SİYONZMİN OYUNUNA GELME- OVACIĞI ÜRETİMLE GÜZELLEŞTİREN FATİH MEHMET MAÇOĞLU
Türkiye cumhuriyeti bir bütün olarak var olacaktır....
Mustafa Kemal Atatürk ne sağcı ne solcu
Ne komünist ne de kapitalist olmamıştır...
Birlik ve beraberlik içinde halkının ve vatanının başarısı için ne gerekiyorsa onu yapmıştır...
Şimdi bugün her şey kötü giderken; Ovacık`ta bir küçük belediyede güzel şeyler yapılıyorsa; bu ne komünizmle ne de kapitalizmle oluyor...
Ne oluyorsa insan ahlaki ve halkına hizmet anlayışı ile oluyor... Kooperatifçilik ve hazine arazilerinin atıl değil üreten milli akıl ile oluyor.
Atatürk sistemi 27 adet Atatürk orman çiftlikleri - Köy enstitüleri ve toprak reformu ile devam etseydi... Bugün dünya bizim başarımızı takip etmek zorunda kalacaktı...
Çözümü komünizm veya kapitalizm de aramayın kendi içimizde var olanı ortaya çıkarın gerisi gelecektir...
Karşımızda öyle bir oyun oynuyorlar ki;
“Komünizmi bize güzel gösterip başkalarına kul köle yaptırırlar haberimiz olmaz...”
Evet! Fatih Mehmet MAÇOĞLU çok güzel şeyler yapıyorsun...
Fakat Atan bunu yaparken; sen bunu başka sistemler üzerinden göstermen çok yanlış oluyor... Farkında mısın?
Bunu söylerken; Karalamıyoruz hakkını veriyoruz..
Bölücülük ve kominizm yapma!
Atatürk'ün toprak reformu ve kooperatif kurarak yaptıklarına bak..
Siyonizm'in oyununa alet olma Fatih Mehmet Maçoğlu... Çözümü uzakta arama!
BOLŞEFİK İHTİLALİ olmuşsa onda dolaylı yoldan da olsa MUSTAFA KEMAL ATATÜRK`ün ÇANAKKALE`den geçirmediği düşman donanmaları ÇARLIK RUSYA`ya yardım edememesindendir.
Öteki taraftan, o zaman milletlerin kendini yönetme hakkı Wilson prensipleri 14 maddeyi önce Amerika kendi ülkesinde 51 eyaletinde uygulasın... Hepsi birere devlet değil mi?
Kızılderililere yaptıkları, Vietnam ve diğer ülkelerde yaptığı darbelerle ve TÜRKİYE`deki bir çok gizli ve açık darbelerle kendisine menfaat sağlayan, en son açık seçik dünyaya sopa gösterircesine VENEZUELA`nın liderlerini bir emri vaki olarak değiştirmeye kalması…
Irak Suriye ve şimdi Kürdistan diye dayatması ne Kürdü ne Türkü ne de Arabî düşündüğü yok
Kendi menfaatini gözetiyor o kadar...
Maçoğlu; Atatürk düşünce ve devrimleri varken elin komünizm'inden başarı göstermene gerek yok.
1923-1938 yıllarında Türkiye planlı karma denk ekonomik kalkınma köy enstitüsü Atatürk orman çiftlikleri ile yerinde eğitim ve üretim amaçlı projeleri hayata geçirdi ve başardı.
Tek sorun ondan sonra gelenler de…
Başkalarının peşinden koşarak Atasına ihanet edenler yüzünden bugün TÜRKİYE CUMHURİYETİ hak etmediği bir noktadadır.
Mustafa Kemal ATATÜRK ne güzel söylemiş;
“ZAFERLER EKONOMİK OLARAK TAÇLANDIRILMADIĞI SÜRECE GÜN GELİR ZAFERLERİNDE BİR ANLAMI KALMAZ.”
MAÇOĞLU çözümü bugün TİRE KOPARATİF görebilirsin. Bakın neler başarmışlar;
1967 yılında İzmir’in Tire ilçesinde kurulan Tire Süt Kooperatifi, günümüzde 2000’in üzerinde süt üreticisinin birlikteliğiyle kendi alanında Türkiye’nin en büyük kooperatifi haline gelmiştir.
Tarım alanında yegâne kurtuluş yolu olarak görülen kooperatifler ülkemizde hak ettiği yere ulaşamıyor. 21 Aralık Dünya Kooperatifçilik Günü’nde bir açıklama yapan
Mahmut Eskiyörük, “Ülke tarımının sorunları ancak doğru kooperatifleşme modelleriyle çözülür” dedi.
Ortaklarımızın;
Tohumunu, gübresini, mazotunu veriyoruz.
Her türlü iş makinesi hizmeti vererek, tarlasının tesviyesini yapıyoruz.
Mısırını ekiyoruz, silajını yapıyoruz
Otunu biçiyoruz, paketlemesini yapıyoruz.
Kesif yemini ve kaba yemini veriyoruz.
Tarım marketimizden alet ve ekipmanını sağlıyoruz.
Satış mağazamızdan evinin ihtiyacını temin ediyoruz.
Nakit ihtiyacını karşılayarak, tefeciye karşı koruyoruz.
Yerinde eğitim vererek ürün kalitesini ve verimliliği artırıyoruz.
Sütünü ve kesimlik hayvanını alıyoruz.
Süt tesisimizde ayran, yoğurt, pastörize süt, tereyağı üretiyoruz.
Et tesisimizde sucuk, şiş köfte, döner üretiyoruz.
Ürünlerimizi pazara sunarak üreticiyi ve tüketiciyi koruyoruz.
İzmir Büyükşehir Belediyesi adına İzmir’in çocuklarına 9 yıldır süt dağıtıyoruz.
Çalışıyoruz, Üretiyoruz, Güçleniyoruz.
Türkiye'ye Tarımsal Kalkınmada Örnek Bir Model Sunuyoruz.
Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu ve İzmir Tarım Grubu Başkanı Mahmut Eskiyörük, kooperatifçiliğin üretim ekonomisini dengede tutma özelliğinin dünyada yeniden keşfedildiğine dikkat çekerek, Türk tarımındaki sorunların doğru kooperatifleşme yöntemleriyle çözülebileceğini işaret etti.
21 Aralık Dünya Kooperatifçilik Günü dolayısıyla bir mesaj yayınlayan Eskiyörük, kooperatiflerin öncelikli varlık nedenlerinin, üreticiyi sömürüye karşı koruyarak onların kazancını arttırmak ve tüketiciye güvenilir gıda sunmak olduğunun altını çizdi.
AB ülkelerinde tarımsal işleme ve pazarlama kooperatiflerinin oranının yüzde 85’e yaklaştığını ifade eden Eskiyörük sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tarımsal kooperatiflerin hâkimiyeti örneğin İskandinav ülkeleri süt piyasalarında yüzde 90’lara kadar ulaşır. Türkiye’de ise hala ve sadece yüzde 13’deyiz.
Ülkemizde toplam 12 bin 269 tarımsal kooperatif bulunuyor ve bu rakam İtalya, İspanya, Fransa ve Almanya’daki tarımsal kooperatiflerin toplam sayısına neredeyse eşit.
Oysa doğru bir kooperatifçilik yapısı; sermayenin yerelde kalması sağlayarak, küçük üreticinin korunmasını amaçlar. Kooperatifler vurgunculuk ile tetiklenen hızlı para çıkışlarının yarattığı tahribattan etkilenmez. Ekonomik krizler karşısında da dayanıklı olan kooperatifler, gıda krizlerini önler ve sürdürülebilir üretimi sağlar”
KÖYLÜMÜZ SORUN DEĞİL
Küçük aile işletmelerinin yok edilerek yeni büyükler yaratılması yerine, birleştirilerek gelişmelerini sağlanmasının şart olduğuna işaret eden Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı şu mesajları verdi:
“Büyük tarımsal potansiyele sahip ülkemizde, yoksulluk bir kader değildir. Doğru politikalarla, kaynakları etkin kullanarak ithalat değil, ihracat yapan bir Türkiye yaratabiliriz. Öncelikle köylümüzü sorun olarak görmekten vazgeçmeli onların kooperatifler yoluyla örgütlenmesini sağlamalıyız. Üreticilerimizin planlama ve pazarlama, sanayicimizin tedarik sıkıntısı var. Ve bunları ancak Tire Süt gibi başarısı ortada olan kooperatifleşme formülleriyle çözebiliriz. Çözüm yolu; tekelleşme değil, kooperatifleşmedir. Tarımın sorunlarını çözmeden, Türkiye’nin sorunlarını çözemeyiz”
ÖRNEK TİRE SÜT
Eskiyörük, doğru bir kooperatif modelinin nasıl olması gerektiğini ise Tire Süt örneği ile veriyor:
“Ortaklarımızın ürettiği sütü, 60 köyde kurduğumuz süt alım merkezlerinde yerinde kontrol ederek soğuk zincirlerde topluyoruz. Onların üretim maliyetlerini düşürmek için en önemli girdilerden olan akaryakıtı ortaklarımıza piyasa fiyatının yaklaşık 40 kuruş altında temin ediyoruz. Ayrıca tohum, gübre gibi tüm ihtiyaçları üreticilere toplu alım yöntemiyle ekonomik şartlarda sağlıyoruz. Kooperatif bünyesinde oluşturulan makine parkıyla ortaklarımızın yem bitkilerinin ekim, biçim, paketleme, silaj biçme işlemlerini, tarlanın tesviyesine kadar yapıyoruz. Silaj paketleme tesisimizle ortaklarımızın kaba yem ihtiyacını da karşılıyor, fazlalık silajı il dışına pazarlayarak ilçe ekonomisine katkı sağlıyoruz. Ayrıca kooperatifimizde adeta parayı ortadan kaldırdık. Onların ev ihtiyaçlarına kadar birçok ürünü kendi marketimizden indirimli temin etmelerine olanak sağlıyoruz. Süt Kooperatifimiz ortaklarımızın ürünlerini alırken her ayın bitiminde market ya da diğer hizmetlerden yararlanmaları karşılığında mahsuplaşıyor. Yani Tire Süt ortakları, temel gıda maddelerinden tarlasında kullandığı mazota, gübreye, makine ekipmana doğrudan para ödemiyor.”
Türkiye, 10 yıl aradan sonra süt hayvancılığında yine bir kısır döngüye girmek üzere.
Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük aynı krizin başladığını söyleyerek üreticilerin çaresizlikten ineklerini kestirmeye başladığı uyarısında bulundu.
Avrupa’da üretici 1 litre süt ile 1,3 kilogram kesif yem alırken Türkiye’de 10 yıl önce süt fiyatı 40 kuruş, yem fiyatı 58 kuruştu yani Türk çiftçisi 1 litre süt ile 700 gram yem alabilir duruma düşmüştü. Seyirci kalınmasıyla Üreticiler çaresizlikten ineklerini kestirmeye başladı. Kestirmeyenler de hayvanlara verdiği yemi azaltarak türlü sorunlar yaşadı.
Sonuçta, üretim düştü süt fiyatı 85 kuruşa çıkınca ikinci bir kriz yaşandı, bu kez tüketici mağdur oldu. Devlet de açığı kapatmak için 3 milyar dolarlık ithalat yapmak zorunda kaldı.
Milli ekonomi büyük zarar gördü.
Hâlbuki birkaç yüz milyon dolarlık bir müdahale yapılsaydı bu denli büyük kayıp yaşanmayacaktı.
Aynı kısır döngü, 10 yıl sonra tekrar gündemde.
ÇİFTLİKLER SATILIYOR
Yaşanan krizin üzerinden tam 10 yıl geçmişken, yemin sütten daha pahalı olmasıyla yeniden kısır döngüye girildiğini vurgulayan Eskiyörük şu bilgileri verdi:
“Çiftçi üretimden uzaklaşıyor. Yine inek kesimleri başladı ve her geçen gün artıyor. Çiftlikler satış ilanları vermeye başladı.
Kamuoyuna çağrıda bulunuyorum; bu kez sakın seyirci kalınmasın. Acil önlem alınmazsa üretici güvenini yitirdiği için Türkiye’de bir daha tarımsal üretim yapacak insan bulamayacağız. Piyasaya ivedilikle müdahale edilerek, üretici para kazanır hale getirilmeli”
YEME DESTEK ŞART
Üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması, üreticinin 1 litre süt ile en az 1,3 kilogram kesim yem almasının 2 yolu olduğuna işaret eden Mahmut Eskiyörük görüşlerini şöyle açıkladı:,
“Birinci yol çiğ süt taban fiyatının 2.2 TL’ye çıkarılması ancak bu durumda tüketim düşer, daha da olumsuz sonuçlar ortaya çıkar. ,
İkinci yol ve en doğru çözüm ise yemin kilogramına 30 kuruş destekleme primi verilmesi. Bu şekilde bir çare bulunmazsa 10 yıl önce olduğu gibi, destekleme primine ayıracağımızdan çok daha fazla bir rakam ithalat ile yabancı çiftçilerin ceplerine gidecek. Çiftçimiz bitecek, tüketicimiz zarar görecek, milli ekonomimiz büyük yara alacak. Bu işten sadece ithalat şirketleri ve yabancı üreticiler karlı çıkacak.”
Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir üretici ve yurtsever olarak Tarım Bakanlığımıza çağrıda bulunuyorum: Türkiye’nin geleceği olan tarım ve hayvancılığımıza acil sahip çıkalım. İthalat değil ihracat yapacak yeterli toprağımız ve her türlü zenginliğimiz var. Yeter ki doğru bir politika izleyelim. Yerli üretelim, yerli tüketelim…”
Bugün Ege bölgesinde Tire de kooperatif kurularak o bölgenin insanına yerinde üretim sağlandığı gibi kendi marketini benzin istasyonunda kazanılan üretim geliriyle halka geri hizmet olarak sunuyorlar
Tohumu gübreyi yakıtı önceden verip ödemeyi ise ürettiği süt tarım ürünü olarak geri veriyorlar hatta üstüne kazandığı mahsulün parasını alıyor...
Bunu yaparken halkı ve yöre halkı için yapıyor. Herhangi bir zümreye değil...
Vatan millet birlik ve beraberlik üretim birliği ile kendi çözümünü yerinde buluyor. Atatürk orman çiftlikleri de yerinde üretim ve yerinde eğitim ile en iyi koşullarda bilimsel çalışma ile köylüyü bilinçlendirme ile başlayarak ülkesine hizmet ederek milletin efendisi olduğunu kanıtlıyor...
FATİH MEHMET MAÇOĞLU; sen de güzel şeyler yapıyorsun ve takdir görüyorsun. Fakat yabancı sistemlere ve bir zümreye mal ederek bilerek veya bilmeyerek yanlış yapıyorsun...
Türkiye Cumhuriyeti bir bütündür... Birlikte üreterek insanca yerinde o bölgede portakal varsa eğitim portakal üzerine yoğunlaşır ve çözüm yolu bulunur… o bölge de deniz varsa balık üzerine yoğunlaşan bir eğitim ve üretim ağı oluşturulur.
Bir de Tire Kooperatif`e bak neler yapmış gör. AKHİSAR`da çilek üretimi, Rize de çay nasıl geldi ATATÜRK RİZE`nin hava şartlarına uygun üretilecek bir araştırmaya girdiğinde karşısına ÇAY çıkıyor. Gidip ÇİNDEN TOHUMUNU getiriyor.
Yani SON RESÜL`ÜN dediği gibi; “İLİM ÇİN`DE BİLE OLSA GİDİN ALIN DİYOR.”
Beyler elma ile armudu karıştırmayalım...
Atatürk düşünce ve devrimi varken başka bir düzene gerek yok...
Fakat ana konu dururken ve gündem de komünizm mi öven bir yapı varsa ve bu öne çıkarılıyorsa kapitalizm olmadı bu sefer komünizmi verelim hem de başarı örneği ile birlikte...
Fakat 1923-1938 yılları arasında Mustafa Kemal Atatürk'ün uygulamaya koyduğu düşünce ve devrimleri, denk bütçe, toprak reformu, Köy enstitüsü, Atatürk orman çiftlikleri, milli üretim, kooperatifler, uçak fab. Sümerbank, Nazilli basma sosyal iş fabrikaları, Eti Bor saymakla bitmez. FAKAT bunları ne sağcılık ne de solculuk yaparak yapmadı
Ne komünist nede kapitalist olarak yapmadı
Milletin ve vatanın bağrından çıkan bir meşale olarak önümüzde dururken
Elin oğlundan almak abesle iştigaldir.
KÖYLÜYÜ MİLLETİN EFENDİSİ YAPMAKLA BAŞLAMALIYIZ. Kaldığımız yerden daha bir coşku ile toprağımıza sarılmalıyız.
Artık bizim yapmamız gereken; ATATÜRK`ün dediği gibi devleti, hükümeti, partileri, belli başlı zümreleri beklemeyin. Sorunu yerinde çözün. En tabandan başlayın, köylerde birlik olun, kuva-i milliye ruhu ile kooperatifçiliğin ne olduğunu birlik ve beraberlik içinde bulunduğunuz bölgede ne üretiyorsanız onu toplu halde hareket ederek İMECE usulü ile kimseden yardım beklemeden kendi kendinizin çözümü olun…
Bakın o zaman koca karı ağzı ile birbirlerine dalaşan partiler, hükümetler, devletlerin bir anlamı kalmadığını göreceksiniz. Gücünüzün farkına vardığınızda paranın da değeri kalmayacak. Çünkü ürettiğiniz ürünlerle alışveriş yapacak bir yapı kendiliğinden oluşacaktır.
Siyonizmin, oyunu olan bu sol ve sağ böl parçala sistemi, faiz haksız kazanç nasıl ortadan kalktığını göreceksiniz. O zaman Müslümanlığın ne olduğunu göreceksiniz. Çünkü faiz gözlerinizi köreltmiş olduğunu göreceksiniz…
Saygı ve sevgilerimle PROJELERİN YARIŞTIĞI, ÜRETİME DAYALI KENDİNE GÜVENEN NESİLLERİN YETİŞTİĞİ SEÇİMLERDE BULUŞMAK ÜZERE YOKSA BEKA SORUNU, SANA OY VEREN TERÖRİST, BANA OY VERİRSEN CENNETLİKSİN, SORGU SUAL YOK DİYEREK ALLAH`LA ALDATAN VASAT, DEĞERSİZ BU DÜZENDEN KURTULMAK DİLEĞİYLE… Hainliğin sınırı yoktur ata mirası ulus murat akbaş
Kaynakça: www.tiresutkoop.org daha geniş bilgi bulabilirsiniz. Bütün üreten ve ürettiğinin hakkını almak isteyenlere bugün gerçek bir başarı örneği olarak önünüzde duruyor. Birlik beraberlik içinde TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI olarak; Başta Mustafa Kemal ATATÜRK, SİLAH ARKADAŞLARI, ŞEHİT VE GAZİLERİMLE ve bugün onun yapmak istediklerini her şeye rağmen hayata geçirenlerin ÖNÜNÜZDE SAYGILYA EĞİLİYORUM… murat akbaş