YAŞAR KEMAL, SARIYER’DE ANISINA YAKIŞIR BİR SEMPOZYUMLA ANILDI

Sarıyer’De Öğrenciler Yarıyıl Tatilini Dolu Dolu Geçirecek Sarıyer’De Öğrenciler Yarıyıl Tatilini Dolu Dolu Geçirecek

Sarıyer Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde “Bir Dünya Anlatıcısı Yaşar Kemal” sempozyumu gerçekleştirildi. Sempozyumda Yaşar Kemal edebiyatının doğa ve insan ilişkisini edebi bir perspektifle ele alan tartışmalar yapıldı. Açılış konuşmalarını yazar ve eleştirmen Feridun Andaç ile Yaşar Kemal Vakfı Başkanı Ayşe Semiha Baban’ın yaptığı sempozyuma, Sarıyer Belediyesi Meclis Başkan Vekili Meltem Yücel Pir, belediye başkan yardımcıları Sergül Doğan ve Hüseyin Coşkun ile çok sayıda dinleyici katıldı.

İstanbul Times Haber Merkezi -Sarıyer - İstanbul 

Sarıyer Belediyesi adına açılış konuşmasını gerçekleştiren Meclis Başkan Vekili Meltem Yücel Pir, Büyük edebiyatçı Yaşar Kemal’in doğa ve insan mirası üzerine kurulu mirasına herkesin sahip çıkması gerektiğini ifade etti. Pir, “Bu önemli buluşmanın, bizlere ve gelecek nesillere ilham vereceğine yürekten inanıyor, etkinliğe emeği geçen Yaşar Kemal Vakfı’na tüm panelistlere ve katılımcılara teşekkür ediyor, büyük ustayı saygı ve minnetle anıyoruz” dedi.

GENÇLERİN DOĞA VE ÇEVRE TEMALI ESERLERİ ZİYARETÇİLERLE BULUŞTU

Sempozyumda, akademisyenler ve sanatçılar, Yaşar Kemal’in edebiyatında doğanın yeri, kültürel ekoloji, geleneksel bilgi ve toplumsal mücadele konularını ele aldı. “Varlık-Yokluk Sorununa Bütünsel Bir Bakış”, “Geleneksel Bilginin Kaynaklarına Doğru”, “Değerler, Duyular ve Anlamlar” ve “Yaşamı Savunmak” başlıklı oturumlarda, edebiyatın doğayı anlamada ve korumada nasıl bir güç olduğu tartışıldı. Etkinlik süresince fuaye alanında öğrenci karma sergisi de yer alarak, genç sanatçıların doğa ve çevre temalı eserleri ziyaretçilerle buluştu. Yaşar Kemal’in “Doğa, okunması ve doğru anlaşılması gereken en büyük kitaptır” sözünden hareketle düzenlenen sempozyum, usta yazarın mirasını yaşatmanın yanı sıra, doğaya duyarlılığın önemini vurgulayan anlamlı bir etkinlik oldu.

YAŞAR KEMAL VE EDEBİ GAZETECİLİK

Sempozyumda dikkat çeken konuşmalardan biri de akademisyen Erol Köroğlundan geldi. Köroğlu, Yaşar Kemal’in gazeteciliği ve röportaj yazarlığı üzerine yaptığı değerlendirmede, onun yalnızca bir gözlemci değil, toplumsal gerçekliği derinlemesine kavrayan bir anlatıcı olduğuna vurgu yaptı. “Yaşar Kemal’in röportajlarında bir turistik gezi yoktur, aksine yoksulluğu, eşitsizliği ve toplumsal çelişkileri derinlemesine ele alır” diyen Köroğlu, yazarın 1951 yılında Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Diyarbakır röportajından örnekler verdi: “Köyden atılmış olan on iki kişiden biriyle konuştum. Toprak elinden alınınca başka bir köye yerleşmiş. O köyde de toprağı almışlar. Oradan başka bir köye gitmiş. O köyde de aynı şekilde karşılanmış. Bir iki köy daha geçmiş, tarih diye ona derler işte. Yazıda, yabanda gelmişem kurban diyor, beni kabul et. Beni kabul etmedi toprak. Etmez.” Bu anlatının, edebi gazeteciliğin en güçlü örneklerinden biri” olduğunu belirten Köroğlu, Yaşar Kemal’in gazeteciliği bir anlatı sanatı olarak gördüğünü ve toplumsal gerçekliği edebi bir dille yansıttığını söyledi.

EKOLOJİK KEDER VE YAŞAR KEMAL

Sempozyumun bir diğer önemli konuşmacısı Deniz Gündoğan İbrişim, Yaşar Kemal romanlarında ekolojik keder ve yas kavramlarını ele aldı. Gündoğan İbrişim, “Ekolojik keder, Yaşar Kemal’in edebiyatımıza ve diğer disiplinlere kazandırdığı önemli bir kavramdır” diyerek, yazarın yıllar önce doğanın acısını ve insan-doğa ilişkisindeki tahribatı eserlerine yansıttığını belirtti. Ayrıca, ekolojik travma ve ekolojik keder gibi kavramların uluslararası literatüre 2016’dan sonra girdiğini ancak Yaşar Kemal’in bu konuları çok daha önce işlediğini ifade etti. “Bin dokuz yüz kırklarda, ellilerde yazılan Deniz Küstü ya da Kuşlar da Gitti gibi romanları okuduğumuzda, Yaşar Kemal’in tüm bu kavramlardan önce doğanın çığlığını duyurduğunu görüyoruz” dedi.

DEMOKRASİ VE BASIN ÜZERİNE YAŞAR KEMAL’İN GÖRÜŞLERİ

Erol Köroğlu, Yaşar Kemal’in gazeteciliğin dönüşümüne dair görüşlerine de değinerek, 1975 yılında Milliyet Sanat Dergisi’nde yayımlanan “Türkiye Demokrasi Perdesi Altında Bal Gibi Faşizmi Yaşıyor” başlıklı söyleşisini hatırlattı. Köroğlu, “Yaşar Kemal, gazeteciliğin toplumu bilgilendirme misyonunun altını çizerek, gazetecinin sadece haber veren değil, dünyayı anlamaya çalışan ve bunu okuruna aktaran bir anlatıcı olması gerektiğini savunurdu” dedi.

GELENEKSEL KÜLTÜR ÖĞELERİNİN KORUYUCUSU YAŞAR KEMAL

Yaşar Kemal’in edebi eserlerinin geleneksel bilginin yaşatılması ve korunması anlamında önemli araçlar haline geldiğini ifade eden ikinci oturumun konuşmacılarından Seçil Yurdakul Erol ise Yaşar Kemal’in edebiyatının en önemli beslenme kaynaklarından birinin geleneksel kültür olduğunu anlattı. Yaşar Kemal’in özellikle “Dağın Öte Yüzü” üçlemesinde Çukurova’nın sosyo-kültürel yapısını ve bölgede var olan geleneksel bilgiyi gelecek kuşaklara aktarmanın önemli bir örneğini sunduğunu belirten Erol, “Onun bıraktığı mirası aramak, bulmak ve kullanmak okurlara kalmıştır” dedi.

YAŞAR KEMAL EDEBİYATININ HAYATIMIZDAKİ ROLÜ İRDELENDİ

Oturumlarda “Varlık-Yokluk Sorununa Bütünsel Bir Bakış”, “Geleneksel Bilginin Kaynaklarına Doğru”, “Değerler, Duyular ve Anlamlar” ve “Yaşamı Savunmak” gibi başlıklar altında, edebiyat ve ekoloji arasındaki ilişki tartışıldı. Edebiyatın doğayı anlamadaki gücüne vurgu yapılan sempozyumda, Yaşar Kemal’in hikâye anlatıcılığı ve ekolojik bilinci, günümüz çevre tartışmalarıyla birleştirilerek değerlendirildi. Etkinlik süresince fuaye alanında düzenlenen öğrenci karma sergisi de doğa ve çevre temalı eserlerle katılımcılara farklı bir perspektif sundu. Sempozyum, Yaşar Kemal’in “Doğa, okunması ve doğru anlaşılması gereken en büyük kitaptır” anlayışıyla yola çıkarak, edebiyatın doğayla barışık ve uyumlu bir yaşam sürdürme çabasındaki rolünü gözler önüne seren anlamlı bir buluşma oldu.

Kaynak: İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)