Günümüzde yaşa bakmaksızın giderek yaygınlaşan ve sinsince ilerlediğinden yıllarca görünür bir şikayete yol açmayabilen hipertansiyon, buna karşın sağlığı ciddi ölçüde tehdit eden bir hastalık. Öyle ki yüksek tansiyon; kalp ve damar, beyin damarları, böbrek ve göz damarları başta olmak üzere birçok organın olumsuz etkilenmesine yol açarak inmeden kalp krizine dek çok ciddi ani komplikasyonlara neden olabiliyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, şikayeti olsun ya da olmasın kişilerin mutlaka düzenli ve doğru şekilde tansiyonlarını ölçmeleri gerektiğini belirterek şöyle konuşuyor: “Ne yazık ki birçok kişi tansiyonu ölçerken dikkat edilmesi gereken kuralları bilmediğinden doğru sonuç alamıyor. Tansiyon ölçülürken ilk ölçümü kesin almamak gerekir. Ardışık 4-5 gün istirahat halinde ve yatar değil mutlaka oturur pozisyonda olunmalıdır. Kol kalp hizasında ve hareket etmeden hatta konuşmadan ölçüm yapılmalıdır. 4-5 günlük tansiyonlarınızın ortalaması 135/85 mmHg veya daha yüksek ise tansiyon hastası olduğunuz ve yüksek olasılıkla bir tedavi almanız gerekiyor demektir.”

Sağlıklı yaşam alışkanlığı kazanmak çok önemli!

Ülkemizde hipertansiyon hastalarının sayısının yaş ile birlikte hızla arttığını, özellikle 40’lı yaşlarda çok daha belirginleştiğini belirten Prof. Dr. Sinan Dağdelen, hastalığın kesin ve radikal bir tedavisi olmamakla birlikte, sağlıklı yaşam alışkanlığının büyük önem taşıdığını belirterek “Tedavide birinci basamak; yaşam şekli değişiklikleridir. Sağlıklı yaşam alışkanlığı ise; bitkisel besinlerin ağırlık kazandığı Akdeniz tipi beslenme, sigara ve alkolden uzak durma, kilo verme, düzenli egzersiz yapma, tuzu azaltma ve işlenmiş et ürünlerinden kaçınmayı içeriyor” diyor. Tedavide ikinci basamağın ilaç uygulamaları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sinan Dağdelen şöyle konuşuyor: “Tansiyon için kullanılacak ilaçlar bir uzman tarafından, hastanın yaşına, tansiyon özelliklerine, kalp damar fonksiyonlarının durumuna, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarına ve diğer kan tablosu durumlarına göre ayarlanmalıdır. Her hasta için her ilaç asla uygun olmayabilir, o nedenle başkasının ilacı sizin için tam aksi tesir yapabilir. Ayrıca her ilacın dozu da her hasta için farklı olacaktır. Hasta ilaçlarını hekimin önerdiği şekilde düzenli kullanmalıdır.”

Günde 3-4 ilaca rağmen tansiyonunuz düşmüyorsa!

Tedavi sürecini aksatmadan sürdürmek ve kan basıncını normal sınırlara çekmek hayati riskleri azaltmak için kritik önem taşırken, bazı hastaların ise günde 3-4 ilaca rağmen tansiyonu direnç göstererek 140/90 mmHg’nin altına düşmüyor. Dirençli hipertansiyon hastalarının toplumdaki oranının yaklaşık 12.8 olduğunu belirten Prof. Dr. Sinan Dağdelen, bu tür hastalara yönelik özellikle son 5 yılda yapılan kapsamlı ve uluslararası bilimsel çalışmaların sonuçlarının oldukça başarılı olduğuna dikkat çekerek “Bu bilimsel olumlu sonuçların ardından Avrupa Hipertansiyon Cemiyeti 2021 yılında yayınladığı bildiride, dirençli hipertansiyona karşı Renal Denervasyon tedavisinin başarını ilan etmiş ve bu hastalarda yararlı, güvenli ve üçüncü basamak tedavi olarak deklare etmiştir” diyor. 

Hasta aşırı ilaç yükünün yan etkilerinden de korunuyor

Son yıllarda tedavide üçüncü basamak olarak uygulanan ve dirençli hipertansiyonda başarılı sonuçlar alınmasını sağlayan Renal Denervasyon ile hastaların kullandıkları ilaç yükünün ve yan etkilerinin de azaltıldığını belirten Prof. Dr. Sinan Dağdelen şöyle konuşuyor: “Yaklaşık bir saat süren işlem sırasında hasta hafif uyutulur. Anjiyo olur gibi kasık atar damarından kateter yardımıyla böbrek damarlarının içerisine girilerek, her iki böbrek damarının tansiyonu aşırı yükselten sempatik sinir ağı zayıflatılır. Ardından normal yatağına alınan hasta, ertesi sabah yapılan kontrol sonrası günlük yaşantısına dönmek üzere taburcu edilir. Renal Denervasyon tedavisinde amaç; hastaların kullandıkları ilaç yükünü büyük oranda azaltarak, hem tansiyonu düşürmek hem de bu aşırı ilaç yükü ve yan etkilerinden hastayı korumaktır.”

Editör: TE Bilisim