Dünya nereye gidiyor sorunsalı ile karşı karşıya kaldığımız bu 21. Yüzyılda zihnimizi kilitleyen vahim olaylarla sarsılıyoruz. İnsanların kitle imha silahları ile topluca katledildiği haberleri, sivil insanların hedef gözetilerek hunharca katledilişine seyirci kalınan bu zalim zamanda normalleşmiş durumda. İsrail yine sivilleri hedef aldı başlıkları hemen her gün atılıyor. “Neom” kentinin içinde bulunduğu Tebük’te 16,000 kilo metrekarelik toprağın Yahudilere satılacağı bizzat Veliaht Prens Muhammed Bin Selman tarafından onaylandı. Velhasıl junior Selman Veliaht Prens olduğu zamandan bu yana İslam ülkeleri ile soğuk bir harbe girmiş durumda. Ayakları, elleri ve ağızları kirli olanlara giriş haram olan kutsal topraklara girişlerin önü açılıyor. Tüm insanları köle olarak değerlendirenlerin Mescid-i Haram’da devasa oteller dikmesi ve harıl harıl inşaatlara devam etmesi Müslümanlar da üzüntüye sebep olması gerekirken, çoğu Müslüman bunlardan habersiz. Oysa Müslüman gündemi en iyi şekilde analiz etmeli ve sürekli teyakkuzda olmalı.
Müslüman ülkeler de think tank’lar ın sayısı parmakları geçmeyecek sayıda. Ülkemiz Think tank’a gereken önemi daha yeni yeni vermeye başladı ve yavaş yavaş hasatını alıyor. Think tank’ın ne olduğunu bilenlerimizin sayısı %10’nu maalesef geçmiyor. Think tank yani düşünce kuruluşları. Think tank, iş dünyası veya devlet politikaları konusunda, uzman bir grubun disiplinler arası çalışmalar yaparak düşünce ürettikleri bir yapıdır. Çoğu zaman kar amacı gütmeyen sivil toplum örgütleri olarak faaliyet gösterirler. Bir kısmı ise hükümetler, savunma grupları, şirketler tarafından desteklenirler veya projeleri ile ilgili danışmanlık ve araştırma çalışmalarından gelir elde ederler.
Bir think tank (düşünce kuruluşu) sosyal politikalar, siyasi strateji, ekonomik, askeri, teknolojik ve kültürel alanlarda çalışmalar yapabilir. Dünyada eğitim ve kalkınma alanında etkili düşünce tankları da mevcut. Think tank kelimesi, bir grup insanın para kazanmadığı halde insanlığı ilgilendiren önemli konuları veya sorunları ele almak için tartıştığı, düşündüğü ve yazdığı toplulukları tanımlamak için kullanılır. Bir araştırma üniversitesi gibi düşünebilirsiniz fakat içinde hiç öğrenci yok asıl odaklanılan eylemler araştırmak ve düşünmek. İnternetteki kimi verilere göre A.B.D’de 1984 think tank kuruluşu vardır ve bu sayı dünyadaki think tank sayısının neredeyse üçte biri. Bu boşluğu fark eden hükümetimiz bunu doldurmak adına önemli adımlar attı.
Konumuza geri dönersek Suud’un daha doğrusu Veliaht Prensi’nin yeni Dünya düzeninde almaya çalıştığı pozisyon ve buna bağlı olarak attığı adımlar Dünya gündemin de geniş yankı uyandırıyor. Bildiğiniz üzere Veliaht Prens başa gelir gelmez Kraliyet ailesine mensup onlarca kişiyi gözaltına almış, mal varlıklarına el koymuş, gözaltında bulunanlara işkence ettirme iddiasıyla gündeme oturmuştu. Ayrıca Yemen’e yapılan operasyonda koalisyon güçlerine katılmış ve bizzat operasyonu yürütmüştü. Yaptıkları ile İslam âlemin de tartışmalı hale gelen Prens, son olarak cereyan eden Kaşıkçı cinayeti ve cinayetin işlendiği yerin İstanbul olması yankıları şiddetli olan bir patlamaya dönüştü. Görülen o ki; Kaşıkçı cinayeti ile Türkiye’yi zora sokmayı planladılar. Cinayeti işleyen 15 kişilik Tim’in Prense yakın isimler tarafından organize edilmesi tüm gözleri Prens’e ve davaya çevirmiş durumda. Kaşıkçı cinayeti’nin aydınlığa kavuşturulması için titiz bir çalışma yürüten Türkiye ve Türkiye’nin Yargı, Emniyet ve istihbarat örgütleri’nin kabiliyeti ve başarısı Dünya ülkeleri tarafından dikkatle izlenmekte.
Sonuç olarak Kaşıkçı cinayeti Türkiye’ye yönelik alçakça bir saldırı idi, bu saldırı bertaraf edilmiş ve Dünya’nın dikkati bize yönelmişken yeni adımların atılması elzemdir. Bu cinayet, bize büyük tedbirler almamız gerektiğini göstermiş ve yeni Dünya düzeninde bir an önce yerimizi sağlamlaştırmayı mecbur kılmıştır. Think tank’çılarımız siyasete yol gösterici yeni metotlar sunmak zorundadır. Ayrıca Milli İstihbarat Teşkilatına da büyük görevler düşmektedir. Olaylar ülkemize sirayet etmeden önleyici istihbarat elzemdir. MİT’in globalleşen yeni yapısı insanımızda güven duygusunu artırmıştır. Yıllar önce MİT’in uluslararası boyuta ulaşması gerekliliği üzerine yazılar, raporlar kaleme almış biri olarak, mevcut konumu şahsımı da son derece mutlu etmiştir. Tüm çocuklarımızın ve oğlum Zeyd Yunus’un daha müreffeh bir ülke de yaşayacağı günler yakındır. Ülkemizin, askeri, istihbarı ve siyasi yapısını güçlü kılan Ak Parti hükümetlerine ve bu davanın lideri Recep Tayyip Erdoğan’a milletimiz adına şükranlarımı sunuyorum. Kaşıkçı ailesine taziyelerimi iletiyorum. Aziz milletimizin de yaşadığı bu büyük badireyi bir daha yaşamamasını temenni ediyorum…