Milis Yarbay Topal Osman Ağa’yı Tanıyalım

Beni gönüllü yazın diyordu askerlik şubesi çalışanlarına.

O gün evde derin bir sessizlik vardı.

Ailenin tek çocuğuydu, tüm engellemelere rağmen o ateşin, barutun içine gidiyordu.

Hâlbuki bunlara hiç gerek yoktu, ailesi gerekli bedeli oğulları Osman’ı korumak için yatırmıştı. Önce annesine doğru yürüdü, elini öptü ardından babasına döndü, kucaklaştılar ve arkasına bakmadan yürüdü gitti.

O gün 63 gönüllü bir araya geldiler ve hocalarının duasını aldılar.

Fatihalar ve âminler... Zaferi kazanıp geriye dönmek üzere... Kimilerine göre delilikti, kimilerine göre çılgınlık, Peki bu gözü pek adam kimdi?

Topal Osman Ağa 1883 yılında Giresun’da dünyaya geliyor. Oğuz Türkmen Çepni boyundandı. Ailenin tek çocuğuydu.

Çocukluk anılarından okuduğumuz kadarıyla Topal Osman’ı; çok hareketli ve yüreği vatan, devlet,bayrak aşkıyla dolu olan birisi olarak biliyoruz.

Çatalca cephesinde görev yaptığı sıralarda şarapnel parçası bacağına isabet edince topal kalmış, bir daha eski haline dönememiş, Topal lakabı bu olaydan sonra takılmıştır.

Babası Giresun’un önde gelen iş adamlarından birisi olarak anılır, bir rivayete göre 50 altın vererek onu askerlikten düşürür. Kendisi askerlik şubesine gittiğinde durumu öğrenir ve kabul etmez.

Çocukluğunda da çetin ceviz biri olarak anılır. Yetiştiği ortam savaş sancılarının yeşerdiği yıllar, Pontusçuluk kıbırdamaya başlamıştır ve Giresun’un yerli Rumları ayrışmaya ve farklılaşma davranışları göstermeye başlamışlardır. Sert rüzgârların estiği, iç çatışmaların uç verdiği dönemlerde yetiştiği için Osman’a daha o yıllarda arkadaşları ‘ağa’ diye sesleniyorlardı.

O yaşında bile kabadayı geçinen Rum gençlerinin korkulu rüyasıydı.

Osman Ağa kahvede arkadaşlarıyla ülkenin meselelerini konuşmaktaydı. Bu sırada Bulgarlar Osmanlıdan kopardıkları topraklar üzerinde bağımsız devlet kurmanın güçlükleriyle boğuşmaktadır.

Tarih kozasını yavaş yavaş örmekteydi. Osmanlı devleti zor günler yaşıyordu.

1914 yılının 12 Kasımına gelindiğinde Osmanlı devleti işbirliği içinde oldukları Almanlar sebebiyle kendi sonunu getirecek olan 1. Dünya Savaşına girmişti.

Osman ağa yerinde duramadı, yalı kahvede bir toplantı daha yaptı ve balkan savaşında beraber görev yaptığı arkadaşlarını yanına alarak askerlik şubesinin yolunu tuttu. Batuma gidiyorlardı. O tarihlerde Batum Türk yurduydu. Giresun gönüllüleri yola koyuldu önce Trabzon’a,vilayete varıldı.

Gönüllü sayısı 150’yi bulduğunda botumdaydılar ve karşılarında Ruslar vardı. Batumda Teşkilatı Mahsusa alayı bünyesinde çarpışmalara katılan Giresun gönüllüleri önemli başarılar elde ettilerse de Rusları durduramadılar. 18 Nisan 1916 da Trabzon işgal edildi.

2 yıl sonra 1918 lere gelindiğinde ise Ruslar Tirebolu’nun harşit çayının kenarına gelmişlerdi. Karadeniz’in açıklarında Rus gemileri dolaşıyor, zaman zaman Giresun dâhil, pek çok sahil yerleşim yerlerini taciz ediyordu. Bu arada Osman Ağa asker kaçaklarının peşine düştü, pek çoğunu yakaladı ve onlarıda alayına kattı.

Giresun gönüllülerinin sayısı 800'ü geçmişti bütün bunlar olurken savaş devam ediyordu. 14 Şubat 1918 de Osman Ağa gönüllüleri harşit ormanlarında Ruslara karşı amansız bir çete harbi başlattı ve Ruslara ağır bir darbe indirdi. Osman ağanın bu başarısı ordu defterlerine kayıt edildi.

Rus savaşı fazla sürmedi. Rus ordusu 1917 Bolşevik devrimi sebebiyle yeni bir rejime geçmiş ve savaştan geri çekilme kararı almıştı. Rus ordusunu Batuma kadar takip eden Osman Ağa yine boş durmadı.

Batumdan silah yapmak için malzeme aldı, Giresun’a döndü. Osman Ağanın Giresun’a dönmesinden bir kaç ay sonra Osmanlı devleti 30 Ekim 1918'de Mondros ateşkes antlaşması ile idam fermanını imzaladı.

Koca imparatorluk teslim olmuş ve bir devletten geriye sadece halkı kalmıştı. Ağa Giresun’a geldiğinde yer gök inledi, fakat memleketin hali içler acısıydı. Bu arada belediye başkanı iyice yaşlanmış, yerine Giresunlular en uygun kişinin Osman Ağa’nın olacağını işaret ettiler.

Nisan 1918 de başlayan görev tam bir yıl sonra 1919 Nisan’ında gelen bir haberle bozuldu. Osman Ağa ya ölü ya da diri yakalanmak isteniyordu.

Milli güçlerin ağzını bıçak açmıyordu. Emir Giresun’a gelince o zamanın valisi Nizamettin Bey, mişli kuvvetlerden yana olduğu için emri hasıraltı yaptı bir süre. Ve bu hadise yerli Rumlar tarafından Osman Ağa’yı kolay yoldan yok etmek için bir fırsat sayılmıştı.

1. Dünya Savaşının yenilgisinin etkileri sürüyordu. Giresun’u zor günler bekliyordu. Osman Ağa suçlu gibi aranıyordu. Ortamı uygun bulan Rum çeteleri fırsatı kaçırmadılar.

Kadınlarımıza sarkıntılık yapılıyordu, hatta namuslarına göz dikiyorlardı. Pontus hayalleri zirveye çıkmıştı, güvenlik güçleri etkisizliğinden asayiş iyice zorlaşmıştı.

Öte yandan Rum gemileri Giresun’da sayılarını arttırmış, Giresun’a dergiler, hatta Rumları güçlendirmek için Yunanistan'dan Rum göçmenler getiriliyordu.

Havanın böyle pusulu olduğu bu dönemlerde Giresun’da bulunan Rum mektebine Yunanistan’dan gelen dev bir yunan bayrağı asıldı.

Tarih 5 Haziran 1919. Günlerce asılı kaldı. Türk ülkesinde yabancı bir devletin bayrağının resmi bir kuruma asılması üstelikte indirilmemesi Türk halkını çok tedirgin etti. Bu çaresizlik karşısında şehrin ileri gelenleri Osman Ağaya haber saldılar.

Gazi Osman haberi alır almaz adeta uçtu... Osman Ağa adamlarıyla birlikte asılı olan Yunan bayrağını indirdi ve oraya Türk Bayrağını astı.

Giresun halkı derin bir oh çekmişti. Yiğit Osman gecenin bir şafağında ansızın gelmiş, son sözü söylemiş ve ansızın gitmişti.

Osman Ağanın Rum bayrağını indirmesi dilden dile dolaştı.

15 Mayıs 1919'da Yunanlılar İzmir’i işgal etti. İlk tepki Giresun’dan geldi. 47. Giresun gönüllü alayı ile 9 gün yürüyerek İzmir’e geldiler ve Rumları denize döktüler.

Tarihi bir kısa olarak hatırlayalım. Topal Osman Ağanın yaptıklarını dile dökelim, tarihin içine girelim.

*** Gönüllü ilk muhafız alayı Giresun’da kurulmuştur.

*** Topal Osman ağa Atatürk’ün sivil olarak dikkate aldığı tek kişidir.

*** Topal Osman ağa Atatürk’ün muhafız yakın korumasının ve muhafız alayının başındaki kişidir.

Koçgiri isyanını bastırmıştır. Bir düzeltmede burada yapalım; 1921 yılında Müdafaa-i Millîye vekâletinden gizli bir şifre gelmiş, isyan bölgesine hareket emredilmiştir.

Topal Osman Ağa önce isyanın reisi olan Haydar ve Alişan Beye bir mektup yazar. Bu yaptığınız ordumuza zarar veriyor, böyle bir zamanda birlik olmamız gerekiyor der. Osman Ağa’nın amacı isyancılarla savaşmak değildir. Onları da birliğe, vatan için çalışmaya, orduya davet eder. Lakin mektuba gelen cevap ‘Osman Ağa biz senin topunu tüfeğini askerlerini elinden alacağız.’ şeklinde olmuştur. Bu cevap üzerine Topal Osman Ağa askeri hareketi başlatır.

İyi bir eğitim almamış olmasına rağmen vatanperver kişiliği, Millî Mücadeleye katkılarıyla dikkat çeken Topal Osman, Pontus hareketinin önlenmesinde rol oynamıştır.

Kurtuluş mücadelesinin bayrak şahsiyetlerinden olan Topal Osman, Türk Devlet aklının da bizzat vazifeliler arasında yer verdiği kişidir. Kadim devletimizin her daim böyle mücadele edecek yiğitleri emir beklemektedir…

Tarih bizi değil biz tarihi öğrenmeliyiz.

Saygılarımla

Ömer kantemür

KAYNAK:İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)