Son yıllarda Ak Parti hükümetleri döneminde işler daha kolay ve erken yapılsın mantığı ile yerel yönetimlere hukuki yetkiler ve ekonomik kaynaklar sağlandı.
İsim ve parti farkı gözetmeden genel bir algı ve bilgiyi aktarmak isterim. İstanbul’da bulunan 39 ilçe belediyesinin tamamında ortalama olarak 300 milyon ile 1.5 trilyon arasında bütçeleri olan ve zaten meclis çoğunluğu da olan ilçe belediye başkanları bu kaynağı istedikleri yönde kullanıyorlar.
Kaynak, personel ve istediği gibi hareket eden belediye başkanları bir süre sonra açıkça söylemeseler bile bir krallıkta olan her şey biz de var diyerek o halde biz de adı konmamış bir krallığın başındayız duygusuna kapılmalarının önünde hiçbir engel yok.
Oysa belli bir meblağdan sonra muhalefet partisi meclis üyelerinin de fikrinin önemli olacağı bir yöntem ile otokontrol sağlansa sanki işler belediyelerde biraz daha demokratik yürüyecek gibi geliyor bana.
Bir örnek vermek gerekirse; İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde Ak Parti Adayı Temel Karadeniz % 41 ile Belediye başkanı oldu. CHP adayı Gümüşdağ ise % 39 ile seçimi kaybeden taraf oldu.
Ak Parti ve CHP meclis üyeleri arasında çok fark yok. Ancak başkanlığı kazanan adaya extradan verilen 4 tane kontejan meclis üyesi ve seçimde alınan 1 veya 2 fazla meclis üyesi ile az bir oy farklı ile seçimi kaybeden 2.partinin o ilçe belediyesinde hiç mi hiç söz hakkı yok.
Bir parti % 41 Almış her şeye o karar veriyor. Diğer Parti ise % 39 oy almış onun hiçbir kararda etkisi yok.
Birisi bana bu çok adaletli bir sistemdir diyebilir mi ? Küçükçekmece CHP meclis üyelerinin fonksiyonu yok. Bakırköy’ de de Ak Parti Meclis üyelerinin fonksiyonu yok.
Bence daha adaletli bir sistem ile hem Küçükçekmece de ki CHP Meclis üyelerinin temsil ettiği seçmen, hem de Ak Parti’nin temsil ettiği Bakırköy seçmeninin verdiği oy havada kalmalıdır.
Bakınız durumdan vazife çıkaran bazı şahıslar başkanların gözüne girmek için gazetecilere haksız saldırılar yapıyorlar.
2015 yılının Mart ayında Başakşehir Belediye meclis toplantısında bir şahıs başkanın gözüne girmek için hiç hak etmediğim halde işimi yaparken bana yumruklu saldırıda bulundu.
Daha birkaç gün önce Gazeteci dostum arkadaşım Ali Tarakçı muhtemelen durumdan vazife çıkaran bazı iş bilmişlerin belediye başkanının gözüne görmek için bu silahlı saldırıyı yaptıklarını düşünememek için hiçbir nedenim yok. Ama bunun böyle olduğunu düşünmem için 21 tane nedenim var. Şimdi yerimin darlığı ve konudan uzaklaşmamak için bu 21 nedeni saymayacağım tabi.
İlçe belediyelerinin kurdukları inşaat şirketleri hemen kapatılsın
İstanbul’un Esenler İlçe Belediyesi ESTON’u ,Başakşehir İlçe Belediyesi Başakkent A.Ş.yi başka ilçe belediyeleri de değişik isimlerle ilçelerinde inşaat işleri yapıyorlar. Bunun bir çok sakıncası var. En basiti sıradan müteahite verilmeyen bazı hakların ilçe belediyelerinin kurduğu şirketlere verildiğini. Bunun da haksız rekabet oluşturduğunu biliyoruz. Daha öncede ifade ettim nüfusu 1 milyondan büyük olan Büyükşehirler de TOKİ ve İstanbul’da KİPTAŞ’ın diğer illerde de Büyükşehir Belediyesinin bağlı inşaat şirketi mutlaka kapatılmalıdır. İstanbul’da KİPTAŞ’ın yaptığı usülsüzlükleri anlatmaya kalksam bir kitap olur.
Ama sadece iki basit örnek vereyim: Zeytinburnu ilçesinde The Veliefendi Konutlarının yapıldığı alan KOÇ Grubuna ait ağaçlık ve taşkınlık alanı olan imar verilmeyen mekana göz diken KİPTAŞ bize burayı verin yarı yarıya inşaat yapalım teklifi yapıyor.
Zaten imarı olmayan Koç grubu da hay hay deyip veriyor. Burada Yüzlerce daire onlarca ,iş yeri yapıldı. Bunun neresinde kamu yararı var ?
Diğer bir hırsızlık ise Başakşehir 5.Etap’ta bulunan İmam-ı Azam camisinin yanında tek katlı site yönetimi vardı. KİPTAŞ imar da fonksiyon değişikliği yaparak burayı imara açtı. Tabi hemen Kiler Grubun inşaat firması olan Referans’a verdi. Tanesi 2 milyon TL den satılan konutlar anında tükendi. Millete 5.Etab’ı satarken burasını sosyal donatı alanı gösteren İBB’nin kuruluşu olan KİPTAŞ’ın daha sonra burayı rant odaklı imara açarak yine halkı kandırmış oldu.
İşte sadece bu iki örnek bile bu kuruluşun bir an önce kapatılması lazım diyorum. Çünkü kapatılmasa yollara bile inşaat yapacakları endişem vardır.
Dikkat ediyorum benim bu konuda yazdığım yazılar ve yaptığım haberler bir süre sonra Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından desteklenir olması ne kadar doğru yolda olduğumu gösteriyor.
Eylül 2009’dan bu yana Yüksek ve uygunsuz yerlere yapılan binalara KİBİR kulesi diye itiraz ettim. Bunların medeniyetimize uygun olmadığını ifade ettim.
Bakırköy Osmaniye mezarlığının önünde geçerken her tarafın beton olduğunu gördüm sadece mezarlık yem yeşildi.
İşte o zaman bu haberi yaptık. Erdoğan ise Kasım 2017’de yaptığı bir açıklamada şu an sadece mezarlıklarımız yeşil dedi.
İşte o haberimiz “Ölüler daha çevreci”
İstanbul Times Gazetesi olarak İstanbul’un bir çok ilçesini gezerek içinde ağaç olan yeşil mekanları aradık. Karşımıza çıkan ağaç ve yeşil bölgelerin % 90’ı Mezarlıklar oldu. Bu durum bize ölüler daha çevreci dedirtti.
Haberin Yayınlanma Tarihi: 06.Şubat 2016 Saat 20.33
Diriler İstanbul’u yaşanmaz hale getirdi ölüler yattıkları yeri şimdilik koruyor İstanbul’da yaşayan dirilerin ellerine imkan geçtiği zaman ne kadar acımasız olduklarını yaptıkları projelere baktığınız zaman görmek mümkün.
Yenibosna Çobançeşme’de Avrupa -Kale konut’un yolun yanı başında yaptıkları kibir kulelerinin insancıl ve çevreci olduğunu kim iddia edebilir ?
Buna karşın Merter’de Böbrek hastanesinin alt tarafında bulunan Osmaniye mezarlığındaki ağaçların çevreye kattığı güzelliği de fotoğrafladık.
Son Yıllarda Zeytinburnu’nda yapılan On Altı Dokuz, Ottomare Suits, The Veliefendi ,Real İstanbul konutları başta olmak üzere ilçe ve o güzergahtaki trafik ve güzellikleri yok eden yapıları teker teker inceledik ve fotoğrafladık.
Diğer yandan bu ilçe sınırları içinde yer alan Kozlu ,Merkezefendi, Topkapı, Silivrikapı Rum ve Ermeni Mezarlıklarını gezdik ve fotoğrafladık.
Binaların çirkinliğine ve insan hayatını tehlikeye atmalarına karşın adı geçen bütün mezarlıklarda bulunan ağaçlar ve yeşillikler bir o kadar huzur ve güven veriyor insana.
İşte bu özelliklerden dolayı ölülerimiz daha çevreci dersek abartı olmaz. Yaşamı berbat edenler her şeye rant gözü ile bakan diriler olduğunu yapılan inşaat projelerinde görmek mümkün.
Mezarlıklarımız olmasaydı sokaklara dikilen bazı ağaçlar dışında toplu olarak ağaçları yan yana görme şansımız olmayacaktı.
İşte o haberin linki: http://www.istanbultimes.com.tr/guncel/oluler-daha-cevreci-h34587.html
Gazetecilere uygulanman baskı devam ederse özgür gazetecilik yapan kalmayacak
Doğrusunu söylemek gerekirse benim gönül verdiğim siyasi düşünceye bile yağcılık yapacak yazılar yazan ,haberler yapan gazeteciden toplum için bir şey çıkmaz. Mevlana der ki her şeye evet diyen aptaldır. Hayır diyen de zorbadır der. Gazeteci de bazen evet demeli bazen hayır demeli. Sürekli nemalandığı yeri öven karşı tarafı da sürekli eleştiren gazetecinin yazları da haberleri de okunmaz. Ve o gazeteci bir grubun BÜLTENİ olur. Durumdan vazife çıkaran kişilerin makam ve mevki sahiplerinin gözüne hoş görünmek için yaptıkları ihlalleri görünce midem bulanıyor. Bu İhlali yapan bazen bir kamu görevlisi bazen de bazen durumdan vazife çıkaran bir zübükzade tipli şahıs olabiliyor.
Beni Bunaltmak üzere girişilen maddi ve manevi eylemlerle bunaltılmaya çalışılıyorum…
Aslında bazı yakın dostlarım sana karşı inşaat firmaları ve bazı belediye başkanlarının seni maddi olarak çalıştıramaz hale getirmek için yaptıkları baskıları anlat okurlarından destek iste. Şu an zaten ulusal medya belli gurupların güdümüne girmiş. Siz yerel medya mensupları da yapılan maddi ve manevi baskılar ile susturulmaya çalışılır ve siz de yeter artık deyip köşenize çekilirseniz kimler özgür ve tarafsız haber yapacak dedikleri olmuyor değil.
Her zaman çevreye, doğaya ve özgür medyaya destek verenlerin reklam ve ilanlarına talip olduğumuzu ifade ettik. Ne yazık ki kuru teşekkürlerden ve birde çok özgür haber yapıyorsun kendine dikkat et demelerinden başka kimse bizimde çorbada tuzumuz olsun ve sizde bize reklamlarınız ile katkı sunun deyip reklam veya ilan veren kimsede görmedim. Gücümün yettiği yere kadar mücadelemi vereceğim. Allah yar ve yardımcın olsun inşallah.
İstanbul Times / Hüseyin Çetiner – 29 Kasım 2017