OYUN GELİŞTİRME MERKEZİ’NİN YENİ DÖNEM MEZUNLARIYLA BULUŞTU

TBB’nin heyet gönderme talebine olumlu yanıt veren Şam Valiliği’nin, kararından 6 sonra döndüğünü kamuoyu ile paylaştı. “O 6 saatte ne olduysa, Şam Valiliği, yazılı olarak, ‘TBB heyetiyle görüşme, Sayın Erdoğan'ın ziyareti sonrasını ertelendi’ diyerek, randevuyu iptal etti” diyen İmamoğlu, “Bu iptal, çok vahim bir tavırdır, duruştur. ‘Cumhurbaşkanı ziyaretinden önce bu görüşmenin yapılmasının nesi doğru değil’ diye buradan soruyorum.

İstanbul Times Haber Merkezi - Hüseyin Çetiner - Şişli - İstanbul

İMAMOĞLU’NDAN ‘SURİYE’ SORULARI: KİMLER  DEVREYE GİRDİ? KİMLER BU KONUDA MÜDAHALE ETTİ? TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ NE BİR HÜKÜMETİN DÖNEMİYLE NE DE BİR KİŞİYLE TARİFLENEMEZ

Teyitli bir randevunun 6 saat sonra iptali için ne yaşandı da bu iptal edildi? Kimler devreye girdi? Kimler bu konuda müdahale etti? Buradan Şam Valiliği’ne özellikle bir mesaj vermek isterim: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, büyük bir devlettir. Bu devlet, ne bir hükümetin dönemiyle ne de bir kişiyle tariflenemez, tanımlanamaz. O bir kişiden çok çok çok tariflenemeyecek kadar büyük bir yapıdır Türkiye Cumhuriyeti Devleti.

İMAMOĞLU DUYURDU: ŞAM VALİLİĞİ, TBB HEYETİNİN ZİYARETİNE VERDİĞİ OLUMLU YANITI, ‘ERDOĞAN’IN ZİYARETİ SONRASI GELİN’ DİYEREK 6 SAAT SONRA İPTAL ETTİ

Bir dönemin hükümetiyle de kıyaslanamayacak derecede, çok büyük ve derin süreçleri ifade eder. Türkiye, bir kişiyle ne ifade edilebilir ne de sınırlandırılabilir. Bunu engelleyen insanlara ben açık ve net söyleyeyim; ayıp etmişlerdir. Bu vahim ayıbın içinde kim varsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin devlet bütünlüğü esasına uygun attığımız adımın, hak ettiği saygıyı görmesi konusunda, saygın tavır ve davranış içinde olmaları konusunda uyarıyorum” ifadelerini kullandı. 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ, BİR KİŞİDEN BÜYÜKTÜR

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki Medya A.Ş. bünyesinde 2021 kurulan, Türkiye'nin kamu destekli ilk Oyun Geliştirme Merkezi (OGEM), yeni dönem mezunlarını verdi. “OGEM Mezunları Buluşması”, Medya A.Ş.’nin Şişli’deki genel merkez yerleşkesinde, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirildi. Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’un da yer aldığı mezunlar buluşmasında, İmamoğlu ve Medya A.Ş. Genel Müdürü Pınar Türker birer konuşma yaptı.

Türk gençlerinin potansiyeli ve İstanbul'un oyun sektöründeki geleceğinin önemine dikkat çeken İmamoğlu, "İstanbul, çok büyük bir potansiyele sahip. Çok yaratıcı, dünyayla ilgili, yetenekli gençlerimiz var. Bu gençlere yaratıcılıklarını ve yenilikçi fikirlerini uygulayabilecekleri fırsatları sunduğumuzda, onların çok büyük başarılara ulaşacağını çok iyi biliyorduk. Öyle de oldu. OGEM kısa sürede büyük başarılara imza attı” dedi. 

“BAZEN TEK BAŞINA YOLA ÇIKMAK BİLE BAŞARI GETİRİR”

“Bizim mutlak dünyanın en ön sıralarındaki ülkelerden birisi olmamız şart” diyen İmamoğlu, özetle, “’Ben de başarabilirim, ben de yapabilirim’ inancını, bu tür yerlerde elde edecekleri motivasyonla, her gencimizin elde edebileceğini hissediyorum. Bu da zaten açıkçası başarmanın yarısı. Çünkü bazen tek başına yola çıkmak bile başarı getirir. Burada yola çıkmanın yanı sıra, güçlü bir motivasyon elde etmenin de zemini eee oluşmakta.

Bu anlamda mezunlarımızla buluşmak da bir motivasyon olsa gerek. Bu bize de gurur ve ileriye dönük de umut veriyor. Birlikte yükselteceğimiz çok işler var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, yaratıcı ekosistemin her zaman yanında olduk, olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Medya A.Ş. Genel Müdürü Türker ise, oyun sektörünün global potansiyeline dikkat çekerek "Yapay zeka, artırılmış gerçeklik ve blockchain gibi yeni nesil teknolojilerle birlikte oyun sektörü, son 30 yılın en hızlı büyüyen endüstrisi konumunda. Sektörün küresel pazar hacminin 2024 yılı sonunda 180 milyar dolara ulaşması beklenirken, Türkiye bu pazardan yüzde 1'lik dilimle 1,8 milyar dolarlık pay alıyor" şeklinde konuştu.

Türker, Ocak 2025 itibarıyla 8. dönemine başlayacak olan Kuluçka Programı’ndan bugüne kadar 51 ekibe dahil olan 300 genci mezun ettiklerini, bunlardan 15 ekibin şirketleştirerek sektörde faaliyete başladığını, diğerlerinin ise akademik veya profesyonel kariyerlerine devam ettiği bilgilerini paylaştı. 

OGEM NEDİR?

OGEM; oyun geliştirme tutkusu taşıyan gençlere rehberlik etmek ve hayallerini gerçeğe dönüştürmek amacıyla, Aralık 2021’de İBB ve Medya A.Ş. tarafından kuruldu. Kuluçka Programı ile oyun geliştirme alanına ilgi duyan gençlere bilgisayar, çalışma alanı, mentorluk, altyapı, pazarlama desteği, oyun ekosistemi ve yatırımcılarla etkileşim olanakları sunan OGEM, İstanbullu oyun geliştiricilerinin yaratıcı fikirlerini global başarıya ulaşacak projelere dönüştürmelerine katkı sağlıyor. Böylece, Türkiye'nin dijital oyun sektöründeki konumunu güçlendirmeyi ve İstanbul'u oyun endüstrisinin önde gelen merkezlerinden biri yapmayı hedefliyor.

GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI

OGEM mezunlarıyla buluşan ve onlarla birlikte, gerçekleştirdikleri bazı oyunları deneyimleyen İmamoğlu, gazetecilerin de gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Gazetecilerin soruları ve İmamoğlu’nun bu sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu: 

-Mersin Akdeniz Belediyesi'ne bir operasyonu düzenlendi ve DEM Partili iki eş başkan gözaltına alındı. Henüz daha net değil ama bir kayyum ataması söz konusu. Bununla ilgili söyleyecek bir şeyiniz var mı?

“Yasalara uygun hareket edilmesi gereken ve kurumlara, kişilere, partilere göre değil, herkese eşitlikçi bir yaklaşımla olmasını arzu ettiğimiz bir ülkeyiz. Ve öyle bir yapımız olmalı. Ama bu kayyum meselesinin, ne yazık ki ülkemizde siyasi parti ayrımcılığı, dönem dönem siyaseti dizayn etme çabası yönünde nasıl etkili kullanıldığını geçmişte de yaşadık, bugün de yaşıyoruz. Tam da bu yönüyle tabii ki Akdeniz Belediyesi'nde var olan hususla ilgili bir bilgiye sahip değiliz. Dosyada bir gizlilik kararı var. Ama bir yandan da çok vahim örnekler yaşıyoruz.

Sayın Ahmet Türk olayını, daha geçen gün televizyonda da dile getirmiştim. Yani bugün Sayın Ahmet Türk'ü, Mardin Belediye Başkanlığı'ndan, görevden alıyorsunuz ve kayyum atıyorsunuz ama aynı kişiyi bir başka konuda, çok önemli bir konuda, en kritik konuda masaya oturtup ondan faydalanma, fayda elde etme yönünde katkı sunmasını talep ediyorsunuz. Şimdi bunları gördükçe, elbette insan bu ve buna benzer uygulamalarda, ‘önde duran hukuk mudur, yoksa başka bir çıkar mıdır’ diye endişe etmek durumunda kalıyor.”

SEÇİMLE ALAMADIĞINIZ BİR YERİ GASP ETMEK GİBİ BİR DAVRANIŞ, BİZİM DEVLET AHLAKIMIZA, DEVLET DURUŞUMUZA ASLA YAKIŞMAZ”

“Aynı zamanda biliyorsunuz, kayyum meselesinde biz önemli bir iradeyi ortaya koyduk ve birçok siyasi partiyi bu konuda destek olmaya davet ettik. Ve bu konuda da ciddi bir desteğe sahip olduk. Neydi orada istediğimiz destek? Çok net aslında. Evet, bir insanın suçu varsa veya kesinleşmişse, elbette görevden alınacaktır. Alınsın. Ama onun ötesinde, orada eğer bir meclis varsa, -ki var, belediye meclisi seçilmiş- yine süreci yöneten kişi, o meclisten kanuna uygun bir şekilde seçilsin ve görevini yapsın.

Bu bağlamda ve bu çerçevede, biz, Akdeniz Belediyesi'yle ilgili süreci takip ediyoruz. Kanuna, hukuka ve özellikle 15 Temmuz sürecindeki o darbe girişiminin tam göbeğinde, esnasında çıkartılan farklı bir uygulamayı önde tutarak, daha önceki uygulamayı da bertaraf ederek, makamlardan insanları alıp, sonra da oraya bugünün iktidarını temsil eden insanları, yöneticiler olarak dizip, yani sanki seçimle alamadığını…

Sanki değil, öyle; Esenyurt'ta olduğu gibi. Seçimle alamadığınız bir yeri gasp etmek gibi bir davranış, bizim devlet ahlakımıza, devlet duruşumuza asla yakışmaz. Demokrasimize büyük darbe vurur.

Bu kapsamda bu olayı da takip ediyoruz. İçeriğini öğrendikten sonra, elbette meseleyi tam anladıktan sonra, yargıyla ilgili süreçlerini veya diğer hususları tam anladıktan sonra, Akdeniz Belediyesi'yle ilgili de hem TBB Başkanı kimliğimle hem de İBB Başkanı kimliğimle, gerekli cevabı vereceğim.”

TBB’NİN “SURİYE ZİYARETİ” SORUSUNA YANIT: “ENTERESAN BİR GÜNÜ YAŞIYORUM”

- Suriye'ye TBB ve İBB’nin heyetlerinin gideceğini açıkladınız. Şam ziyaretine siz katılacak mısınız? Ziyaretinize talep geldi mi? Tarih belli mi? 

“Enteresan bir günü yaşıyorum, diyebilirim. Tabii daha önce de televizyonda ifade ettim; bu, benim ziyaretim değil. Bu Ekrem İmamoğlu olarak tasarladığım bir kişisel anlamda bir ziyaret ya da seyahat değil. TBB ve İBB adına, Şam'a heyetlerin gideceğini ifade etmiştim.

Bu yönüyle de ciddi bir teknik ve bürokratik bir heyetimiz hazırlık yaptı ve Dışişleri Bakanlığı'yla da temas kurarak, ilgili yazılarımızı yazarak, başta Şam olmak üzere, Suriye'nin birçok şehrine, ilerleyen zaman diliminde gitme niyetimizi de beyan ettik. Özellikle yerel yönetim konusundaki bilgimizi, deneyimimizi en üst seviyede, yeniden güçlü bir biçimde; demokratik, laik bir Suriye devletinin kurulması eşiğinde nasıl oralara katkı sunmamız gerektiği hususunda bir ziyareti tasarlamıştık. Hatta bu konuda sadece Dışişleri Bakanlığımızla değil, Şam Valiliği'yle de temas kuruldu.”

“RANDEVU, SADECE 6 SAAT SONRA ŞAM VALİLİĞİ TARAFINDAN İPTAL EDİLDİ”

“Ve bu temaslar sonucunda, daha önce bu işi takip eden ilgili yöneticilerimize mesajla bilgilendirilen husus, 9 Ocak sabah saat 10.00’da, yani dün itibariyle netleşti. Pazar günü saat 14.00’e, Şam'da, Şam Valisi tarafından randevu verildi ve ona göre hazırlıklar başladı. Ama ne yazık ki, bu seyahatin ve buluşmanın randevu teyidinden sadece 6 saat sonra… Sadece 6 saat sonra, ilginç bir gelişme yaşandı ve o 6 saatte ne olduysa, Şam Valiliği, yazılı olarak, ‘TBB heyetiyle görüşme, Sayın Erdoğan'ın ziyareti sonrasını ertelendi’ diyerek, randevuyu iptal etti.

Bu, çok vahim bir durumdur. Ben açıkçası, net olarak ifade edeyim, bu iptali elbette doğru bulmuyorum. Bu iptal, çok vahim bir tavırdır, duruştur. ‘Cumhurbaşkanı ziyaretinden önce bu görüşmenin yapılmasının nesi doğru değil’ diye buradan soruyorum. Kaldı ki, bu tür ortamların öncesinde, bu tür kurum ve kuruluşların gitmesini de ben şahsen olumlu bulurum. En üst seviyedeki ziyaretler öncesi ve bu tür buluşmaların hem bizim duruşumuza hem ülkemizin, insanımızın daha iyi bilgilendirilmesine de katkı sunacağını düşünüyorum.”

“NE YAŞANDI DA BU İPTAL EDİLDİ? KİMLER DEVREYE GİRDİ? KİMLER BU KONUDA MÜDAHALE ETTİ?”

“Aynı zamanda tabii teyitli bir randevunun 6 saat sonra iptali için ne yaşandı da bu iptal edildi? Kimler devreye girdi? Kimler bu konuda müdahale etti? Açıkçası bu soruları soruyorum ama cevabını bildiğim bir soruyu da sorduğumu düşünüyorum. Sadece bu cevabı ben bilmiyorum, aynı zamanda toplumun da özellikle bu işle ilgilenen herkes bunun cevabını biliyor. Ve birileri devreye girmişse, o birilerinin kim olduğunu herkes biliyor. Sizler de tahmin etmişsinizdir. Neden Cumhurbaşkanı seyahati sonrasına bırakılsın ki böylesi değerli bir adım? Şam'a şu ana kadar birçok kurum ve kuruluş gitti.

MÜSİAD gitti, Türk Hava Yolları gitti, Devlet Hava Meydanları gitti, Enerji Bakanlığı’ndan çok sayıda kurum, kuruluş gitti. Burada ismini sayamayacağım sivil toplum kuruluşları var birçok; oraya gittiler, ilgili kurum ve kuruluşlarla görüştüler. Hatta o görüşen kurum ve kuruluşların yetkilileriyle, benim arkadaşlarım dahi görüştü. Bilgi aldılar, iletişim kurdular. Bugün böylesi önemli bir kurumun, TBB’nin, 1400’e yakın yerel yönetimin en üst çatısı olan bir kuruluşun seyahatine, böylesi bir müdahale, çok kötü bir müdahaledir.”

ŞAM'A İŞ MAKİNELERİ YOLLASAK, KİM RAHATSIZ OLACAK?”

“O seyahatlerine kadar normalse, TBB ve İBB’nin de ziyareti ve seyahati, o denli normal ve önemlidir. Böylesi bir destek ziyaretini, orada oluşacak yerel yönetimlere destek ziyaretini engellemenin, iyi niyetli bir izahatı net olarak yoktur. Şam'a biz bugün iş makineleri yollasak, kim rahatsız olacak? Ya da Halep'e ya da Lazkiye'ye destek olsak, örneğin, bir yerde bir Çocuk Eğitim Merkezi’nin kurulmasına, bütün birikimimizle oraya gidip çalışmalar yapsak, kim rahatsız olacak? Ya da Halepli ihtiyacı olan insanlara gıda desteği organize edip yollasak, kimi rahatsız edecek böyle bir şey?

Bu bağlamda bu meselede de birlik olamamak, bu meselede de müdahaleci olmak, birlikte katkı sağlayamamak, ne yazık ki ülkemize, Türkiye gibi çok büyük bir devlete yakışmaz. Kaldı ki, iki gün önce televizyon programında böylesi bir sürecin olgunlaştığı ve iyi bir sürece doğru evrildiğini anlatırken de ben bütün kuruluşlara, Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere, teşekkür ederek, iş birliği içinde bu işlerin olması gerektiğine de değinerek ifadelerde bulundum. Tabii bu dar zihniyetle ne yazık ki demokrasi de istikrar da zor olur, zor sağlanır. Her ne kadar gidişimiz engellense de biz, iyi niyetle komşumuza verebileceğimiz hangi destek varsa, en üst seviyede vermeye kararlıyız.”

“SURİYE İÇİN DEMOKRASİNİN, BARIŞIN, İSTİKRARIN YANINDAYIZ”

“Suriye için demokrasinin, barışın, istikrarın yanındayız. Orada laik, demokratik bir devletin varlığı, bütün etnik kökenlerin, bütün inançların birlikte güçlü bir devlet olmaları yönünde en güçlü adımların atılmasına, bütün bilgi ve deneyimlerimizle katkı sunma konusunda kararlıyız. Ben eminim ki bu sesimizi, bu duruşumuzu Suriye halkı da duyuyor ve duyacaktır. Tabii şunu da söylemem lazım: Buradan Şam Valiliği’ne özellikle bir mesaj vermek isterim: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, büyük bir devlettir.

Bu devlet, ne bir hükümetin dönemiyle ne de bir kişiyle tariflenemez, tanımlanamaz. O bir kişiden çok çok çok tariflenemeyecek kadar büyük bir yapıdır Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Bir dönemin hükümetiyle de kıyaslanamayacak derecede, çok büyük ve derin süreçleri ifade eder. Türkiye, bir kişiyle ne ifade edilebilir ne de sınırlandırılabilir.

Bunu iyi anlamaları lazım. Tabii bu büyük bütünde, Türkiye'nin bütün kurum-kuruluşları, TBB, İBB bütün kurumlarıyla vardır. Bu belediyenin itfaiyesi 400 yaşına gidiyor, zabıtası 200 yaşına gidiyor, İETT'si 200 yaşına gidiyor. Yani buradaki o kadim kurumlar ne yapacak? Orada güçlü şehirlerin var olmasını sağlayacak.”

ÜLKESİNE DÖNEN SURİYELİ SAYISINI AÇIKLADI: 50 BİN

İGDAŞ’Tan Doğal Gaz Faturalarına Taksit Kolaylığı Yapılıyor İGDAŞ’Tan Doğal Gaz Faturalarına Taksit Kolaylığı Yapılıyor

“Bakın; bugün bu süreç başladı başlayalı, herkes öyle konuşmalar yaptı ki; sanki buradaki mülteciler akın akın yerlerine geri dönecekler. 5 milyona yakın Suriyeli olduğunu ifade ediyor bugünün hükümeti. Ki başka verilere göre daha fazla olduğu konuşuluyor. Şu ana kadar toplamda 50 bin kişinin dönmüş olması da bu anlamda aslında işin ne kadar zor olduğunun da bir göstergesi.

İşte biz ne yapmak istiyoruz? Suriye'deki tam da bu yönüyle kent yaşamının hızlanması, orada kent yaşamlarının kurulması, farklı etnik kimliklerin, farklı inançların kendi yaşamlarındaki ideal yaşam düşüncesine hemen başlayamasalar da bunu umutlanarak, bir partnerle, İBB’yle, TBB’nin katkılarıyla, Ankara'yla, Mersin'le, Adana'yla, başka belediyelerin de katkılarıyla orada sağlanıyor olması, buradaki insanların da bir an önce ülkelerine dönmesine vesile olacaktır.

Bu da Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milleti için çok önemli bir ortamı sağlayacaktır. Ki bu da bizim insanlarımız için önemli bir kaygı alanı. Bu manada medeni bir adım atmış olmanın biz gururunu yaşıyoruz. Bunu engelleyen insanlara ben açık ve net söyleyeyim; ayıp etmişlerdir. 6 saatte verilen bu randevunun iptali, çok vahim bir ayıptır.

Buradan uyarıyorum. Bu vahim ayıbın içinde kim varsa, uyarıyorum. Şam Valiliğini de uyarıyorum, ülkemizin diğer kurum ve kuruluşlarını da başta Dışişleri Bakanı ve bakanlığı olmak üzere, bu sürece müdahil olma konusunda uyarıyorum. Bu erdemli ve bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin devlet bütünlüğü esasına uygun attığımız adımın, hak ettiği saygıyı görmesi konusunda, saygın tavır ve davranış içinde olmaları konusunda uyarıyorum.”

ŞİLE’DEKİ ZEHİRLENME SORUSUNA YANIT: “KEŞKE VALİ BEY BU KONUDA TELAŞLI TELAŞLI ‘ZEHİRLENDİ’ TARİFİYLE AÇIKLAMAYI ALELACELE YAPMAMIŞ OLSAYDI”

-Geçtiğimiz günlerde İstanbul Valisi Davut Gül, 51 öğrencinin Şile'de zehirlendiğine dair iddialarda bulunmuş, basına açıklama yapmıştı basın mensuplarına. Siz zaten gerekli açıklamaları yapmıştınız. Ancak numuneler alındı mı? Bunun sonucu ne oldu? O öğrenciler İBB'nin dağıttığı kumanyadan mı gerçekten zehirlendi? 

“Dağıtımdaki bütün ürünleri, arkadaşlarım, derhal teste tabi tuttular hemen sahadaki. Zaten emin olduğumuz, üzerinde son tüketim tarihlerinin net olarak yazılı olduğu ürünlerin hiçbirisinde, en ufak bir şüpheye yer bulacak bulgu elde edilmemiştir. Hem resmi kurumlara hem farklı kurumlara bu başvurular yapılmıştır. Bunlarla ilgili geri dönüşte de temiz bir biçimde ürünlerimizin varlığı ortaya çıkmıştır.

Ben, ne yazık ki üzülerek, başka kötü uygulamalarla ilgili hastanede ve onun çevresinde, bir kısım siyasi etkiyle hareket eden yetkililerin varlığı konusunda duyumlar aldım. Keşke Vali Bey ya da Valilik de bu konuda böyle telaşlı telaşlı ‘zehirlendi’ tarifiyle açıklamayı alelacele yapmamış olsaydı. Ben bu konu Valimize her zaman diyorum ki; bu ve buna benzer hususlarda, bir şey olduğunda, Ekrem İmamoğlu burada.

Telefonu açık. 7/24 sorabilirsiniz, teyit edebilirsiniz. Mesela biz, valiliğin yaptığı bir eksik davranışın peşine bir şey bulmuş gibi koşmuyoruz. Tam aksine; arıyoruz, araştırıyoruz, yazı yazıyoruz. Aynı davranışı ve aynı tutumu, valiliğin, İBB’yle olan ilişkilerinde de göstermesini, başta Sayın Valimiz olmak üzere, bekliyorum ve bu gözle bu süreci takip ediyorum.

Bu konuda kurum içi soruşturma sürecini başlattığım gibi, her ne ise sonucun çıkmasıyla alakalı, ki bu konuda arkadaşlarımın raporu çıktı. Onu da paylaşacağız. Ama onun dışında gereken, benim aklımdan geçen bütün bu soruları soran bir kurumsal yazıyı da valiliğin ilgili birim ve kuruluşlarına yazılması talimatını verdim. Süreci de anbean takip edeceğim. Eğer içinde bir kötü niyet görürsem de kurumumun ve kurumumun içinde yürüyen, bu işin içindeki her arkadaşımın hakkını arama konusunda da hukuksal işlem ve hukuki haklarımızı arayacağımızı da buradan belirtmek isterim.”

“KIRMIZI KART” YANITI: “ÇOKTAN HAK ETTİLER”

-CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir açıklama yaptı, aslında çağrıda bulundu. Emekliye, asgari ücretliye, ezilenlere “kırmızı kart” çıkarın dedi. Siz ne söylemek istersiniz? 

“Kırmızı kart hak edene gösterildi zaman, doğru bir iştir. Maçta da kırmızı kart haksız yere gösterilince, insanlar kızar, yuhalar. Ama haklı yere gösterildiğinde de kendi takımı bile olsa susar. Şu anda bu iktidara kırmızı kart gösterildiğinde, Ben eminim ki, bu ülkede o partiye oy verenlerin dahi en az yüzde 70’i, 80’i, ‘Evet, bu kırmızı kart haklı kardeşim’ deyip, kafasını öne eğecektir. Bunun için de emekliler vardır, bunun için de üniversite öğrencileri vardır, bunun içinde dar gelirliler vardır, işsizler vardır, atanamayan öğretmenler vardır.

Bunun içinde, bugünkü asgari ücretle geçinme çabasında olan insanlar vardır. Dolayısıyla, hak eden bir kırmızı kartı gösterme konusunda Genel Başkanımız güzel bir öneride bulunmuştur. Tabii ki kendi taraftarı, kendi oyuncusuna kırmızı kart göstermekte imtina edebilir, ama bizim milletimiz dediğimiz gibi vicdanen bunu kabul eder. Muhalif olan her insan, bugün bu iktidarın bu kötü uygulamalarına şahitlik eden her insan yüreğiyle, eliyle, gerektiğinde bazen buluşmalarda, meydanlarda gayet kıpkırmızı kartlarını bu iktidara gösterebilirler. Çoktan hak ettiler. Oyun dışı kalacağı günde sandığın ilk kurulduğu gün olacak. 

Kaynak: İstanbul Times Haber Ajansj (İTHA) 

Editör: Hüseyin Çetiner