Lise çağında okulların tatil dönemini sabırsızlıkla beklerdik. Şanlıurfa dışına çıkacağımız gün ise heyecan doruk noktasına ulaşırdı. Akabe, Aligör, Antep, Gavurdağı daha yola çıkmadan gözümüzün önüne gelirdi…
En fazla bir hafta sonra gittiğimiz yerde (Ankara) başlardı memleket hasreti. Bu hasreti dindirebilmek için Ulus’ta bulunan Urfa lokantalarına giderdim. Yemek yemeye değil, “Urfa” yazılı tabelaları görmek için. Tatilin ikinci haftasında tabelalar yetmezdi, soluğu otogarda alırdım. Urfa’dan gelen veya Urfa’ya giden otobüslere bakardım. Sanki bizi Ankara’da zorla tutuyorlarmış gibi. Çocukça bir duyguydu ama Urfa sevgisini, özlemini bu yolla gidermeye çalışıyordum…
Bugüne bakacak olursak; fiziki anlamda Şanlıurfa çok daha güzelleşti, gelişti, büyük şehirlerdeki imkanların bir çoğuna kavuştu.
Şimdi bir hafta değil sürekli Şanlıurfa dışındayız ama otogara gitme gibi şiddetli bir arzu içinde değiliz.
Çünkü gerek kalmıyor.
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Mersin… Bu illerde Şanlıurfa’yı aratmayacak kadar Şanlıurfalı var. Ve Şanlıurfalılar, adeta memleketlerini gurbete götürmüşler. Gurbette Şanlıurfa kentleri oluşturulmuş. Toplantılar, sıra geceleri vs. gibi etkinlikler aracılığıyla Şanlıurfalılar birbirlerini ziyaret ediyor. Böylelikle hasret, kısmen gideriliyor ve otogara gitmeye gerek kalmıyor!
İşte bu etkinliklerin birinde, kadim dostum Azmi Akbıyık’ın öncülük ettiği grubun Florya’daki sıra gecesine davet edildim. Davetliler arasında Şanlıurfa’da vali yardımcısı olarak görev yapan Hürrem Aksoy da vardı. Sayın Aksoy’la maziye bir daldık, çeşitli isimleri zikrettik. Konu bir ara, Şanlıurfa’nın unutulmaz valileri arasına giren Sayın Şahabettin Harput’a geldi.
Yazımızın başlığı da bu sırada ortaya çıktı. Halen Arnavutköy Kaymakamlığı görevini yürüten Hürrem Bey, şöyle bir ifade kullandı: “Çok sayıda vali ile çalıştım. Şahabettin Bey için, ‘en beyefendi vali’ diyebilirim.”
Başka şeyler de söyledi Hürrem Bey. Mesela “Öyle yoğun tempoda çalışırdık ki, bir ay boyunca eve gitmediğimiz zamanlar olurdu” dedi. Gerçekten de Vali Harput döneminde Şanlıurfa “Altın Çağı”nı yaşadı. Kentimiz, sık sık ülke gündeminde yer alıyordu. Şanlıurfa’daki görevi sona eren Vali Harput için biz de gazetemizin manşetinde boşuna “SENİ UNUTMAYACAĞIZ” diye yazmadık…
Sıra gecemize dönecek olursak; Başta Azmi Akbıyık olmak üzere, Ziya Şark Sofrası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bingöl, Akyürek Group Yönetim Kurulu Üyesi Erol Akyürek ve diğer hemşehrilerimizi kutluyorum. Çok güzel bir birliktelik sağlamışlar. Ayda iki kez düzenli olarak bir araya geliyorlar. Yani ayda iki kez memleketlerini ziyaret etmiş gibi oluyorlar.
Bu toplantılara sadece Şanlıurfalılar katılmıyor. Karadeniz’den de gelen oluyor, Doğu’dan da… Mesela türkülere eşlik eden konuklardan birinin Elazığlı Avukat Hasan Turgut olduğunu öğrendik.
Hasan Bey, profesyonel bir sanatçı gibi mini bir konser verdi bize.
Gecenin “ana konusu” tabii ki Şanlıurfa’ydı… “Şanlıurfa için ne yapılır, ne edilir, daha ileriye nasıl götürülür?” gibi konular üzerinde görüş alış-verişinde bulunuldu. Bunun için ayrı bir yazı yazmak lazım ama tek cümle ile özetleyecek olursak; Şanlıurfa’nın ‘marka şehir’ özelliğini pekiştirmek için “İnanç Turizmi’ne ağırlık verilmesi ve bu konuda projeler üretilmesi gerektiğini söyleyebiliriz…