Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde yaşanan rezalet bize bir kez daha bu şahısların insan haklarıyla, demokrasiyle, özgürlükle alakalarının olmadığını kanıtladı.

Utanmadan, sıkılmadan yaptıkları rezilliği bir de internette paylaştılar. Bunların solculukla, devrimcilikle ilgileri yok. Zira “solcuyum”, “devrimciyim” diyenlerin hiç olmazsa insan hakları için bir iddiaları bulunuyor. 
Ne demek, “Başörtülüler ODTÜ’ye giremez”…

Sen kimsin? 

Kimse sana başının açık olması nedeniyle tepki gösteriyor mu?  

Bu nasıl bir tahammülsüzlük ki, hiçbir zararı olmadığı halde, belki de aynı sınıfta okuyacağın, sınıf arkadaşın olacak bir başörtülü öğrenciye insanlıkla bağdaşmayan bir şirretlik göstereceksin…

28 Şubat döneminde bile bu örneği yaşamadık. Tamam, 28 Şubatçıların baskılarına, psikolojik işkencelerine, vicdansızlıklarına şahit olduk ama bir öğrencinin bir başka öğrenciye karşı böylesine tahammülsüzlüğünü izlememiştik… 

ŞÜKÜRLER OLSUN Kİ…

Evet şükürler olsun ki, bu rezalet kamuoyu tarafından büyük tepki gördü. Başörtüsü konusunda kaçak güreşen CHP dahil hemen hemen her kesimden kınama geldi. Ancak bizi rahatlatan en güzel açıklama, bu rezaletin yaşandığı ve adeta kurtarılmış bölge gibi lanse edilmeye çalışılan ODTÜ’nün Öğrenci Konseyi Başkanı Esad Özen’inki oldu. Yetkilileri göreve davet eden Özen, “Üniversitemiz üzerinden çeşitli gerilimler çıkartılmasını, üniversitenin siyasete alet edilmesini asla istemiyoruz.ODTÜ, hiçbir grubun ya da oluşumun arka bahçesi değildir” dedi.
Demek ki, küçük bir marjinal grubun dışında ODTÜ’de öğrencilerin büyük çoğunluğu kimsenin kılığına, kıyafetine, yaşam tarzına müdahale edilmesine razı değil. 
GEZİ’NİN DEVAMI MI ?

Kamuoyunda karşılık bulmayan, sert şekilde kınanan bu şirretliğin amacı ne olabilir?
Gezi Parkı’nda ne ise ODTÜ’de de o…
Gezi Parkı’ndaki birkaç ağacın kesilmesini bahane edip ortalığı karıştırarak mevcut hükümeti devirmek isteyen zihniyet ODTÜ’de de öğrenci gruplarını birbirlerini düşürmeyi hedeflemiş olamaz mı ?
Başörtü düşmanlarının şunu çok iyi bilmeleri gerekir; “Başörtüsü, Allah’ın emridir.

Ve bu emir Türkiye’nin bir gerçeğidir. Huzurlu olmak istiyorsanız bu gerçeği kabul etmek zorundasınız. İçinize sinse de sinmese de başörtüsüyle kıyamete kadar yaşamak durumundasınız. Bu gerçeğe razı olmasanız ilelebet
huzur bulamazsınız. Çünkü her geçen gün köşeye sıkışıp küçüldükçe küçülüyorsunuz… 


İstanbul Times / Müslüm Aktürk