Kısa bir süre önce sosyal medyada çok manalı bir paylaşım yapılmıştı orada şunu ifade ediyordu ,dünyada en çok silah üreten ilk 10 ülkenin tamamı Hıristiyan, yine Silah’ a en çok para yatıran ilk 5 ülke’nin Müslüman ülkeler olduğunu ifade ediyordu.
Bugün çevremize baktığımız zaman kan ve göz yaşının olduğu yerler büyük oranda İslam ülkeleri. Suriye, Irak, Libya, Mısır, Filistin vs.vs. saymaya gerek yok bütün İslam Ülkelerinde sıkıntı sorun olduğu zaten çıplak göz ile görülüyor.
Hıristiyan ülkelerin İslam elemini yok etmek için çalıştıklarını biliyoruz. Peki Bizler ne yapıyoruz.
İşte onun için ne yaptığımızı veya yapamadığımızı söylemek kolay değil. Ama olumlu bir şeyler yapmış olsaydık emin olun İslam beldeleri bu kadar perişan olmazdı.
Burada kalkıp işin basitine kaçıp Hıristiyan ülkeleri suçlama kolaylığına girmeyeceğim. Benim asıl üstünde duracağım konu birer Müslüman olarak biz ve devlet idarecilerimiz ne yapıyor konusunu biraz irdelemek isterim.
Bakınız İslam ülkelerinde akan kan ve gözyaşının asıl sebebi Hıristiyan ülkelerin devlet idarecileri olduğu halde Mekke ve Medine gibi kutsal yerlerim de idaresi elinde bulunan SUUD ailesi İslam düşmanları ile uğraşmak yerine işini gücünü bırakmış parasal deste verdiği diğer birkaç körfez ülkesi ile KATAR’a ambargo uyguluyor.
İslam alemi olarak daha köklü sorunlarımız var iken bir birimiz ile didişmen bizi daha kötü bir yere taşıyacağını ifade etmek isterim.
İslam ülkeleri üzerinde oynanan oyunlara baktığımız zaman kendi aramızdaki ufak tefek sorunların gündeme getirmeye bile gerek olmadığı ortadadır.
İslam coğrafyasındaki tüm müslümanlar İslam birliğinin kurulmasını isterler. Fakat bunu nasıl yapılacağı konusunda nasıl bir adım atılması gerekir sorusundan önce islam ülkeleri için bu birliğin avantajlı hale getirilmesi gerekir.
Çünkü her islam ülkesi dini değerleri noktasında hem fikir iken milli değerler noktasında ve ekonomi politikalarında birbirinden farklılar. İslam ülkelerini birleştirecek öyle bir birlik kurulmalı ki her islam ülkesi diğerlerinin değerlerini ve hassasiyetini gözetir olmalı belirlenen kurallar İslam camiasına güven verdiği gibi her bir İslam ülkesi için bu birlik güvence de temin etmelidir.
İslam ülkeleri arasında oluşabilecek anlaşmazlıklarda belirlenecek politikaya kadar her şey birlik üyesi ülkelerce ortak belirlenmeli. Her üye ülkenin temsilcileri birliğin içinde söz sahibi olabilmeli. Üyeler bu birliğin başı olma kriterini doğru belirleyebilmeli birliğin başkanı belirli periyotlar ile üyelerce seçilmeli veya sıraya konulmalı.
Ekonomik sosyal siyasal ve askeri noktada birliğin yararına oluşturulabilecek politikalar İslam birliği üyesi ülkelerce geliştirilmeli. Üye olan ülkenin varlığını tehdit edebilecek durumlar karşısında neler yapılması gerektiği belirlenmeli.
İslami değerlerimizi daha bilinir daha öne çıkan taraflarına vurgu yapılmasını programlayan ve ortak değerlerimizi zedeleyen tüm etkenler karşısında zırh gibi kenetlenen bir birlik olmalı.
İslamı tehdit olarak algılayan kesime birlik olmayı göstermenin ötesinde İslamın güzelliğini de gösterir nitelikte olmalıdır.
Bunun için şunculuk bunculuk tartışmalarından uzaklaşıp İslami gruplar olarak birliğin gerektirdiği kadar inancımızdan ve temsil ettiğimiz islami sistemden kopmadan esnemeliyiz birbirimizi kucaklamalıyız. Aksi halde İslam coğrafyasında akan kana dur diyemez yaralarımızı saramayız.
Değerli okurlarım bu konu ile alakalı değil makale yüzlerce sayfa kitap yazmak bile mümkün ama yazmadan hepinize şunu söylemek isterim çevrenize bakın bakalım akan kan ve gözyaşı nereden geliyor ? Buna cevap bulduğunuz zaman zaten her şey net anlaşılıyor.
Sizleri bilemem ama ben bayrama çok ama çok buruk giriyorum…Kardeşlerimiz bomba ve kurşunlar altında ölürken biz hangi yüzle bayram yapacağız ?
Bayramları bayram tadında kutlayacağımız günlere erişmek dileği ile yine de hepinizin mübarek Ramazan bayramını en kalbi duygularımla tebrik ederim.
İstanbul Times / Müzeyyen Kurt