Eğitimci Yazar Sait Çamlıca ile “Teknoloji Kuşatmasında Geleceğimiz” isimli yeni çıkan kitabı çerçevesinde, teknoloji konusunu konuştuk. John Hegarty, “Teknoloji bir fikir değil, fikri elde etme yoludur. O yüzden teknolojiye aşırı hayranlık duymamalı, ondan korkmamalısınız” der. Yani teknoloji konusunda ölçülü ve dengeli bir yol izlemek gerekiyor. Bu konu üzerinde bir eğitimci olarak çalışan Sait Çamlıca, çok çarpıcı noktalara işaret etmektedir. Sait Çamlıca, “Teknoloji, faydalı kullanırsak bize birçok üniversitenin verdiği bilgiden daha fazlasını verebilir” dedi.
Röportaj:İstanbul Times / Ziya Gündüz
Öncelikle ‘Teknoloji Kuşatmasında Geleceğimiz’ isimli kitabı yazmanızda ki amacınız nedir ?
Yazar veya düşünür yaşadığı çağın gidişatını yorumlamak ve yönlendirmek ister. Ben de okuyan, düşünen ve yazan birisi olarak, yaşadığımız çağın gidişatına katkı sağlamak için yazıyorum. Gördüğü problemler konusunda toplumu uyarmak veya uçuruma doğru giden bir insanı uyandırmak hepimizin sorumluluğudur. Teknoloji etrafımızı, şehirlerimizi, evimiz ve okulumuzu kuşatırken, çocuklarımız ve gençlerimizin ellerinde sürekli bu teknolojiler varken geleceğimiz adına kaygılarımı ve tavsiyelerimi kitaplaştırdım.
Teknoloji hayatımızda neleri değiştirecek?
‘Tekerleğin icadı hayatımızda neyi değiştirdi?’ sorusunun cevabını vermeye kalkışsak, birkaç ciltlik kitap yazmak zorunda kalırdık diye düşünüyorum. Her yeni icat her yeni keşif hayatımızda farkında olmadığımız birçok şeyi değiştiriyor. Buhar gücünün keşfedilmesinin dünya ticareti ve siyasetinde neleri değiştirdiğini, birkaç ciltlik ansiklopedi ile anlatmak zorunda kalırız.
İnternet hayatımızda neleri değiştirdi?
‘Ağlar arası’ anlamına gelen internet sayesinde en basit ifadeyle, ülkeler ve kıtalar arasında sınırlar anlamsız hale geldi nerdeyse. Telefonlarda iletişim için kabloya ihtiyacımız vardır. İnternet ile beraber kabloya ihtiyaç duymadan birbirimize bağlanıp iletişim kurmaya başladık.
Dünyanın diğer ucundaki bir kütüphanede araştırmak yapmak için oraya gitmek zorunda değiliz. Masamızdaki bilgisayar veya elimizdeki telefon ile dünyanın diğer ucundaki insana da bilgiye de ulaşabiliyoruz internet sayesinde.
Türkiye’de teknoloji ile arası iyi olmayan hocalar teknolojiden uzak durun diyorlar sizce bu doğru bir yol mu?
O bahsettiğin hocalar bir zamanlar ‘Televizyon şeytanın icadıdır. Sakın evinize sokmayın’ diyordular. Şimdi o hocaların çoğunun kendi televizyon kanalı veya YouTube sayfası var. Ben gençlere ‘bu kafalardaki hocalardan uzak durun’ diyorum.
Teknolojiyi nasıl kullanmalıyız?
‘Bıçağı nasıl kullanmalıyız?’ sorusunun cevabıyla aynı olur bu sorusunun cevabı. Bıçağı faydalı şekilde kullanırsak hayatımızı kolaylaştırır. Zararlı bir şekilde kullanırsak hayatımızı zindan eder bıçak. Celladın elindeki bıçak insan öldürürken, cerrahın elinde tuttuğu bıçak hayat kurtarır. Teknoloji cerrahın elinde ise faydalı, celladın elindeyse zararlıdır.
Bana sorarsanız teknoloji çağımızın en büyük nimetidir. Öğrenmek isteyene bilgi veren, eğlenmek isteyeni eğlendiren, pasta yapmak isteyene pasta yapmayı öğreten yardımcı aşçısıdır teknoloji.
Hepimiz dijital kuşatma altındayız. Bu dijital kuşatmayı nasıl kırabiliriz?
Dijital kuşatmayı kırmak için teknolojiyi tüketen veya yok eden değil, kendi teknolojisini üreten bir toplum olmalıyız. Milli ve yerli otomobilimiz olsun diye uğraştığımız kadar, kendi üretimimiz olan akıllı cep telefonlarına ve milli sosyal medya programlarına ihtiyacımız var. ürettiği teknoloji ve yazılıma muhtaç olanlar, ülke sınırlarında düşman askerlerine nöbet tutturanların yaşayacağı sıkıntıyı yaşarlar. Gençlerimizin elinden teknoloji almak çözüm değil. Teknolojiyi geliştirmelerini istemek ve o yöne doğru yönlendirme yapmak zorundayız. Mevcut teknolojiyi kullanırken de bilinçli olmaları sağlamamız gerekiyor.
Teknolojinin insanı insanlıktan çıkarmaması için neler yapılmalıdır?
Günde 7-8 saat oyun oynayan gençler var maalesef. Başta kendimiz teknolojiye mahkum olmamalıyız. Sonrada çocuklarımız ve gençlerin teknolojiyi faydalı şekilde kullanmasını sağlamak zorundayız. Mavi Balina gibi basit bir oyun ile gencecik çocukları intihara sürükleyen yazılımların var olduğu bir ortamdır internet dünyası.
Kitabınızda siber savaşlarından söz ediyorsunuz. Siber Savaşları nasıl oluyor?
Dünya’da savaş hiçbir zaman bitmemiştir, bitmeyecek. Savaş denilince aklımıza kitaplarda okuduğumuz meydan savaşları geldiği için siber savaşın farkında değiliz. Eskiden savaşlar kılıç ve oklarla yapılırdı. Sonra silah icat edilince uzaktan birbirlerini öldürmeye başladılar. Uçak, helikopter ve savaş uçakları gibi keşiflerle savaşların seyri değişti. Nükleer silah kullanılması her şeyin seyrini bir daha değiştirdi. Dünya’da artık kılıç, ok, silah, uçak gibi aletlerle savaş yapılmıyor. İnsansız hava araçlarının bile modası geçmek üzere. savaşları uzun uzun anlatmaktansa konuyla ilgili birkaç film önermeyi tercih ederim. ‘Snowden’, ‘Beşinci dalga’, ‘Ben Robot’gibi filmler, siber savaşlar konusunda bilgi veriyor insana.
Sosyal medyanın faydaları ve zararları nelerdir?
Sosyal medyayı hepimiz eğlenmek, fikirlerimizi paylaşmak, dostlarımıza ulaşmak gibi insanı heveslerle kullanmaya başladık. Ancak sosyal medyanın istihbarat örgütleri tarafından geliştirilip, toplumları takip edip yönlendirmek için kullanıldığını geç fark ettik. medyayı kullanmayın’ demiyorum. Ancak kullanırken akıllıca ve insan gibi kullanmayı öğrenmemiz ve çocuklarımıza öğretmemiz gerekiyor. ‘Fake (sahte) hesap kullanarak başkalarına hakaret etmek insanın kişiliğini bozup, kişiliksizliği kişiliği haline getiriyor. Ben buna fark ettiğimden bu yana gençleri uyarıyorum. Hatta ‘Fake hesap kullanmak caiz değildir’ diye fetva bile verdim.
Sosyal Medyanın bir okul olduğunu söylüyorsunuz neden sosyal medya bir okul ?
Medya hem öğrenmek hem öğretmek için bir okuldur. Bu okulda hepimiz hem öğrenci hem öğretmen olabiliyoruz. Öğrenmek istediklerimizi bize öğreten birçok insanın olduğu bir mecra olan sosyal medya, başkalarına bir şey öğretmek ve anlatmak isteyenlere de büyük bir fırsat veriyor. Teknoloji, faydalı kullanırsak bize birçok üniversitenin verdiği bilgiden daha fazlasını verebilir. Normal şartlarda fikirlerinizi asla ulaştıramayacağınız insanlara ulaşma imkanı da veriyor.
Sosyal medyada mahremiyeti nasıl muhafaza edeceğiz?
Eskiden annelerimiz cüzdanlarında eş ve çocuklarının resimlerini taşırdı. Bunu hala yapanlar var. Ben bazı konferanslarımda bunu hatırlatıyorum. Sonra şu soruyu soruyorum; benim cüzdanımda annenizin veya kızınızın fotoğrafını görseniz bana kızacaksınız. Ancak hiç tanımadığınız insanların olduğu sosyal medya mecralarında ‘mahreminiz’ olan birçok insanın resmini paylaşıyorsunuz. Evinizin camından birisi sizi ve ailenizi gözetliyor olsa bundan rahatsız olursunuz. ‘Başkalarının cüzdanında olmasından rahatsız olacağınız aile resimlerinizi, sürekli sosyal medya mecralarına paylaşmak ne kadar doğru’ sorusunun cevabı üzerinde düşünmeye davet ediyorum insanları.
Herkes sosyal medya şöhretinin peşinde koşuyor. Sosyal medya şöhretini nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Gelen kalıcı ve geçici şöhretler vardır. Gerçekten herkesten daha iyi olduğunuz bir yeteneğiniz varsa bu yeteneğiniz sizi bir yerlere getirir. Ancak sosyal medya şöhretleri genelde geçici oluyor. Şöhret olma şehveti daha çok olan gençler, sosyal medyada gündeme gelmek veya şöhret olmak adına, ömür boyu utanacakları hatalar yapıyorlar. Kendileri ile ilgili paylaştıkları bir videonun yıllar sonra çocukları tarafından da görüleceğini hesap etmiyorlar. Anlık bir hevesle paylaştıkları bir video yüzünden iş müracaatlarında sıkıntı yaşayacaklarını düşünmüyorlar. Bir anlık şöhret olma adına bir ömür boyu utanç yaşamak istemiyorsalar, hayatın uzun şöhretin kısa süreli bir balon olduğunu akıllarında n çıkartmamaları gerekiyor.
Bir eğitimci olarak sizce teknoloji çağında eğitim nasıl olmalıdır?
Cevabı hem uzun hem çok zor bir sorudur bu. Daha önemlisi, bugün için doğru ve faydalı cevapları bulsanız bile beş yıl sonra cevabınız eksik kalacak. Yinede bugünü ilgilendiren bir cevap vereyim.
Teknoloji çağı insanlık tarihi boyunca hiçbir neslin elde edemediği fırsatları bize verdiği gibi, hiçbir neslin görmediği tuzaklarda var çevremizde. Özellikle eğitim konusu üzerine en çok çalışmamız gereken konulardan bir tanesidir. İnsanlık tarihinde ilk defa, bilgi için bilgi verene ihtiyacı olmayan bir nesil var karşımızda. Bu çocukların öğrenmek için öğretmene ve okula ihtiyacı yok. Bugün bu cümlelerime birçok insanın itiraz edeceğini biliyorum. Ancak on yıl sonra bana daha çok hak vermek zorunda kalacaklar. eğitim, çocuklara bilgisayar başında öğrenemeyeceklerini öğretebilmektir. Okullar çocuklara bilgi aktarma yeri olmaktan çıkartılıp, bilinç verme ve meslek sahibi yapma yerlerine dönüştürülmelidir.
Kitabınızda Teknoloji ve Din bölümünde ilginç konular işlemişsiniz. Kısaca teknolojinin dine etkisini anlatır mısınız?
Bir öğretmen olmam hasebiyle birçok olaya eğitimci gözüyle bakıyorum. Din eğitimi verme sorumluluğu olan diyanet personeli ve okullardaki din dersi öğretmenleri yaşadığımız çağı ve gençleri iyi analiz etmek zorundalar. Camilerdeki hacı amcalara anlattıkları gibi bir din bilgisiyle, teknoloji çağında yetişen gençlere din anlatmaya devam ederseler, gençlere asla ulaşamazlar.okumayı ve Peygamberimizin hayatını öğrenmek için gençlerin hocaya, öğretmene ihtiyaçları yok. Kur’an’a bakmayı değil, Kur’an’la hayata bakmayı öğretebilmemiz gerekiyor gençlere. Peygamberimizin hayatını anlatırken ‘Şecere’ ezberletmek değil, Peygamberimizin ahlakını çağımıza taşımayı dert eden nesiller yetiştirmek zorundayız. Yoksa Peygamberimizin doğum ve ölüm tarihlerini, annesinin, babasının, dedesinin veya süt annesinin adını ezberletmek ‘Siyer’ dersi işlemek değildir.
Gençlere çok güvenen bir eğitimcisiniz. Teknoloji konusunda gençlerle nasıl ilgilenmeliyiz?
Ben gençlere büyüklere güvendiğimden daha çok güveniyorum. Onun için enerjimin büyük bir kısmını onlara ayırıyorum. ‘Teknolojiye hâkim olun mahkûm olmayın’ cümlesini, gençlerin kulaklarına küpe yapmaya çalışıyorum. Bize düşen en önemli sorumluluk gençlere rol model olmak ve onları doğru yönlendirmektir. Kendimize değil, hakikate bağlı bir nesil yetiştirmek için çabalamamız gerekiyor.
İnternet dünyasında haber ahlakı nasıl olmalı?
Öncelikle haber yapan kişiler için şunu söyleyeyim; Daha çok ‘tık’ almak için yalan veya abartılı haber yapmak ahlaksızlıktır. Okuyucular artık şunu öğrenmek zorundalar; İnternette gördüğünüz her habere hemen inanmayın. Haber ahlakı sadece yalan veya abartılı haber yapan kişiyi ilgilendirmiyor. Her habere (yalana) inanmakta bir ahlak problemidir. Çünkü kandırmak kadar sürekli kanmakta suçtur.
Teknoloji hastalıklarından söz eder misiniz?
Birçok hastalık türediği gibi bazı hastalıkların seyri değişti. Mesela daha erken yaşta Alzheimer olmaya başladı insanlar. Beyni pasif bırakmak, yani uzun süre teknolojide vakit geçirip hiç kitap okumamak, erken bunamayı getiriyor. süre ekrana bakmaktan göz hastalıkları, yüksek sesli müzik dinlemekten işitme kayıpları, sürekli oturmaktan eklem ağrıları gibi fiziki hastalıklar çoğaldı. Bunların yanı sıra ‘aynı’ evde yaşayan ‘ayrı’ insanlara dönüşmekten kaynaklanan psikolojik yalnızlıklar, başka rahatsızlıklara sebep oluyor.
Son olarak konumuzla ilgili neler söylemek istersiniz?
Eylül 2019’da ilk baskısı yapılan kitap çalışmamın arka kapağı için yazdıklarımla bitireyim:
'İnsanlık tarihinde ilk defa' diye başlayan bir cümlenin bu kadar sık kullanıldığı bir dönemi, insanlık tarihinde ilk defa yaşıyoruz.
İnsanlık tarihinde ilk defa, güçlü bir devletin başka bir ülkenin topraklarını ele geçirmek için onunla savaşmak zorunda olmadığı bir zaman dilimindeyiz.
İnsanlık tarihinde ilk defa, iyi yetişmiş asker, bol miktarda silah, tank, tüfek ve uçaklarla bir ülkeyi işgale etme dönemi sona erdi.
İnsanlık tarihinde ilk defa, dijital savaş dönemini yaşıyoruz. Bu dijital savaşta Türkiye'nin yeri nedir? Dijital kuşatmaya karşı tedbirler alınıyor mu?
İnsanlık tarihinde ilk defa, trafik kazasında veya intihar ederek ölen insan sayısının, savaş meydanında ölen insan sayısından çok daha fazla olduğu bir dönemi yaşıyoruz.
İnsanlık tarihinde ilk defa, her anne babanın kendi evinin ve çocuklarının 'Bilgi Güvenliği Uzmanı' olmak zorunda olduğu bir dönemi yaşıyoruz.
İnsanlık tarihi boyunca ilk defa, çocuklar anne ve babaları tarafından eve mahkûm ediliyor. Cezaevlerinde yatan çocuklar bile 'teknoloji mahkûmu' çocuklardan daha çok hareket ediyor ve daha çok havalandırmaya çıkıyor.
İnsanlık tarihinde ilk defa, bilgi için bilgi veren bir kişiye ihtiyaç duyulmayan bir dönemi yaşıyoruz.
İnsanlık tarihinde ilk defa, 'kalabalıklar içerisinde yalnız insan' sayısı bu kadar çoğaldı. Yakın çevresinden uzak, uzak çevresine yakın bir nesil yetişiyor.
Milli yazılım kullanmayan ülkeler kendi ülke sınırlarında İsrail, Amerika, Alman veya İngiliz askerlerini korumak için seçmiş ülkeler gibidir. Bu da insanlık tarihinde ilk defa oluyor.
Teknoloji Kuşatmasında Geleceğimiz adına sadece tespitlerin değil teşhislerinde yapıldığı, ailelere, gençlere, öğretmenlere ve yetkililere düşen sorumlulukların anlatıldığı bir kitap çalışmasıdır bu.
Hocam, verdiğiniz değerli bilgiler için size çok teşekkür ediyorum.
Bende size teşekkür ediyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.