SİLİVRİ HALKI ATATÜRK MEYDANI’NDA KONUŞTU, İMAMOĞLU: YALANLARINI, İFTİRALARINI YÜZLERİNİ ÇALACAĞIZ
Onların aklında bin bir çeşit şeytanlık var. Efendim neymiş? Seçimden bir gün sonra, Ekrem İmamoğlu'nun hesabını göreceklermiş. Ekrem İmamoğlu'nu bu millet size yedirmez kardeşim” dedi. İktidar mensuplarının vatandaşlara karşı başka, yabancı ülke temsilcilerine karşı başka davrandığına dikkat çeken İmamoğlu, “5 yıl önce Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, mektupla kendisine hakaret etti, hatırlıyorsunuz değil mi? Ve bu hakaret hepimizin canını yaktı. Çıkıp, ona haddini bildirmesini, cevap vermesini bekleriz. Öyle değil mi? Ne yaptı? Tek bir kelime yanıt bile vermedi.
TÜRK MİLLETİNE GELİNCE, OLUYORSUNUZ KABADAYI; ABD BAŞKANI’NA GELİNCE, OLUYORSUNUZ SAHTE KABADAYI
Veremez miydi? Verirdi. Ama veremez. Veremedi. Türkiye'de, şuradaki herhangi birisi o cümleyi kursa ne olurdu? En az 2 yıl Silivri'de yatardı. Öyle değil mi? Türk milletine, benim canım insanıma gelince, oluyorsun kabadayı; ama sıra Amerika Birleşik Devletleri'nin hepimizin içini yakan o kötü sözüne gelince, oluyorsunuz sahte kabadayı. Hadi oradan. Hadi işinize bakın. Bu milleti aldatamazsınız” şeklinde konuştu. Her seçim döneminde terör örgütleri mensuplarınca hazırlanan ve sosyal medyada dolaşıma sokulan videoların iktidarın işine yaradığının altını çizen İmamoğlu, “Bunların her sözü, Erdoğan'ın işine yarıyor. Ve konuşmaya devam ediyorlar.
TERÖR ÖRGÜTLERİNİN SÖZLERİ ERDOĞAN’A YARIYOR
Ve çıkıyor Sayın Cumhurbaşkanı, diyor ki; ‘Bak, bunlar sizi destekliyor’ diyor. Filmlerini yapıyor. Ya bu nasıl iş? Ya Allah aşkına, faydaları sanayken, nasıl bizi destekliyor bunlar? Bakın; bunların her sözünü kullanan sizsiniz. Milleti aldatmak adına, bu videoları reklamla piyasaya çıkaran sizsiniz. Ya bu malzemeyi de sana veren onlar; terör örgütleri. Benim zeki, çevik, akıllı vatandaşlarım, Allah aşkına bu danışıklı dövüş değil de nedir?” ifadelerini kullandı.
İstanbul Times Haber Merkezi - Hüseyin Çetiner - Silivri / İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Silivri Atatürk Meydanı’nı dolduran coşkulu kalabalığa konuştu. Meydanı ve evlerinin balkonlarını, ellerindeki Türk bayraklarıyla dolduran Silivrililer, İmamoğlu’na sevgi gösterilerinde bulundu. “Bu güzel şehrimize hizmet etmekten ve sizlerin bana vermiş olduğu destekle, en güçlü şekilde yoluma devam etmekten onur duyuyorum” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“HUZUR KAÇSIN İSTEYEN BİR ANLAYIŞ VAR”
“Ne yazık ki bu memleketin, bu cennet vatanın yöneticileri, siz kıymetli canlarımıza, dostlarımıza, vatandaşlarımıza aynı hassasiyette davranmıyorlar. Ama biz, bunu sona erdireceğiz. 14 Mayıs'ta, milletçe güzel bir demokrasi sınavı verdik. Evet, farklı tercihlerimiz oldu. Ama sandık başında birbirimize saygı göstermeyi başardık. Göreceksiniz, 28 Mayıs'ta da aynı şey olacak. Vatandaşlar olarak, birbirimize yine saygı göstereceğiz. Zaten biz böyle yaşayan, böyle bir milletiz. Siyasi kavgaların zamanında ne acı sonuçlara yol açtığını bilen bir milletiz. Siyaset kavga etmeden, gerginleşmeden yapılsın, huzurumuzu kaçırmasın isteriz. Hatta bize huzurun yolunu açsın isteriz. Ama huzur kaçsın isteyen bir anlayış var. Kendisine oy vermeyen herkesi, ne yazık ki vatan haini olmakla suçlayan bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu anlayış; milleti bölmeye, düşmanlaştırmaya dayalı bir anlayış.”
“RAKİBİMİZ, BÖYLE BİR ANLAYIŞLA SİYASET YAPTI, YAPMAYA DEVAM EDİYOR”
“Maalesef rakibimiz, böyle bir anlayışla siyaset yaptı, yapmaya devam ediyor. Onlara oy vermeyenler, yani yaklaşık 25 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ya vatan haini ya da terörist ilan ediliyor. Bunlar, bu davranışı hep gösteriyor. Bunlar, ayak oyunlarını hep sevdiler. Bunlar, ne yazık ki daha önce de yaptılar, şimdi de yapıyorlar. Yalanı, dolanı, montaj videoları severler ve bunu millete yayarlar. Tabii biz, yani suçlanan taraf, yani Kemal Kılıçdaroğlu -Cumhurbaşkanı adayımızın hepinize kucak dolusu sevgilerini getirdim- ne diyor? ‘Gel televizyonlarda yüzleşelim’ diyor. ‘Gel konuşalım’ diyor karşı karşıya. Öyle değil mi? ‘Tıs’ yok. Korkuyor. Korkuyorlar. Yalanları ayyuka çıkacak diye korkuyor. Bu millet, ‘Bizi neden kandırdın’ diyerek, hesap sorar diye korkuyorlar. Bu anlayış, ne yazık ki kendi insanıyla kavga etmeyi, kendi insanına tuzak kurmayı sever.”
“VATANDAŞA KABADAYI; ABD BAŞKANI’NA SAHTE KABADAYI”
“Hatırlayın; kendi insanı ve başka başkasına nasıl başka türlü nasıl davranıyor güzel bir örnek vereceğim size. Daha birkaç yıl önce, 5 yıl önce Amerika Birleşik Devletleri Başkanı mektupla kendisine hakaret etti, hatırlıyorsunuz değil mi? Ve bu hakaret hepimizin canını yaktı. Çünkü, oy versek de vermesek de benim memleketimin bir yöneticisine, seçilmişine, hele hele en başındaki insana hakaret ediyorsa, benim canımı yakar. Çıkıp, ona haddini bildirmesini, cevap vermesini bekleriz. Öyle değil mi? Ne yaptı? Tek bir kelime yanıt bile vermedi. Veremez miydi? Verirdi. Ama veremez. Veremedi. Bakın Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nı, Türkiye'de, şuradaki herhangi birisi o cümleyi kursa ne olurdu? En az 2 yıl Silivri'de yatardı. Öyle değil mi? Türk milletine, benim canım insanıma gelince, oluyorsun kabadayı; ama sıra Amerika Birleşik Devletleri'nin hepimizin içini yakan o kötü sözüne gelince, oluyorsunuz sahte kabadayı. Hadi oradan. Hadi işinize bakın. Bu milleti aldatamazsınız.”
“BENİM GÜZEL HANIMEFENDİLERİMİ, BENİM ABLALARIMI, KARDEŞLERİMİ, GENÇLERİMİ SEN NİYE KANDIRIYORSUN?”
“Ben, bunları konuşmak istemezdim. Ama bu kardeşinizin içi yanıyor. Bakın ben dün, iki hanımefendiyle pazarda tam 15 dakika konuştum. Belki izleyenleriniz oldu. Benim güzel hanımefendilerimi, benim canım ablalarımı, kardeşlerimi, gençlerimi sen niye kandırıyorsun? Niye aldatıyorsun? Onların kalplerine, kötülüğü niye sokuyorsun? Allah seni bildiği gibi yapsın. (Kalabalıktan ‘Amin’ sesleri.) Seni, Allah'a havale ediyorum. Bu ülkenin bütün dürüst, namuslu delikanlı insanları yüzleşmekten kaçmaz. Yüzleşmekten kaçmanın da ne anlamı olduğunu çok iyi bilir. Benim güzel hemşerilerim, gelin iftiranın, yalanın, samimiyetsizliğin, cesaretsizliğin biraz peşinden gidelim. Öyle mi? Anlatalım bunları millete. Bunları kovalayalım. Ama bunları millete anlatırken, onun peşinden oy sebebiyle gidenlere ne deyin biliyor musunuz? ‘Bunun sakın peşinden gitmeyin’ deyin. Biz onlara anlatalım. Yalanlarını, iftiralarını ortaya çıkaralım. Onların izini sürelim. Ama bunun peşinden gidip oy verenlere deyin ki, ‘Bunun peşinden gitme kardeşim. Bugün bana ‘kötü’ diyen, bugün bana ‘vatan haini’ diyen, yarın ona oy vermediğin zaman sana da her şeyi söyler’ deyin. Milletimizi uyandıracağız. Milletimizin aldatılmasına müsaade etmeyeceğiz.”
“TERÖR ÖRGÜTLERİ, ERDOĞAN’IN İŞİNE GELECEK AÇIKLAMALAR YAPIYOR”
“Bunlar, her daim bir seçim dönemi başladı mı, hemen bir başka olay yaşanır. Bir bakarsınız farklı terör grupları, terör örgütleri açıklama yapmaya başlar. Videolar çekerler ve yayınlarlar. Bakın bunlar terör örgütleri. Ama bunun adı FETÖ'dür, ama bunun adı PKK'dır; fark etmez. O videoda ne diyor diye bir bakıyorsun, hepsinin söylemleri Erdoğan'ın işine gelecek anlatımlar; hepsi. İşte ilk seçim bitti, bunun belki de zararını biz çektik. Ama yine durmuyorlar. Dün yine baktım açıklamalar yapıyorlar. Bunların her sözü, Erdoğan'ın işine yarıyor. Ve konuşmaya devam ediyorlar. Ve çıkıyor Sayın Cumhurbaşkanı, diyor ki; ‘Bak, bunlar sizi destekliyor’ diyor. Filmlerini yapıyor. Ya bu nasıl iş? Ya Allah aşkına, faydaları sanayken, nasıl bizi destekliyor bunlar? Bakın; bunların her sözünü kullanan sizsiniz. Terör açıklamalarını alıp, milyonlarca liralık reklamlara çevirip… Sosyal medya mecralarında karşınıza düşüyordur. Milleti aldatmak adına, bu videoları reklamla piyasaya çıkaran sizsiniz. Ya bu malzemeyi de sana veren onlar; terör örgütleri. Benim zeki, çevik, akıllı vatandaşlarım, Allah aşkına bu danışıklı dövüş değil de nedir?”
“TERÖR ÖRGÜTÜ KONUŞUYOR, BUNLAR FAYDALANIYOR. BİR DEĞİL, İKİ DEĞİL, ÜÇ DEĞİL…”
“Terör örgütü konuşuyor, bunlar faydalanıyor. Bir değil, iki değil, üç değil… Bakın, olayla bizim hiç alakamız yok. Ama bunlar, faturayı bize kesmeye çalışıyorlar. Hala devam ediyorlar bu kirli düzene. Terör örgütlerinin attığı her adım, faydayı bunlara veriyor, bir avuç insana. Allah aşkına ya, düşün yakamızdan. Bu memleketin insanlarının geleceğine, terör örgütleri üzerinden korku salamazsınız. Terör örgütleri üzerinden yalanlarla, iftiralarla bu milletin geleceğine, demokratik haklarına, oylarına mani olamazsınız. Olamayacaksınız. Oradan ekmek yeme peşinde olan, sadece sizsiniz. O bir avuç insan, o bir kişi. Hatırlayın benim seçimimi. Aynı şey benim seçimimde yapmadılar mı? Kırmızı bültenle aranan kişiyi, devletimizin televizyonuna çıkarmadılar mı? Çıkıp, ‘Ekrem İmamoğlu'na oy vermeyin’ dedirtmediler mi? Bu millet ne yaptı? Onlara hak ettiği tokadı vurdu.”
“BU MEMLEKETİN VATANDAŞLIĞINI, UCUZ BİR BİÇİMDE YABANCILARI AÇARSINIZ…”
“Bu ülkenin 86 milyon insanı var. Benim gözümde bu ülkenin 86 milyon vatansever insan. Hepimiz bu topraklarda yaşıyoruz. Allah aşkına, kimse kimseden vatansever değil. Kurban olayım, şurada herkes birbirini sever. Bize oy veren, oy vermeyen herkes vatansever. Siyaset ayrı, seçim ayrı. Vatanını sevmek, bayrağını sevmek, milletini sevmek ayrı. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı vatanseverdir. Bakın, buna bir şerh koyarım. O da neye biliyor musunuz? Bu memleketin vatandaşlığını, ucuz bir biçimde yabancıları açarsınız, daha Türkçe'nin T'sini bilmeden, bu memlekette yaşamanın ne olduğunu bilmeden, onlara uydurma vatandaşlık verirseniz, onları tenzih ederim; onu söyleyeyim. Mülteci meselesi ayrı bir yerde. Sığınmacı meselesi ayrı bir yerde. Onun için, memleketimin asli vatandaşlarına, 86 milyon insanına başka türlü bakarsanız; bunun adı bölücülüktür. Çünkü o yol, bizi huzursuzluğa, mutsuzluğa götürür. Allah korusun; kardeş kavgasına götürür. Onun için hep birlikte ne yapacağız? 28 Mayıs'ta bu ayrıştırıcı, düşmanlaştırıcı, siyaset tarzına, hep birlikte ‘hayır’ diyeceğiz.”
“BUNUN SONU İYİ YERE GİTMEZ”
“Sevgili dostlarım, benim güzel insanlarım; hepinizin akrabaları var, hepinizin komşuları var, arkadaşları var. Bakın, onların arasında belki bizden farklı adaya oy verecek olanlar da var. Allah aşkına, biz kalkıp onları vatan haini mi ilan ederiz? Olur mu öyle şey? Bunun sonu iyi yere gitmez. Onun için çok iyi düşünün. Emeğinizi sonuna kadar ortaya koyun. 28 Mayıs'ta hep birlikte, milletçe, doğru karar vermezsek, bizi gerçekten bir felaket bekliyor. Çok net. Allah korusun, bunların aklı, bizi yıllar önce memleketimizde yaşadığımız o huzursuz günlere götürür. Ve bizi sıkıntıya sokar. Akıl kalmamış bunlarda. Aklı olan kimse yok yanlarında. Geçmişte faydalandıkları, gerçekten iyi yetişmiş hiç kimse, artık bunla çalışmak da istemiyor. Eğer bu seçim, aksi bir şekilde sonuçlanırsa, çok büyük bir ekonomik dar boğaza sokar bunların aklı bizi. Bunların aklı, bizi taşıdıkları çok gergin, çok tehlikeli siyasi kutuplaşmadan dolayı bize acılar yaşatır.”
“KOMŞULUĞUMUZU, KARDEŞLİĞİMİZİ, MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİ HEBA EDİYORLAR”
“Gençlerimize heba ediyorlar. Her türlü heba ediyorlar. Haksızlıktan hukuksuzluğa, adaletsizlikten bozuk eğitim düzenine, hayallerini bu ülkede kurmak istemeyen gençlere varıncaya kadar, gençlerimizi heba ediyorlar. Komşuluğumuzu, kardeşliğimizi, milli birlik ve beraberliğimizi heba ediyorlar. Millet İttifakı’nın yapısına iyi bakmanızı istiyorum. Genel Başkanımız, saygıdeğer Cumhurbaşkanı adayımız, sağcısıyla solcusuyla, milliyetçisiyle muhafazakarıyla, milletin bütün siyasi akımlarını etrafında birleştirmiş durumda. Bu birleşme, bizim toplumsal huzurumuzun güvencesidir. Bu, bizim kardeşliğimizin teminatıdır. Siz de 28 Mayıs'ta, bu ülkenin dengesini yeniden kurmak zorundasınız. Size soranlara anlatın. Denge nedir? Denetleme nedir? Memleketim kontrol mekanizması nasıl kurulacak? Diyeceksiniz ki, artık meclis seçimi bitti. Doğru mu? Milletvekilleri seçildi. Doğru mu? Çoğunluk Cumhur İttifakı’nda olabilir. Olsun; sorun yok. Cumhurbaşkanı olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu seçersek, bu memleket adına büyük bir denge oluşturacağız. Yasama gücü, yani yasa yapma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde olacak. Olsun. Ama yürütme, icra görevi de bizler de olacak. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nda, Millet İttifakı'nda ve milletin evlatlarında olacak.”
“BİRİLERİ, ÜLKENİN TEK SAHİBİ GİBİ DAVRANMAYACAK”
“Herkese bunu anlatın. Birileri, ülkenin tek sahibi gibi davranmayacak. ‘Satıyorum, sattım; alıyorum, aldım; yıkıyorum, yıktım; kafama esti, Kanal İstanbul yapacağım; kafama esti, milletin malını gasp edeceğim’ diyemeyecek kardeşim. Denge oluşunca, denetim de gelecek. Liyakat de gelecek. Hak yeme dönemi bitecek. Millet birbirini denetleyecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi'ni örnek verin. 31 Mart'ta mecliste çoğunluğu aldılar mı? Aldılar. E millet ne yaptı? İkinci tura seçimi, haksız iptal edip, götürdüler. 13 bin 500 oyla kazandığımız seçimi, katmerli kazandık. 806 bin oy farkla kazandık. Ve Başkanlık bizde, yani Millet İttifakı'nda. Meclis de Cumhur İttifakı'nda. Ne oldu kardeşim? Tıkır tıkır işliyor. Millet mutlu, millet huzurlu. İddia ediyoruz; yüzde 60’ın üstünde milletimizin oyuna talibiz. Onun için; birileri hem Başkanlık hem Meclis’in verdiği aşırı güçle, hele hele şımarmışlarsa, hele hele 20 yıl geçmişse üstünden, istediği gibi at koşturur. Milletin geleceğine zarar veriyorlar. Onun için biz, onlara bu fırsatı vermeyeceğiz. Onun için biz, denetlenebilir bir mekanizmayı ortaya koyacağız. Denetliyor mu? Denetliyor kardeşim bu sistem. Hizmet, icraat gider mi? Gider kardeşim. Hiç olmadığı kadar daha güçlü devam eder.”
“BU DENGE SİSTEMİNİ TÜRKİYE'YE KAZANDIRMALIYIZ”
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Silivri'de parti ayrımı yapmaksızın çalışıyor. Bu ilçenin Belediye Başkanı, bir başka partiden olabilir. Siyaseten kendisi bazen Büyükşehir Meclisi’nde fazla siyasete dalsa da bize hakaretleri alkışlasa da umursamam. Benim derdim ne biliyor musunuz? O değil ki. Benim derdim, Silivri halkına hizmet etmek. Silivri'ye hizmet ediyoruz biz. Biz bu sistemde, yatırımlarımızı Silivri'ye daha çok arttırdık. Şimdi gideceğim ben buradan 25-30 yıldır yapamadıkları Selimpaşa Kavşağı’nda inceleme yapacağım. Yakında meydanıyla, geçişiyle, altıyla, üstüyle pırıl pırıl hizmetinize girecek. Onun için, bu denge sistemini Türkiye'ye kazandırmalıyız. Hep birlikte sonuna kadar bunun mücadelesini vermeliyiz. Bu dengeyi 28 Mayıs'ta kurmazsak, yani Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu seçmezsek, gerçekten karanlık bir döneme, şımarık bir döneme, riyakar bir döneme gireceğiz. Bu millete, benim güzel hemşehrilerime bu uyarıyı yapmak benim tarihi vazifemdir. Çünkü, bunu başarırsak, 28 Mayıs'ta süreci tersine çevirdiğimiz anda, bunun adı huzurdur. Bunun adı ekonomik krizden kurtuluştur. 28 Mayıs'ta aklın, vicdanın, kazanacağına yürekten inanıyorum. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı olacağına yürekten inanıyorum. Bu seçimi milletin kazanması ve bu seçimi Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu seçmemiz, ülke idaresini millete dönük bir sisteme kavuşturmamız, vatan için çok önemli. Bu seçim, hafife alınacak bir seçim değildir. Herkesi aklı selimle düşünmeye ve 28 Mayıs günü oy vermeye davet ediyorum. Oy vermeye davet ediyorum.”
“EKREM İMAMOĞLU'NU BU MİLLET SİZE YEDİRMEZ KARDEŞİM”
“Bunların yalanlarını, iftiralarını yüzlerini çalacağız. Bunların kötü sözlerini onlara iade edeceğiz. Milletimizi kandırmalarına, aldatmalarına müsaade etmeyeceğiz. 28 Mayıs günü, hep birlikte sandıkta görev almaya hazır mıyız? Sandıkta görev almanın dışında eşimizi, dostumuzu ikna ederek, bir oy fazla diyerek, özenli çalışarak… Bunlardan İstanbul'u bile korumamız için, İstanbul'a bile zarar vermelerini engellememiz için… Onların aklında bin bir çeşit şeytanlık var. Efendim neymiş? Seçimden bir gün sonra, Ekrem İmamoğlu'nun hesaplarını göreceklermiş. Ekrem İmamoğlu'nu bu millet size yedirmez kardeşim. Onun için, her bir arkadaşınızı ikna edip, sandığa götürmeye, oylarını istemeye ve bu çalışmayı yapmaya, Silivri'de oy patlaması yapmaya hazır mıyız? Silivrispor'a üçüncü ligde başarılar diliyorum. O yaptığımız güzel spor tesislerinin, onlara hayırlı olmasını diliyorum. Size söz veriyorum; Silivri şampiyon oldu, önümüzdeki dönemde milletin de iktidarı şampiyon olacak. Hepinizi çok seviyorum. Her şey çok güzel olacak.”
Kaynak:;İstanbul Times Haber Ajansj (İTHA)