Sevgili okurum bir gazeteci olarak 7 Haziran 2015 den sonra ülkemde akan kan için temel olarak üç ayrı yol izleyebilirdim.
1.Yol : Kahroslun PKK.Kahrolsun KCK,Gebersin HDP diyebilirdim. Bunu deseydim geniş bir kesimden de alkış alabilirdim.
2.Yol: TC:hatalı. Kürdistan da kirli bir savaş başlatıyor.Buna gerek yok diyebilirdim. Bu seferde bir grup beni PKK lı ilan ederek yazdığım yazı ile terör örgütüne destek olduğumu ifade ederek bir sürü küfür ve hakarete maruz kalabilirdim.
3.Yol : Hiçbir şey yazmayıp dilsiz şeytan olsaydım kimse bana bir şey demezdi.
Ben adil,doğru ve sağlıklı bir yol olduğuna inandığım ve Hükümetin de 6 Haziran 2015 tarihine kadar savunduğu Barış süreci müzakerelerine dönülmesini istiyorum. İnsanların birbirlerini öldürmesi ile hiçbir şeyin çözülemeyeceğini 1984 den günümüze geçen sürede gördük.
İlk günden beri Barış süreci çok kıymetli ve bunu da ancak Erdoğan gibi Risk almayı seven güçlü bir lider yapar dedim ve diyorum. Halende Buzdulabına atılan barış sürecinin oradan çıkarılmasını ve hayata geçirilmesini talep ediyorum.
Bu makalemde dilimin döndüğü kadar bir şeyler anlatmaya çalışacağım.
Ülkemi ve insanımı seviyorum kimse ölmesin demek suç mu
Allah ve 128 bin Peygamber şahidim olsun ki hiç bir insanın haksız yere öldürülmesini İS TE Mİ YORUM. Çünkü bizim kitabımız bize her kim ki haksız yere bir insanı öldürmüşse bütün insanlığı öldürmüştür diye emrediyor. Bunu bilen birisi olarak ister PKK saflarında isterse Polis,isterse der asker safında olsun ölen yurttaşlarımız için sevinebilir mi ? Tarafsız,Adil ve Allah korkusu olan hiçbir kimsenin yaşanan bu kan ve gözyaşından zevk aldığını düşünemiyorum
İç ve dış mihraklar hariç. Onların tek derdi Türkiye gelişip büyümesin diye ha Kürt ölmüş ha Türk ölmüş hiç bir farkı yoktur.
Bazı okurlarımın hemen sen Polisimizi ve askerimizi PKK ile bir mi tutuyorsun didiklerini duyar gibiyim.Varsın desinler ben bu konuda nefsimi AYAKLAR altına aldım. Benim temel felsefem haksız yere hiç kimse ölmesin.
Benim insani ve İslami yaklaşımıma karşın bana vuracakları damgalara da tutmaz. Çünkü ben ne Kütçüyüm nede Türkçüyüm. Ben sağlam esaslarla bağlı olan bir ÜMMETÇİYİM. Benim için Müslüman bir İngiliz kafir 1000 Türk ve Kürt’ten dava değerlidir.
PKK çok yanlış ve hatalı bir yolda bir an önce bundan dönmelidir
Türkiye Kürtleri ne İran’dakilere,ne Suriye’dekilere ne de Irakt’takilere benzemez. Cumhuriyetin kuruluş sürecinde Kürtler azınlık değil ASLİ unsur olarak kabul edilmiş bir millettir. İyi yada yanlış PKK 1984 de ERUH’taki karakol baskını ile 2 jandarma erimizi şehit ederek silahlı eylemlerine başladı. 1984 den 2012’ye kadar tam 28 yıl silahlı bir mücadele başlattı.
2012 Ak Parti hayatının en sağlıklı ve en iyi işini yaparak Barış ve kardeşlik süreci dediği bir dönemi başlattı. Bu sürece halkımızda destek verdi. Bu durum zaman zaman sıkıntı evrelere girmiş olsa da 7 Haziran 2015 genel seçimine kadar güzel bir şekilde ilerliyordu.
Ne olduysa oldu Nisan 2015 de Ak Parti Hükümeti İmralı adasında Hapis cezası yatan PKK nın kurucusu Abdullah Öcalan’a giden heyete izin vermemeye başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan üç beş milliyetçi oy alabilmek adın CİDD riskler alarak kendi başlattığı Süreci BUZDLABINA kaldırdığını söyleyerek Barış sürecinin ikinci bir emre kadar bittiğini söyledi. Bu çok yanlış ve hatalı bir durumdu.
Ama buna rağmen PKK biz 28 yıl savaştık şu an bizim dünya görüşümüzü paylaşan HDP, TBMM de % 13.10 oy alarak MHP ile aynı milletvekili sayısı olan 80 vekil çıkardı. Ak Parti hükümeti yanlış ve hata yaparsa da yapsın biz silah’a sarılmayacağız. Bu orduda ve polis teşkilatında Kürtlerde var onlar bize kurşun sıkarsa biz onlara GÜL atacağız deseydi HDP değil % 13.10 en az iki misli oy alırdı.
HDP’nin başarısını dikkate almayan PKK’nın ne yapmak istediğini anlamaktan zorlanıyorum. Amaç Kürtlerin haklarını savunmak olsa HDP’nin 80 vekil sayısını 276 yapıp ülkeyi yönetmeye talip olması gerekmez mi ? Hak ve hukuk mücadelesi yaptığını söyleyen her mekanizma ülkenin tamamını yönetmek varken ben sadece belli bir bölgede hakim olmak istiyorum derse bunu ne kadar samimi bulabiliriz ? PKK ‘nın 7 Haziran 2015 seçiminden rin den sonra daha siyasi hareket edeceğini tahmin ediyordum. Ne surette olursa olsun PKK’ nın askerimizi ve polisimizi öldürmesini KABUL etmek mümkün değil.
PKK,KCK,HDP ve PKK ile anılan diğer isimli örgütler bir an önce Asker ve Polisimizi katletmekten vaz geçip işleri DEMOKRATİK yollarla sürdürsünler. Kan ve şiddet ile 30 yıldır bu problem ve sıkıntı ile baş edemedik. Hiç bir ülke de sadece şiddet ile sorunlarını aşabilmiş değil. BARIŞ VE KARDEŞLİK KALDIĞI yerden devam etsin.
Erdoğan Barış ve Kardeşlik Sürecini Neden Buzdolabına Attı ?
Erdoğan‘ın başbakan olduğu sürede yapılan Marmaray,yollar limanlar,üniversiteler,sağlık ve eğitim kurumları,yollar
elbette ki çok mühim ve gerekli. Ancak Kardeşlik ve Milli Birlik Projesi ile bir ZİHİN değişikliğine gitmiş olması hepsinden daha da KIYMETLİ bir süreçti. Bu süreci ancak R.Tayyip Erdoğan gibi GÜÇLÜ bir halk desteği olan Lider yapabilirdi. Erdoğan kendisinden önce PKK ile pazarlık yapılamasına sıcak bakmayan KOSKOCA bir halkı yeter ki ANALAR ağlamasın denilerek halkın büyük kesimini bu sürece inandıran Erdoğan’ın Nisan 2015 den sonra daha önce KÜRT sorunu vardır dediği halde KÜRT sorunu yoktur demeye başladı.
HDP ve Ak Parti heyetinin Dolmabahçe Başbakanlık ofisinde 12 Madde üzerinde anlaşıp birlikte okudukları halde Erdoğan’ın sanki bu süreç kendisinden habersiz yapılmış gibi bu da nerden çıktı demeye başladı. Bu çıkış üzerine başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan bu bir mutabakat değildi. HDP ‘liler gelip kendi metinlerini okudular diyerek halkın zekasını hafife aldı. Demezler mi ki Sayın Akdoğan ORASI oh be Çay evimi ki HDP liler gelip orada yazdıkları metni okudular ? Öçalan ile görüşen heyetin görüşmeleri neden Nisan 2015 den sonra kesildi ?
Ak Parti 7 Haziran 2015 de barajı aşıp tek başına hükümet kuracak kadar vekil çıkarsaydı süreç yine bu hale gelir miydi ?
Eldeki bilgi,belge ve bulgulara bakıldığı zaman Ak Parti’nin tek başına iktidar olması halinde şu an yaşanan kanlı sürecin yaşanmayabileceği fikir bende hakim. Çünkü hiçbir iktidar her gün memleketin değişik yerlerine asker ve polis cenazesi gelmesini istemez. Gizli bir el Ak Parti ve HDP yöneticilerinin başarmak üzere oldukları Barış sürecini bozmak için elinden geleni yaptı. Aklı selimin galip geleceğini ve yeniden bu sürecin başlayacağına inanıyorum. Çünkü savaş kolay ama barış ise çok zor bir süreçtir. Ülke olarak bu zorlu süreci başarmak için herkes GÖVDESİNİ taşın altına koymalıdır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,Başbakan Ahmet Davutoğlu ve barış sürecinin diğer bileşenlerinin bir kulakları duymasın, bir gözleri görmesin ve b ir ayakları da gitmesin ki bu süreci sağlıklı bir şekilde BARIŞ ile nihayete erdirebilelim.
Ey sağlıklı düşünmeyen savaşçı okurum gördüğün gibi namuslu bir kalem erbabı olarak kendi penceremde bakarak PKK’nın eksik ve hatalarını yazdım. Diğer yandan da devletin eksik yaptığı hatalarını dilimin döndüğü kadar yazmaya çalıştım.
Bana çamur atmaya kalkarsanız kendiniz o çamurun altında kalırsınız. Çünkü benim Makam ve menfaat b elentim olmaksızın tamamen vicdanımın sesini dinleyerek kardeş kardeşi öldüremesin diye bu yazıyı yazdım. Eğer bu yazıyı yazmasaydım veya taraflı yazaydım VİCDANIM beni rahat bırakmazdı.
7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra bazı dostlarımızın sanki Ak Partili idarecilerin kendi ceplerinden VAN’a yatırım yapmışlar gibi nankörler o kadar yatırım yaptık oyları HDP ye verdiler sözü seçmene hakarettir.
Evet bunu Ak Parti üst düzey yöneticileri bu kadar aşikar demedi ama alt düzeydekilerin bu tür paylaşımları ÜST makamlar tarafından böyle bir mantık olmaz denilerek RED edilmedi.
Cumhurbaşkanı da olsa hiçbir kimse Barış sürecini buzdolabına atarak kardeş kanı akmasına zemin hazırlayamaz. En azında ben imkanlarım ölçüsünde aklıma ve mantığıma aykırı olan şeylere karşı sesimi yükseltmeliyim ki ERDEMLİ bir kişi olabileyim.
Bir yerde hata var ise suç tek tarafta değildir. Bu kadar kanın akmasında PPK de Ak Parti de mesuldür. Her iki kesime de seslenerek aklınızı başınıza devşirin ve bu kan akıtma işini bir daha açılmayacak şekilde BİTİRİN…
Kandan beslenen ve naklen canı yayında ÇATIŞMALARI veren zihniyeti de şiddeti bir şekilde kınıyorum.
Polisimiz PKK’ lıları gebertti. Leşlerini köpeklere atın denilerek sorunun çözülmesine katkıda bulunmuyorsunuz. Daha da şiddetin şiddeti doğurmasına katkı yapıyorsunuz. Ben size tek şey demek isterim YA HAYIR KONUŞUN yada da SUSUN BE kardeşim.Klavye kahramanlığı yaparak bir yere varmanız mümkün değil.
Rabbim ülkemizi kardeş kavgasından kurtarsın deyin,biz nerede hata yaptık ki 30 yıldır bu musibet başımızdan eksik olmuyor diyerek sorunun kaynağına inin çözüme katkı yapan.
İslam huzur ve barış dinidir deriz ama bugün istisnasız az yada çok hemen hemen bütün İslam beldelerinde kan ve göz yaşı vardır. Bu tesadüf ve şan eseri olan bir şey değildir. Belli ki bize karşı yapılan plan belli bir merkezde yapılıyor biz de figüran olarak rolümüzü oynadığımız görmeyen kardeşlerimiz var ise biraz kaynakları karıştırsın derim.
Son kelam güzel ülkemde kardeş kardeşini öldürmesin. Bu ülke hepimize yeter. Hepimiz Hz.Adem’in çocuklarıyız. Bize ne oluyor ki birbirimizi hunharca bir şekilde katlediyoruz.
Ben ne PKK’lıyım ne de Hükümetin paralı yazarıyım. Akan kanın durması adına fikrimi ortaya koydum. Takdir okurundur dostlar.
İstanbul Times / Hüseyin ÇETİNER -7 Eylül 2015