Yaşanan usulsüzlükler karşısında YÖK’ün sessizliğinin gerekçesi nedir, görev ihmaline daha ne kadar devam edilecek veakademisyenlerin görevlerine geri dönmeleri için Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK)bir girişimi olacak mıdır?” diye sordu.
Sibel Özdemir, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan usulsüzlükleri ve son dönemde artarak devam eden akademisyenlerin idari görevlerine son verilmesi ve üniversiteyle ilişiklerinin kesilmesini Meclis gündemine taşıdı.
Bakan Mahmut Özer’in yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Özdemir, “Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Prof.Dr. Naci İnci’nin kurum kültürüyle bağdaşmayan, antidemokratik ve hukuka uygun olmayan karar ve usulsüz uygulamaları öğretim elemanlarının, öğrencilerin, mezunların ve kamuoyunun tepkisini çekmeye devam etmektedir” dedi.
Özdemir, önergesinde, “Bu iktidar döneminde kurumsuzlaştırma, kuralsızlaştırma, kadrolaşma ve vasatlaştırmanın en somut örneği Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanmaktadır. Nitelikli, kendine özgü, yerleşik, kalite odaklı, dünyaya örnek uygulamaları ve kadrolarıylaözgür, demokratik, özerk yönetim ve eğitim yapısı hızla lağvedilmektedir. Bu süreç, mevcut Yönetmelik ve yasalar yok sayılarak, ihlal edilerek ve usulsüz uygulamalarla keyfi kararlarla yürütülmektedir. Bu sürecin denetiminden doğrudan sorumlu olan YÖK’ün sessizliği, denetim yapmaması ve sürece müdahale etmemesi tam bir garabettir. YÖK, bu tutumuyla Boğaziçi Üniversitesi Rektörü ve yönetiminin usulsüzlüklerine ve hukuksuzluklarına ortak olmaktadır.Yaşanan onca usulsüzlükler karşısında herhangi bir adım atmamasıyla açıkça suç ortaklığı yapmakta vegörevini ihmal etmektedir” ifadelerine yer verdi.
“BOĞAZİÇİ’NİN KURUMSAL KÜLTÜRÜ ORTADAN KALDIRILIYOR"
Öğretim üyelerinin özgür, özerk ve demokratik üniversiteler için mücadele ettiklerini kaydeden Özdemir, “Demokratik değerler ve liyakatle anılan Boğaziçi’nin kurumsal kültürünün ortadan kaldırılmasına karşı duran ve Anayasal güvence altına alınmış olan akademik özerkliğe, üniversitenin demokratik ve şeffaf usullerle işleyişine sahip çıkan akademisyenlerin idari görevlerinden alınması ve üniversite ile ilişiklerinin kesilmesi kararlarına hız verildiği gözlenmektedir. Yarı zamanlı ve emekli öğretim elemanları dersleri kapatılarak okuldan uzaklaştırılmaktadır. Tam zamanlı öğretim elemanları ise disiplin soruşturmaları, cezaları ve gerekçesiz olarak görevden almalar ile bezdirilmeye çalışılmaktadır” dedi.
“YÖK BU SUÇA ORTAK OLMAKTA"
Özdemir, “Rektörlüğün idari ve akademik kadrolara yönelik mobbing, yıldırma ve uzaklaştırma uygulamaları hızla devam etmekte. Üniversitenin arazisini ve nitelikli bilimsel alanlarını talan operasyonlarına bir müdahalenin olmaması YÖK’ün varlık sebebi ve görev ihmalini ortaya çıkarmaktadır” ifadelerini kullanarak önergesinde şunları kaydetti:
“Öğretim elemanlarının oylarıyla Ekonomi Bölümü başkanı olan Prof.Dr. Ünal Zenginobuz, mevcut rektör tarafından keyfi olarak üç ay süreyle görevinden uzaklaştırılmış ve üniversiteye girişine yasak getirilmiştir. Rektörlük, Yönetmelikte yeri ve yazılı yasal dayanağı olmamasına rağmen ‘öğretim üyeliğinden uzaklaştırma’ kararı vermiştir. Sadece bölüm başkanlığı görevinden uzaklaştırma kararına rağmen keyfi olarak üniversitedeki akademik faaliyetleri de engellenmiştir. Prof.Dr. Zenginobuz’un Üniversiteye girişine izin verilmemesi ve keyfi uygulamalar karşısında YÖK’ün bir uyarısının veya müdahalesinin olmaması bu suça ortak olması anlamına gelmektedir.”
“Bölüm Başkanlıklarının ders açmaları ve planlamalarına Yönetmeliklere aykırı şekilde rektör tarafından keyfi olarak Üniversite Yönetim Kurulu kararlarıyla müdahale edilmektedir. Ders programları değiştirilerek ve Bölüm Başkanlıklarının kararı olmadan kimi akademisyenlere uygun derslerin verilmesinin engellenmesi açıkça YÖK’ün müdahalesi gerekmektedir.”
“YÖK’ÜN SESSİZLİĞİ YENİ USULSÜZLÜKLERİN ÖNÜNÜ AÇIYOR”
“Birçok konuda yönetmeliklere uyulmadan usul hataları yapılması, öğretim üyesi ve idari kadroların uyarılarına rağmen bu usulsüz uygulamalara devam edilmesi, öğretim elemanlarının bir muhatap bulamaması ve YÖK’ün bu uygulamalar karşısındaki duyarsızlığı da açıkça asli görevini ihmal ettiğini göstermektedir. İlanlar verilmeden kadro alımları, kişiye özel kadrolar, Üniversitenin yerleşik kadro alım kriterlerine uyulmadan ve hatta jüri üyelerini değiştirerek bölüm ve fakülte yönetim kurulu kararları yok sayılarak yapılan tüm usulsüzlüklerden birinci derece sorumlu olan YÖK sessiz kalmaktadır. YÖK’ün görev ve sorumluluğunu yerine getirmeyerek görev ihmali ortaya çıkarmaktadır. Bu durum, Boğaziçi Üniversitesi Rektörünün ve yönetiminin söz konusu usulsüzlüklereve Yönetmeliklere uygun olmayan yeni kararlar almasına devam etmesine yol açmaktadır.”
Özdemir’in Bakan Özer’e yönelttiği sorular şöyle:
“Rektörlerin atamayla göreve gelmesi uygulamasına karşı çıkan, demokratik değerler ve liyakatle anılan Boğaziçi Üniversitesi’nin kurumsal kültürüne sahip çıkan ve Anayasal güvence altına alınmış olan akademik özerkliği savunan, üniversitenin katılımcı, demokratik ve şeffaf usullerle yerleşik işleyişi için mücadele eden tüm akademisyenlerin rektörlük tarafından hedefe konulması ve keyfi olarak görevden uzaklaştırılmaları karşısında Milli Eğitim Bakanlığı veya YÖK bugüne kadar neden herhangi bir adım atmıştır? Yaşanan akademik kıyıma sessiz kalınmasının nedeni nedir?
Haksız ve hukuksuz şekilde görevlerine son verilen, ders vermeleri engellenen öğretim elemanlarının görevlerine geri dönmeleri konusunda YÖK’ün bir girişimi olacak mıdır?
Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü’nün seçimle göreve atanan müdürü Prof.Dr. Cengiz Kırlı hangi gerekçeyle görevinden alınmıştır? Üniversite teamüllerine uygun olmayarak Üniversite dışından bir Doçentin bir günde ‘Profesör’ ataması yapılarak Atatürk Enstitüsü’ne müdür olarak atanması hangi kriterlere göre yapılmıştır?
Ekonomi bölümü başkanı Prof.Dr. Ünal Zenginobuz’un, Yönetmelikte yeri olmamasına rağmen “öğretim üyeliğinden uzaklaştırma” kararının gerekçesi nedir? Sadece bölüm başkanlığı görevinden uzaklaştırma kararına karşın ve yazılı yasal dayanağı olamadan Üniversiteye girişine de izin verilmemesi ve akademik faaliyetlerine izin vermeyen Rektörlüğün keyfi ve usulsüz uygulamalarına karşı YÖK’ün bir uyarısının veya müdahalesinin olmamasının gerekçesi nedir? Yaşanan usulsüzlükler karşısında YÖK’ün herhangi bir işlem yapmamasının, hukuka ve akademik özgürlüklere aykırı olan uygulamalara ortak olmasının gerekçeleri nelerdir?
Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü tam zamanlı öğretim görevlisi Can Candan’ın rektörlük tarafından ikinci kez görevden alınmasının gerekçesi nedir?
Mithat Alam Film Merkezi’nde görevli olan Zeynep Ünal ve Elif Ergezen’in görevlerine rektörlük tarafından son verilmesinin gerekçesi nedir? Göreve son verme kararları hangi süreçler neticesinde alınmıştır?
Mevcut rektörün göreve atandığı tarihten bugüne toplam kaç öğretim elemanıyla ilgili disiplin soruşturması açılmış, toplam kaç disiplin cezası verilmiş, toplam kaç kişi görevinden alınmış ve toplam kaç öğretim elemanının Üniversite ile ilişiği kesilmiştir?
Mevcut rektörün göreve atandığı tarihten bugüne kadar üniversitede toplam kaç ders kapatılmış ve kaç ders açılmıştır? Söz konusu dersler hangi öğretim elamanları tarafından verilmekteydi?
YÖK, Boğaziçi Üniversitesi’nde 2021 yılı Ocak ayından itibaren yaşanan ve kamuoyuna yansıyan çok sayıda hukuksuz işlem ve uygulamalara dönük olarak bugüne kadar bir inceleme başlatmış mıdır? Başlatılan bir inceleme olduysa söz konusu bu incelemelerin içeriği, detayları ve neticesinde verilen cezai kararlar nelerdir?
2020 yılı Ocak ayından bugüne kadar olan sürede Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğü tarafından toplam kaç kişiye Boğaziçi Üniversitesi kampüsüne giriş yasağı konulmuştur? Giriş yasağı konulan kişilerin unvanlarıyla birlikte isimleri nedir?
Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Kurulu ve Senatosu’nun son dönemde öğretim üyeleriyle ilgili aldığı haksız ve hukuksuz kararlarla kamu zararına yol açtığı iddiasıyla ilgili olarak Bakanlık ve YÖK bir inceleme başlatacak mıdır? Başlatılmayacaksa bunun gerekçesi nedir?”
Kaynak: İstanbul Times Haber Ajansı/ İTHA