Kudüs Haçlı Ordusu tarafından ele geçirilince Fransa Kralı II. Baudouin`in özel izni ile HUGUES DE PAYNES ve 8 şövalye MS. 1119`da bağımsız bir tarikat kurdular. Bu 9 şövalyenin görevi SÜLEYMAN TAPINAĞININ olduğu sanılan yerde tapınak dağında üst kurdular. Görevleri Hıristiyanları Müslümanlara karşı korumak olarak söylense de 9 yıl boyunca görev aldılar. Fakat asıl yaptıkları ise SÜLEYMAN TAPINAĞININ hazinelerini gün yüzüne çıkarmaktı.
Bugün bilinen adıyla TAPINAK ŞÖVALYELERİ İsa`ın fakir askerleri olarak gösterilseler de kralları bile borçlandıracak ve kıskandıracak bir hazinenin ŞÖVALYELERİ oldular. Fakat bu hazine onlara lanet olarak MS. 1307 tarihinde 13 Ekim Cuma (13 sayısının uğursuzluğunu anladınız mı) günü Fransa Kralı IV. Philippe TAPINAK ŞÖVALYELERİ TARİKATININ büyük üsdadı JACQUES DE MOLAY (Jak de Mole) dahil, şövalyelerin üst kademesindeki yöneticilerini tutuklattı. Tapınak şövalyeleri için 13 Ekim Cuma kara gün olarak geçti. Bugün bütün toplum 13 sayısını uğursuz sanıyor veya bize yutturdular.
Fakat yapılan bütün işkence, baskılar ve yıldırmalara rağmen Tapınak şövalyelerinin sadece % 10`a ulaşabildiler. Diğerlerine ulaşamadılar. Aslında kralın amacı bu büyük hazineye ulaşmaktı. Ayrıca hâkimiyetinin elden gitmesini önlemek için bir iktidar savaşı olarak görüyordu. Bu noktada kontrolü elde tutmak için kral PHİLİPPE, PAPA V. CLEMENT`in desteğini almak için bu gizli örgütün kafir olduğunu ayrıca büyücülük, şeytana tapınma suçlarını da göstererek PAPA`nın idam fermanını alarak büyük üstat JACQUES DE MOLAY MS. 1314`te yakılarak infaz edildi. Yakılmadan önce Jaques de Molay kralın ve papayı lanetlediğini ve yakında öleceklerini haykırdı. Aslında bu diğer Tapınak Şövalyelerine son emri olmakla birlikte devamındaki süreçte ise dünya tarihine bir ihtilal olarak jan janlanmış bir hareketin ilk meşalesiydi.
Fransa da gördükleri muameleden sonra Tapınak Şövalyeleri Kıbrıs`tan İngiltere`ye kadar geniş bir coğrafyaya yayıldılar. Bir kısmı İSKOÇYA`ya giderken bir kısmı da daha sonra İSVİÇRE devleti olan bölgeye yerleştiler. Burası önemli bütün dünyadan bağımsız bir finans merkezi ve hiçbir uluslar arası organizasyona bağlı olmamaya özen gösteren bu bankalar ülkesi TAPINAK ŞÖVALYELERİNİN “ÖZERKLİK” tutkusunun yeşerdiği topraklar olarak karşımıza çıkıyor. Ne enterasandır ki; tapınakçıların bayrağı beyaz zemin üzerine kırmızı haç iken İSVİÇRE BAYRAĞININ kırmızı zemin üzerine beyaz haç olması ne güzel değil mi? Bundan sonra tapınakçılar tek bir ülke yerine birçok ülkede yayılarak yumurtaları tek bir sepete koymadılar. Fransa`yı terk eden tapınakçılar yeni merkezleri İSKOÇYA ve İSVİÇRE olmuştur. Hazinelerle birlikte sırra kadem basarken “ÖÇ ŞÖVALYELERİ” tarih sahnesinde yerini almıştır. Bu öç; Fransa monarşisi ve VATİKAN artık tapınakçıların baş düşmanı olarak belirlenmiştir. Müttefikleri ise İSKOÇYA, daha sonra İSVİÇRE ve İNGİLTERE olmuştur. Çünkü İngiltere Kraliyet ailesi böyle yüklü bir hazineye hayır diyemezdi.
Bugün baktığımızda İNGİLİZ KRALİYET AİLESİ gözlerden uzak ve güçlü edası ile ahu endam ederken ve kimse onlar hakkında bir kötü haber yazamazken; FRANSA KRALİYET AİLESİ`nin yerinde yeller esiyor. “öç tapınakçıları” veya Tapınak şövalyeleri işlerini iyi yapmış vesselam…
Bu arada anlatmamıza devam edelim Fransa Kralı`nın tek derdi Tapınakçılar değildi bir de tarihte para deyince akla gelen en büyük lobi YAHUDİLER olmuştur. FRANSA KRALI bu finansal tefecilerden ve faiz lobisinden kurtulmak için MS. 1306 yılında bütün Yahudileri Fransa`dan kovulması ve Fransa`ya girişleri yasaklayan kanunlar çıkardı.
Fransa Kralı`nın hem Yahudileri hem de Tapınak şövalyelerine yapmış olduğu tutumun sonuçları ise;
Finansal kaynakların çekilmesi ve kısılması insanları aç bırakıldığından o zaman ki medya ve parayı kontrol edenler 1789`da Fransa`da halkı isyana götüren bir sürecin hazırlanmasına vesile olmuştur. Bugün dünya ülkelerinde parayı kontrol edenler parayı piyasadan çekiyorlar veya kısıyorlar farkında mısınız? Hatta medyayı kullanarak her şeyi yönetiyor veya algı operasyonları ile hükümetleri bile dize getiriyorlar. O zaman ki medya olayına örnek mi?
İyi bir organizasyonla her hükümet veya rejim yıkılabilir. Devrimin en önemli tahrik unsuru insanların yoksullaştırması sağlandıktan sonra MARİE ANTOİNETTE`e ithaf edilen;
“EKMEK BULAIYORSANIZ PASTA ( BRİOCHE= ÇÖREK veya PASTA) YESİNLER” sözü hiçbir zaman kanıtlanamadı. Fakat o zaman ki medya bu halka fısıltı gazetesi olarak kulaktan kulağa yol alıp bir “FRANSIZ İHTİLALİNE”krallıkların, imparatorlukların yıkılmasına sebe olurken; iki nifak tohumunu da dünyaya armağan ettiler
1. milliyetçilik
2. ırkçılık fikirleri aldı başını bugünlere kadar geldi. Bunun diğer açılımı ise SAĞ VE SOL ve nihayet
“BÖL – PARÇALA – YÖNET”
Halkın aç olması kraliçe MARİE ANTOİNETTE`ye karşı öfkesini arttırdı.
Demek ki kral kim miş? Para ve medya kim kontrol ediyorsa KRAL`DA ,BAŞKAN`DA PADİŞAH`TA oymuş…
Kral XVI. LOUİS`in başı giyotinle bedeninden ayrıldığında bir biraderin yaklaşıp
“JACQUES DE MOLAY`IN İNTİKAMI ALINDI” dediği dillerden dillere söylenir durur…
X. LOUİS tahta çıktığında ekonomi hiç parlak değildi. Kral vergi gelirlerini arttırmak için bir esneklik yaparak Yahudilerin kısmen geri dönmesine izin verdi. 12 yıl süreyle ülkeye girişleri serbest bırakıldı. Fakat kollarında YAHUDİ OLDUKLARINA DAİR “KOLLUK” bulundurmak zorundaydılar.
Bu uygulama aslında NAZİLER yapmıştı fakat bunu hiç duymadınız değil mi? Neden Fransa bunu önce yapmasına rağmen bu konuda niye haberimiz yok değil mi? Almanlara olan kinleri henüz yatışmamış olmalı ki, Nazi mezalim (acaba) hafızalarda canlı tutuluyor. Bu duyduklarımızdan sonra acaba ALMANYA`da neler oldu der gibi düşünebilirsiniz… aslında Fransa`daki Yahudi düşmanlığı daha köklüdür ve ALMANYA`dan çok daha derin temellere dayanır.
Yahudiler Fransa`da 1394 yılında ise VI. CHARLES bir fermanla hiçbir YAHUDİ`nin ülkesinde yaşamaya hakkı olmadığını ilan etti. Hıristiyanlara karşı uzun zamandır işledikleri suçlar ve bunların neden olduğu şikâyetleri dikkate alarak böyle bir karar alındı.
Yılanın dediği gibi;
“Bende bu kuyruk acısı ve sende bu evlat acısı oldukça biz bir daha bir araya gelemeyiz .”
1744 yılına geldiğimizde bankerlerin bankeri MAYER AMSCHEL ROTHSCHILD, tefecilik işinin inceliklerini kendisi gibi bir Yahudi olan JACOB W. OPPENHEIMER`den öğrendi. Büyük bir servete sahip olunca en büyük oğlu ALMANYA`da işin başına geçerken; diğer dört oğlu;
SALOMON AVUSTURYA`DA,
NATHAN İNGİLTERE`DE,
CALMANN İTALYA,
JAKOB ise FRANSA`da Şube açarak para ve medya İmparatorluğuna emin adımlarla yürüdüler. Bu sistemi yönetenlerin en önemli özelliği “GİZLİLİK” üzerine kurulmuştu. Daha sonra bunu AMERİKA`da da en aç gözlülükle sürdürmeye devam ediyorlar.
Hemen her ülkede FİNANS-MEDYA ikilisi hep el ele olmuştur. Düşünce özgürlüğü adı altında tabulaştıran “MEDYA DOKUNULMAZLIĞI” gerçekte “KAPİTALİST – PARAYA TAPANLARIN” dokunulmazlığından başka bir şey değildi. Medya her zaman bankerlere bağlı olmuş, sadece “PARANIN EFENDİLERİNE” hizmet etmiştir. Hangi ülkede olursa olsun, sermaye sahipleri ne zaman devlet ile karşı karşıya gelse, hemen bütün medya koro halinde “BAĞIMSIZLIK” feryadına başlar “BASKICI REJİME İSYAN” çığlıklarıyla iktidar baskı altına alınır. İşin gerçeği, hiçbir hükümetin bu baskıya dayanma gücü yoktur. Çünkü siyasi iktidar geçici, sermaye ise kalıcıdır. Medya gücüne sahip olan para ve güç odakları ülkenin gerçek sahibidir. Örnek AMERİKA`da J.F. KENNEDY ve Ailesi`nin başına gelenler ortadadır. Kimse üzerine gidemiyor. Gidenlerin durumu da KENNEDY Ailesinin akıbetinden başka bir şey değildir.
James A. GARFIELD, BENJAMIN FRANKLIN, J.F.KENNEDY ve daha pek çok ABD Başkanı kapitalist-paraya tapanlar karşısında aciz kalmanın ızdırabını ve aczini yaşıyorlar…
“Bakmayın onların öyle güçlü olduğuna asıl onları güçlü gösterenler var.” Asıl bütün dünya bir avuç gücün karşısında nasıl gücünü kullanamıyor ve birlik olamıyor?
Sevgi ve saygılarımla … “BU NASIL BİR İLİZYON”… ata mirası ulus… murat AKBAŞ
KAYNAK: MUSTAFA KEMAL`İN SIRRI – DURAK YAYINEVİ – N. FEVZİ BİLİR