Mevlüt Başkan ALAYHİME açtığı son davayı da kaybetti

Dostlar Başakşehir Belediye başkanı Mevlüt UIysal’ı anlamak hiç  kolay değil. Hemen neden dediğinizi duyar gibi oldum. O Vakit anlatayım sizde anlayın…

Başkan’ın ilk seçilmeden önce (2009) ve seçildikten sonra tam bir sene Maddi ve manevi destek verdim. Büyüklerimiz sürekli derler şükretmezsen ALLAH teşekkür etmezsen de kul vermez diye.

Başkan Uysal’ın şükredip etmediğini  bilemem ama teşekkür etmeyi bilemediğini kendi olayımdan biliyorum.

Ben başkandan Aş,İş,İhale istemedim. Sadece gönüllere hitap etmesini istedim. Ama o bunu çok zor görerek % 100 haber değeri olan haberlerimize karşı bile davalar açtı. Açtı da ne oldu her seferinde YARGIDAN TOKADI YEDİ.

Başkan ben senin memurun,işçin veya fırça atacağın bir konumda değilim. Senin yön verdiğin bütçenin de hükmettiğin personelinde benim için anlamı yok. 

Ben sadece sizin insancıl yönünüze ve beşeri münasebetlerinize bakarım ama o da sizde yok sanırım. 

Olsaydı 2010 dan bu güne işimizin bir gereği olan haber yapma özgürlüğümüzü her seferinde yargıya taşımaz bizimle hatamız nerede diyerek konuşmayı denerdiniz.Bizim KİNİMİZ aklımızdan önce değil ama olan gelişmelere bakınca sizin için aynı şeyi söylemek biraz zor galiba değil mi başkan! 

Bir örnek vereyim;

Bundan 2 sene önce Belediye’nin uhdesinde olan Kurban Satış ve kesim yerinde elektrik kaçağında dolayı bir sorun olmuş ve 30 baş büyük hayvan  telef olmuştu. Ben bizzat kendim belediyenin 444 06 69 nolu çağrı merkezini aradım böyle bir iddia var ne diyorsunuz diye sordum. Oradaki yetkili kurban satış ve kesim yeri ile görüşüp sizi arayalım dedi. Kısa bir süre sonra beni aradılar. Dedikleri şu idi;Kesinlikle elektriğe kapılıp telef olan hayvan yok dediler. Evim satış yerine çok yakın olduğu için hemen olay yerine gittim. Ve iddianın doğru olduğunu görünce “Başkan başta niye inkar ettin” başlığı ile bir haber yaptım.

Benim haberden sonra bütün Ulusal basın bu olayı haber yaptı. Başkanın olayı saklamaya çalışmam işe yaramdı deyip durması gerekirken  % 100 haber değeri olan bu haber için ALEYHİME  “Küçükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2013/ 517 “ nolu dosya ile kendisini yıprattığım gerekçesi ile TAM 30.000 TL lik Tazminat davası açtı. 

Aynı dosya da dava çılan diğer haberden birisi de“Başak Pazar’da neler Oluyor ?  ve “Başkan Başlangıçta neden inkar ettin” başlığı ile Kurban Satış ve Kesim yerinde elektrik akımına kapılıp telef olan hayvanlar ile alakalı haberlerimiz için 30.000 TL Lİk tazminat davası açan başkanın ayrıca tecrübeli bir avukat olması ve yıllarca gazetelerin avukatı olması başkanın açtığı davalar ile BENİ yayıncılık yapamayacak derece bunaltıp özgür,bağımsız tarafsız haberleri yapmamam için BUNALTMA amaçlı olduğu belli oluyor. Ama başkan bilmeli ki bu tür haksız davalar açması sadece benim mücadele azmimi kamçılıyor.

İstanbul’da hakimler Var Mevlüt başkan… 2010 dan 2015 e kadar dava ve suç duyurusu ile beni bunaltmaya çalışmana ve bu sürede tam 118 defa Karakol,savcılık ve mahkemelere giderek mağdur ettiğin şahsıma karşı açtığın   son davayı da YARGI 1 Temmuz 2015 de seni suçlu Bularak AÇTIĞIN DAVAYI RED etti.

Başkanın ALEYHİME açtığı son davayı da 1 Temmuz 2015 de kazandıktan sonra haber gönderdim Ramazan ayıdır önümüz bayram Müslüman’ın Müslüman’a 3 günden fazla KÜS kalmaması gerektiğini bildiğim için BARIŞ elimi başkana daha önce de olduğu gibi uzattım… Ama başkanın KİNİ aklının önüne geçtiği için  bu insani ve İslami olan TALEBİMİ GÜNDEMİNE bile almadı. Bana da bu yazı ve haberler ile başkanın tutum ve davranışlarını siz okurlarıma aktarmaktan başka bir şey kalmadı. ALLAH indinde de kul indinde vicdanım rahat. Davaları kazanan ben bu olaylar bitsin kalpler kırılmasın diyen yine ben ama dediğim gibi Başkanın KİNİ aklının önüne geçtiği için HELALLEŞME  önerimi gündemine bile alamdı.

Ben başkanın Helalleşmesine muhtaç değilim ama DİNİMİN bir gereğini yerine getirmek için BARIŞ elimi uzattım.  Ama sayın Uysal ne Ramazan dinledi,ne kul hakkı ne de KALP KIRMAK KÂBE ‘yi  yıkmakla eş değerdir sözünü dinlemedi. Ben üzerime düşeni yaptım. Son davayı kazandıktan sonra hemen başkanın bir yakınını arayıp niyetini açıkladım. O da bana ben teklifinizi sayın başkana ileteceğim ama dönüş yapmazsam lütfen bana bir şey sormayın dedi. Ben de elçiye zeval olmaz dedim. VE DAVAYI KAZNDIKTAN TAM BİR HAFTA SONRA BU yazı yayına verdim. Şimdi siz okurlarıma sormak isterim YARGI TARAFINDAN HAKLI BULUNDUĞUM HALDE başkana barış elini uzatan ben oldum ama RED eden yine o oldu. Sizce ben mi haklıyım  o mu ? Vicdanım gayet rahat üzerime düşeni yaptığıma inanıyorum. 

Başkan ! Size HZ.Ali efndimizin devlet idarecilerine seslendiği sözleri ile hitap etmek isterim..

Barışçıl ol sözünde dur !  “Düşmanın seninle barış yapmak isterse reddetme. Barışta huzur ve istirahat vardır. Eğer barışık olursan sıkıntılardan kurtulursun,şehir ise güvenliğe kavuşur” 

Diğer bir tavsiye başkan…

ÖFKELİ OLMA !

“Öfkeni yen,kendine sahip  ol . Elini dilini gözet. Hemen ceza vermekten çekin,cezayı geriye çek,öfken geçene kadar herhangi bir karar verme. Bu söylediklerimi Cenab-ı Allah’tan yardım dilemedikçe yapman zor. Ona da dua et,ondan yardım iste. Allah’ın kitabından farzları anmak ,bunları düşünmek nasıl hareket ettiğimizi görmen gerekir.Nefsine uymak hususunda bir gevşeklik göstermemen için bu kadar delil gösterdim sana”

Ve şimdilik Hz.Ali  Efendimizin bu yazı için son iki uyarısını yazayım sayın başkan…

“İş yapmanın emir yoluyla gerçekleşebileceğini sanan küçük adamın bir özelliği de bu yolu denerken iyice zalimleşiyor olmasıdır. Zalimlik yaparak itaat bekleyen bir idareci  zayıf karakterli ve aciz iradelidir. Tıpkı öğretmenin yolunun dayaktan geçtiğine inanan bir öğretmen gibi.

Yardımcılarını doğru seç

Bahse konu Kitabın 55.sayfasında aynen şunlar yazılı Vezirlerin en kötüsü, senden önce iltimaslı (kayırmacı) kişilere vezirlik edenlerdir. Yardımcıların en kötüsü suçta yataklık yapanlardır. Bunlar yerine onlar kadar isabetli olmayan  fakat onlar gibi zalime zulmünde yardımcı,suçluya suçunda ortak olmayan hayırlı kişiler bulabilirsin. Bunların yükü sana daha hafiftir,yardımları daha güzeldir,sana besledikleri sevgi daha gerçektir,senden başkalarıyla dostlukları daha azdır. Yalnızken de bunlarla görüş,meclislerinde onları bulundur. Doğru kişilerle dost ol: Onların seni fazla övmelerine, yapmadığın işleri yapmış göstererek övünmene sebep olmalarına müsaade etme. Çünkü fazla övülme insanı yanlış’a  götürür. İyilik edenle kötülük edeni bir tutma. Çünkü bu durum iyilik edeni iyilik yapmaktan vaz geçirir. Kötünün ise kötülüğünü arttırır.  En Güzel ve adaletli davranış ne ise onu yap”…

Buraya DİKKAT EDİN  BAŞKAN: İdaren altındaki şehirlerin düzene girmesi ve halkın güvenliğe,huzura  kavuşması için daima bilginlerle görüş,bu konuda erdemli ,vefakar,cömert,merhametli yardımcılarla çalış”

Mevlüt başkan henüz sizinle sıkıntı sürecimizin başındaydık. Yaşananlardan rahatsızdım. Danışmanınız Ömer Döngeloğlu’nun yanına geldim. Biz temelde başkanla çok ayrı kişiler değiliz.Ama aramızda bir sorun var zaten danışman olarak bu sorun da sizin ilgi alanınıza giriyor. Başkan ile konuşup bu olayı büyütmeden HELLALEŞEREK tatlıya bağlayalım dedim. 

O da gayet haklısın dediklerinde İslamiyete çok uygun ben konuşup döneceğim demişti ama BEŞ  yıl oldu halen dönmedi. 
Ömer Hoca millete akıl veriyor ama çözüme katkıda bulunması gereken bir soruna ise kayıtsız kalarak 5 yılda sayısız gönlün kırılmasına sebep oldu.

Sizden korkmuyorum ama dinim istediği için barış elimi defalarca uzattım hep geri çevirdiniz

Mevlüt başkan Barışa bu kadar önem verdiğimi senden korktuğum için istediğim sanma . DİNİMİZ KÜS kalmayı men ettiği için size defalarca barış elimi uzattım hep geri çevirdiniz. Burada kaybeden ben değilim siz oldunuz her seferinde. 

Gazetemizin 3 sefer gecesini yaptık her seferinde kendi elimle davetiyenizi özel kalem müdürünüze verdim ama sizden bir yakınlık gelmedi. 

Evladımın Sünnet davetiyesini, getirdim yine sizden bir yaklaşım olmadı.

Güvenliğimi sağlamanız gereken belediye meclis toplantınızda SİZİN Gözünüzün önünde YUMRUKLU saldırıya uğradım yine bir geçmiş olsun deme nezaketi gösterecek olgunluğunu GÖSTERMEDİNİZ. 

En son kez de barış elimi ALEYHİME açtığınız Son TAZMİNAT davasını kaybettiğiniz 1 Temmuz 2015 den bir gün sonra sizinle sık sık görüşen ve burada ona saygım gereği ismini yazamayacağım bir kişi ile Mübarek Ramazan ayındayız kısa süre sonra bir bayram gelecek artık açılan bütün davaları kazandım ben olayı burada sonlandırmak isterim dedim. 

Ama hep dediğim gibi KİNİNİZ  aklınızın önüne geçtiğinden dolayı  benim NEFSİMİ Ayaklar altına alarak en güçlü olduğum bir anda sizinle HELLALEŞME İSTEĞİMİDE GERİ çevrildi.

Size de bir soru sorayım başkan, “Tek başınıza iken sakin kafa ile başınızı yastığa koyduğunuz vakit dönüp arkanıza baktığınız zaman 5 yıldır yaşadığımız olaylar’a  iyiki yaşadık diyor musunuz ? 

Eğer cevabınız EVET ise yazdığım  her şey boş ve gereksiz imiş deyip geçeceğim.

Burada Üstat Bediüzzaman Said-i Kürdi (Nursi) nin biz sözü aklıma geldi der ki “Haksızlığı  Hak Zan Edenlere Karşı Hak Dava Etmek Bir Nevi Haksızlıktır” 

Başkan danışmalarınızın size söylemeleri gereken eksikliklerinizi ben size söylüyorum. Teşekkür etmeniz gerekirken bunu yapmıyorsunuz. Nefsinizin  buna izin vermiyor diyecek oluyorum ama her yazımız için dava açtığınızı düşündüğüm zaman da başkan eleştiriye açık değil ki kimse kendisine “Emri bil Maruf Nehyi Anil Müker” yani iyiliği emredip kötülükten alıkoymaya cesaret edemiyor diyesim geliyor.

Size bir tavsiyem Kafanızı iki elinizin arasını koyun ve düşünün 2010 dan bu yana yaptığım hangi haber ve yazdığım hangi yazı sizin aile şerefine yönelik oldu ? Belediye Başkanımız olmuşsanız  Başak Pazar neden 17 trilyona ihale edildiği halde bitişte 25 trilyon ödendi ? sorusundan rahatsız  olmayacaksınız başkannn... 

Sorunun olan kişi ile oturup sulhe bağlamak yenilgi ve ayıp değil. 

Başkan sen dürüst olabilirsin ama HİTABET eksikliğin sana çok şey kaybettiriyor.

Bakınız sayın başkan bizim olayımızın temeli merhum ilk danışmanınız Bektaş Erdoğan bizi basın ile yaptığınız  toplantıya davet etmediği zaman siz bir telefon açıp Hüseyin kardeşim Bektaş seni davet etmeyi unutmuş. Sen aday adaylığında arkadaşımdın hele yarın bir gel çay içelim deseydin inanın bana belki sizinle bu kadar birbirimizi üzmeyecektik.

Bakınız başkan ben Meleğim Kusursuzum % 100 başkan suçlu da demiyorum. Ama bir oran yapacak olursam  %  80 siz ,  % 20 de ben suçluyum diye düşünüyorum.  

Sizin Aklınız ile değil kininiz ile hareket ettiğinizi düşünecek olursam bir nebze peki yardımcılarınız,danışmalarınız size HİÇBİR GÜN Başkan bir basın mensubu ile bu kadar kavgalı olmanız doğru değil demedi mi ? cidden merak ediyorum.

Peki sizden danışmanlık maaşı alan  Ömer Döngeloğlu Hoca damı başkan senin yaptığın İslami ve insani değil demedi mi ?

Artık zulümlerinizi Ak Parti üst düzey yöneticilerine de anlatacağım çünkü siz haklı ve yapıcı eleştiriden anlamıyorsunuz… 

Neyse başkan bu aşamadan sonra ilk kez bana karşı yaptığınız  ZULÜMLERİ İl başkanı Dr.Selim Temurci’ye ,Başbakan Davutoğlu’na, ve cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kadar ulaştırmaya karar verdim.

Çünkü siz aklınız ile değil KİNİNİZ ile hareket ediyorsunuz  bunla da çözüm bulma şanımız yok…

Sevgili okurum bu yazım son 5 yılın özeti oldu sence ben mi haklıyım yoksa belediye bakanı mı ?

Yorumlarınızla www.istanbultimes.com.tr de yayınlanan yazımın altındaki yorum ekle kısmına gelip istediğinizi yazdıktan sonra GÖNDER tuşuna basın yorumunuz bize gelsin… 

Alıntı Kısmı :  (Hz.Ali’nin Liderlik Sırları ve Hitabet Sanatı isimli eserden alıntıdır.  Yazarları : Adem Özbay ve Ömer Faruk Reca)


İstanbul Times / Hüseyin ÇETİNER  8 Temmuz 2012