Cezalandırmak, susturmaya çalışmak, gücün arkasına sığınmak...
kavgaların ve isyanların en temel sebebidir iletişim kurma becerisine sahip olamamak. Bu durum ilk çocukluk döneminden itibaren başlar ve âdeta ilmek ilmek öğretilir. Bu öğreti ile yetişen çocuklar büyür ve topluma karışır.
Bu çocuklar :
Anne-baba olur, yönetici olur, bürokrat olur, lider olur...
Olur da olur.
İLETİŞİM:
İnsanlar arası; kişilerin birbirlerine bilinçli veya bilinçsiz olarak iletmek istedikleri duygu ve düşüncelerini aktardıkları bir süreçtir.
Konuşmak ve dinlemek bütün sorunların çözümü için altın anahtar.
Çok mu zor diyeceğim? değil ancak biz maalesef sorun çözücü değil sorunları derinleştirerek artırmayı yöntem seçtik.
İçeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek için insanların düşünce alışverişinde bulunmaları, bir başka deyişle, iletişim kurmaları gerekir. Uygarca konuşma ve tartışma becerisinin geliştirilmemiş olduğu toplumda, bir sorunu çözmek için başlatılan etkileşim, kısa sürede sürtüşme ve çatışmaya dönüşür. Böylece, varolanı çözmek şöyle dursun, soruna yenileri eklenir; dünyanın birçok ülkesinde görülen kanlı çatışmaların kökeninde, bilinçsiz koşullar altında yaratılan sosyal ortamdaki iletişim düzensizliği yatar.
Bir insanın ilişkilerinin niteliği, o insanın yaşamının kalitesini gösterir.
İletişim sorunlarını çözmeden doyumlu bir yaşam sürdürmek ve mutlu birlikteliklere ortam hazırlamak olanaksızdır.
BAŞARILI BİR İLETİŞİM İÇİN :
- Saygı Duymak:
Onların varlığını kabul etmek, önemli ve değerli olduklarını hissettirmek, olduğu gibi benimsemek anlamını taşır.
- Doğal Davranmak:
Abartıdan uzak, olduğu gibi davranmaktır.
- Empati Kurmak:
Empati, bir anlamda, dış dünyayı karşımızdaki kişinin penceresinden görmeye çalışmaktır. Kurulan bu duygu ortaklığı, iletişim güçlü kılar.
UNUTMAYALIM!
İletişim sadece konuşmak değildir. İletişim aynı zamanda;
. Ne söylediğinizi bilmek,
. Bunu ne zaman söylemenin daha uygun olacağına,
. Nerede söylemenin doğru olduğuna karar vermek,
. En iyi nasıl söyleneceği hususunda fikir yürütmek,
. Olayları basite indirgeyerek sunabilmek,
. Akıcı bir dille ve karşınızdaki kişiyle göz kontağı kurarak konuşabilmek,
. Dikkati yoğunlaştırabilmek ve karşınızdaki kişinin verilen mesajı anlayıp anlamadığını kontrol edebilmektir.
İLETİŞİMDE ENGELLER:
1. EMİR TELAKİ ETME
“Yapman gerekir .............”, “Yapmak zorundasın ................”
- Korku ve öfkeye neden olabilir;
- İstendik davranışın tam tersi davranışa sebep olabilir;
- İsyankar davranışa ya da misillemeye yol açabilir.
2. TEHDİT ETME
“.........yapmazsan............olur”, “Ya yaparsın, yoksa.........”
- Korku, boyun eğme yaratabilir;
- Söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini “denemeye” yol açar;
- Gücenme, kızgınlık, isyankarlığa neden olabilir.
3. SÜREKLİ NASİHAT VERME
“Ben olsam....”, “Neden.......yapmıyorsun?”, Bence.....”, “Sana şunu öneriyim.....”
- Çocuğun kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder;
- Çocuğun sorunu bütünüyle düşünüp, değişik seçenekler getirip seçenekleri denemesine engel olur.
- Bağımlılıkta da direnme yaratabilir.
4.YARGILAMA, ELEŞTİRME, SUÇLAMA
“Olgunca düşünmüyorsun....”, “Sen zaten tembelsin........”
- Yetersiz, aptallık, yanlış değerlendirme anlamı taşır;Genellikle çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar (Ben kötüyüm!) yada karşılık verir. (Siz de daha mükemmel değilsiniz!).
5. ÖVME, GÖRÜŞÜNE KATILMA
“Çok güzel........”, “Haklısın, o öğretmen berbat birine benziyor”, “Bence harika bir iş yapıyorsun.....”
- Ailenin beklentilerinin çok yüksek olduğunu ima eder; bu durum, çocuğun özimgesi (Kendini algılayışı) ile övgü uygun değilse çocukta kaygı yaratabilir.
6.LAKAP TAKMA, GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞÜRME
“Koca bebek....”, “Hadi bakalım süpermen”, “Geri zekalı”, “Hadi sende sulu göz''
- Çocuğun kendini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına yol açabilir;
7.ARAŞTIRMAK, SORUŞTURMAK
“Neden?....Kim?.....Sen ne yaptın?......Nasıl?.....”
- Soruları cevaplama genellikle eleştiri veya zorunlu çözüm getirdiğinden çocuklar genellikle hayır demeye, yarı doğru cevap vermeye, kaçmaya yönelir veya yalan söyler; bundan dolayı ailenin endişelerinden doğan sorulara cevap vermeye çalışan çocuk kendi sorununu, gözden kaçırabilir.
8. İŞİ ALAYA ALMA
“Daha güzel şeylerden konuşalım...”, “sen neden dünyayı yönetmiyorsun?”
- Yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine, onlardan kaçınmak mesajını ima edebilir;
- Çocuğa sorunların önemsiz, saçma ve geçersiz olduğu anlamını verebilir;
- Çocuk bir güçlükle karşılaştığında açık davranmaktan çekinebilir.
ETKİN DİNLEME NEDİR?
14 Yaşında erkek çocuğu anlatıyor:
Zaman zaman anneme bir şey anlatmak istediğimde, “Anne sana bir şey söyleyebilir miyim?” derim. O da “Tabii, söyle” der. Bunun üzerine ben de anlatmak istediğimi anlatırım. Tam bitirdiğimde, bana “Ne söylemiştin?” diye sorar.
İYİ BİR DİNLEYİCİ:
İletişim kurduğu kişinin yalnız söylediklerini değil, yüzü, eli, kolu ve bedeniyle yaptıklarını da “duyar”; çünkü yüz ifadeleri, el ve kol hareketleri, bedenin duruş tarzı, sesin tonu gibi sessiz mesajlar kullanarak da, iletişim kurulur.
Etkin Dinleme Nasıl Olur?
Etkin dinleme dinleyenin, anlatılanı yalnız duyduğunu değil, aynı zamanda doğru olarak anladığını da gösterir. Bu yüzden bu yöntem en sağlıklı iletişim yöntemi olarak kabul edilmektedir.
“SEN” MESAJI YERİNE “BEN” MESAJI VERİN
Sen mesajı iletişimi engeller. Sen mesajı sen dilidir. Genellikle kızgınlık ifadesi için kullanılır :
Sen : Kes şunu! ( Emir )
Sen : Sen yoksa! ( Uyarı-Tehdit )
Sen : Senden daha iyisi beklenir. ( Ahlak dersi verme )
Sen : Benim sana gösterdiğim gibi yap. ( Çözüm getirme )
Sen : Olgun biri gibi düşünmüyorsun. ( Eleştirme )
Sen : Çocuk gibi davranıyorsun. ( Aşağılama )
Ben mesajı gönderen bir kişi kendi hakkında yaptığı değerlendirmeyi karşısındaki kişiyle paylaşmak üzere sorumluluk yüklemektedir. Bu nedenle karşısındaki kişinin davranışını değiştirme olasılığı da yüksektir.
Diyelim ki siz bir şey anlatırken, karşınızdaki kişi ikide bir sözünüzü kestiği için sinirlendiniz. Davranışı (sözünüzü kesmesi) sorun çıkarmış oluyor. Sorunun sahibi sizsiniz. İçten içe sinirleniyorsunuz. Ancak ona “kabasın” diyerek vereceğiniz tepki, iletişimi bozar. Çünkü sen mesajı, kişi hakkında olumsuz bir yargıyı içerir. Oysa “böyle sık sık sözümün kesilmesi beni rahatsız ediyor” şeklindeki bir tepki, duygularınıza karşıdaki kişiyi ortak etmeyi hedefler. Bu da iletişimi zedelemez.
ÖNERİLER:
1.Çocuğunuza zaman ayırın.
2.Çocuğunuzla birlikte olduğunuz zaman tüm dikkatinizi ona yoğunlaştırın.
3.Aşağılamak, suçlamak, çocuk adına karar vermek yerine, çocuğu dinleyin.
4.Göz kontağı kurarak, gülümseyerek kabul belirtisini beden diliyle pekiştirin.
5.Çocuğunuza karşı davranışlarınızda tutarlı olun.
6.Çocuğunuzu başka çocuklarla karşılaştırmayın.
SİDŞİDDET SORUNU BÜYÜTÜR
Dayak ve zor kullanarak davranışı yönlendirmeyi amaçlayan anne baba ; aÇocuğun kendilerine karşı korku , öfke ve kızgınlık içinde olmasına sebep olur. b-Çocuğa saldırgan olmayı ve sorunlarını şiddet yoluyla çözmeyi öğretir. c-Zayıf vicdan ve ahlak gelişimine yol açar.
UNUTMAYIN!
Eğer çocuk yanlış bir davranış (kabul edilemeyecek bir davranış) sergiliyorsa bunun geçerli bir nedeni vardır. Derdini anlatacak yaşta olmayan çocuklarla ilgilenirken , yetişkinin öncelikle, bu nedeni tahminler yürüterek keşfetmesi gerekir.
Yaramazlığın temelinde girişkenlik çabası yatmaktadır. Ancak bu çabanın anlaşılamaması , çocukta suçluluk duygusunun oluşumuna yol açar.
Ağlayan bir bebek gibi , yaramazlık yapan çocuk da , bir ihtiyacı dile getirmek için anne ve babasının dikkatini çekmek üzere bu davranışı gerçekleştirmektedir. Özellikle iletişim kurulduktan , istenen ve istenmeyen davranışlardan haberdar olduktan sonra çocuk istenmeyen davranışta ısrar ediyorsa ; bu ısrarında ebeveyne yönelik bir amaç ve mesaj bulunmaktadır.
Kabul edilemez bir davranışla karşılaştığınızda onun yerine kabul edilen bir davranışı koymaya çalışın. Örneğin ; kırılma tehlikesi olan cam sürahiyle oynayan çocuğa kızmak ya da yasaklamak yerine , aynı büyüklükteki plastik sürahi ile oynamasına izin vermek. Annenin yeni naylon çorabını denemek isteyen çocuğa , eski çorabıyla oynama fırsatı gibi.
Sevgili aileler lütfen öncelikle dinlemeyi tercih edin.
Çocuğu Sevdiğinizi Öperek , Okşayarak ,Beden Dilinizle de Gösterin