve değinilmesi gereken bir nokta olarak, kendini ifade etme becerisinin, çocuklukta, anne ve babanın tutumu ile ilgili olduğunu hiç düşünmüş müydünüz?

Kendinizi doğru ve güzel ifade edebilmek için nelere dikkat edersiniz?’

Bunun için ben yukarıda da bahsetmiş olduğum gibi birçok unsura dikkat ederek kendimi ifade etmeye çalışsam bile bu durumun temelinde aslında çocukluktaki bağlanma tarzımızın etkisinin çok büyük öneme sahip olduğunu söyleyebilirim. Şimdi daha detaylı olarak bahsedecek olursam; aslında hepimizin bildiği gibi yaşama atılan ilk adım, aile yanında gerçekleşmektedir. Çocuğun ruhsal gelişiminde aile önemli bir müessesedir. Ve bir bireyi anlayabilmek için yetiştiği ortama bakmak gerekmektedir. Bu bilgiler ışığında kendi ifade etme becerim için yola çıkacak olursam anne ve babamın bana olan tutumu benim kişiliğimi önemli ölçüde etkilediğini ve bunun yansımasını günlük hayatımda kendimi ifade etme sırasında gördüğümü söyleyebilirim.

Bu bağlamda ilk olarak değinmek istediğim konu; ebeveyn bağlanma stili

Bunun hakkında kısa bir bilgi vererek konuyu kendi ifade etme becerime bağlamak istiyorum. Ebeveyn tutumlarından biri olan demokratik anne-baba tutumunda, ebeveynler çocuğunun duygularına, davranışlarına ve özerkliğine saygılı olup çocuğun ayrı bir birey olarak kendini ifade etmesinin önemli olduğunu bildiğinden, bu tarza sahip ebeveynlerin çocuklarına baktığımızda bu kişilerin kendini ifade edebilme konusunda oldukça yüksek düzeyde etkili kişiler olduğunu görebiliriz. Bir diğer tutum olan otoriter tutuma sahip ebeveynler, çocuklarında bağımsız kişilik gelişimine olanak tanımadıklarından bu bireylerin çocuklarına baktığımızda bu çocuklar sürekli ceza almaktan korktukları veya baskı ile büyütüldükleri için kendilerini rahatça ifade edebilme konusunda yetersiz olabileceklerini söyleyebiliriz. Kaçıngan bağlanma stiline sahip ebeveynler, çocuklarına sevgi, merhamet gibi duyguları az gösterdiğinden bu çocukların sosyal davranış gelişimine de bağlı olarak kendini ifade etme başarısı sekteye uğrayabilir.

Bu yukarıda yazmış olduğum cümleler kapsamında aslında vermeyi hedeflediğim genel sonuç, bireyin kendini ifade etme becerisi, sonradan da kazanılan ve öğrenilen bir olgu olsa bile asıl temele indiğimizde anne- baba ve çocuk arasındaki bağlanma stili ile doğrudan ilişkili olduğudur.

AİLE İLE BAŞLAR…

Yani asıl meselenin aile ile başladığını ve ailelerin bu konuda bilinçli ve farkındalık kazanmasını, bu sayede de yetiştirecekleri bireylerin etkin bir ifade gücüne sahip olabileceklerini söylemek isterim.

Ve son olarak cümlelerimi bitirmeden şunu da eklemek isterim ki; bizler de olaya bireysel bir boyutta değil daha toplumsal açıdan bakarak yetiştireceğimiz veya yetişmesinde rol oynayacağımız bireyleri (çocukları) demokratik bir tutum çerçevesinde yetişmesini sağlayarak çocuğun kendini ifade etme becerisinde son derece başarılı ve etkin bireyler yetişmesine olanak sağlamış oluruz.