Türkiye’de kiminle konuşursan konuş PKK’nın dış devletler tarafından kullanıldığını söylüyor.
Peki Türkiye Cumhuriyeti devlet büyükleri ve halk olarak bu tespiti yapıyoruz da neden 1984 yılından bu yana ülkemizin başına sorun olan bu örgütü çözmek ve eylem yapamaz hale getirmek için bir şey yapmıyoruz yada yapamıyoruz sorunu kendimize sorma vakti gelmedi mi ?
Teşhis doğru olunca tedavinin de iyi sonuç vermesi gerekmez mi ? Normal şartlar altında gerekir ama ne yazık ki ülkemizde teşhis doğru tedavi yanlış ki sonuç alamıyoruz diye düşünüyorum.
Medeniyetimiz bir yerde sorun var ise acaba biz nerede hata yapıyoruz ki bu musibetler başımıza geliyor sorusunu hep kendisine sorar hatayı hep kendinden arar ve çözüm bulurdu ama bizdeki hastalık hatayı hep başkasına yükleyip kendimizi ak kaşık sanmamızdan dolayı tedavi sağlıklı olamıyor…
1984 yılında ilk silahlı eylemi yapan ve 32 yıldır bir şekilde ülkemizi meşgul eden ve canını acıtan bir örgüt aramızda var oldu. İlk başta olayı üç beş Apocu deyip küçümseyen sistem daha sonra sorunu görüp çözüm üretmesi gerekirken problemi hep halının altına süpürmeyi tercih ettiği için ne yazık ki bu soruna henüz köklü bir çözüm reçetesi sunamamamın acısını ülke olarak yaşıyoruz.
Kardeşlik ve Milli Birlik Süreci cidden 32 yıllık soruna çözüm olabilirdi. Ama bir yandan FETÖ bir yandan ABD bekleyin Türkiye’de bir hükümet değişikliği olacak vaadi, diğer yanda PYD’nin Suriye’de mevzi kazanmasından dolayı PKK,HDP, KCK ‘nın Recep Tayyip Erdoğan tarafından altın kâsede sunulan bu süreci değerlendiremediğini düşünüyorum...
Kuzey Irak Kürt yönetimi başkanı Mesut Barzani Türkiye ile iyi ilişkiler kurduğu için uzun sürede bu süreçte kârlı çıkacak gibi görünüyor. Ama PYD.PKK,HDP,KCK ‘ nın da uzun süreçte zararlı çıkacağı izlenimi bende hakim.
Dış devletlerin kendi işlerine gelen örgütleri kullanırlar. Cennet Mekan Sultan II. Abdülhamit Han’ın IRA’nın kurulmasında önemli etkisi ve katkısı olduğu malum. Türkiye’nin gelişip kalkınmasını istemeyen devletlerin ülkemiz için zararlı olan örgütleri koruyup kollanmasına kızmak yerine bizde onların sorun olarak gördüğü yapıları desteklemeliyiz.
Baba Esat (Hafız Esad, Bu isim Kur'an-ı ezbere bilen anlamında değildir sadece isimdir)bile kendi Suriye Kürtlerine kimlik dahi vermezken Türkiye’nin başına bela olan bir kısım sosyalist ve Marksist Kütlere her türlü desteği vermesini unutmamak gerek.
Elbette ki Amerika, Almanya, İngiltere, İsrail başta olmak üzere diğer bir çok devlet Türkiye’nin gelişip ilerlemesini istemezler.
Çünkü daha şimdiden Cumhurbaşkanı Erdoğan dünya 5 ten büyük diyerek BM nin 5 daimi üyesinin onaylamadığı bir kararın onaydan geçmemesi karşısında haklı olarak tepkisini ortaya koyması bazı devletlerin zoruna gitti.
Bize terör örgütlerini gönderenler kişi başı milli gelirimizin 20 bin dolardan fazla olması halinde şaha kalkacağımızı bildiklerim için elbette bize çelme takmamaları kendi açılarından çok normal.
Önemli olan bunlar bize çelme takarken biz ne yapıyoruz ?
ABD 10 bin Kilometre öteden gelip PKK ‘ yı kullanmayı biliyorsa kadim bir devlet yapısı geleneğinden gelen Türkiye Cumhuriyeti de mutlak surette bir şekilde PKK yı kendi menfaatleri doğrultusunda dönüştürmeyi başaracak yol ve yöntemler bulmalıdır.
Bu yol ve yöntemlerin çok çeşitli şekli vardır. PKK ‘nın üst kadrosu bir çok konuda farklı düşünüyor. Devlet ve istihbarat birimleri bu durumu coğrafyamız için Allah rızası adına verimli bir şekilde kullansınlar ki analar ağlamasın demek yanlış mı ?
Kürt anneler ve Türk anneler siyasi ayak oyunlarını bilmezler onların bildiği tek şey evlatlarının kirli bir dış oyuna kurban gittiğidir.
Esad Ailesi Suriye Kürtlerine Kimlik dahi vermedi
Kim ne derse desin Türkiye Kürtleri belki 15/20 sene önce ayrımcılığa tabi tutuluyordu ama bugün Allah’a çok şükür hiçbir yerde ayrımcılığa tabi tutulmuyor.
Türkler ve Kürtler Cumhuriyetin iki ASLİ KURUCU unsurudur. Lozan da da Kürtler azınlık değil kurucu irade sayılmıştır.
Baba ve Oğul Esat kendi ülkesindeki Kürtlere kimlik dahi vermeyerek onları insan yerine koymamıştır.
Şimdi Suriye Kürtleri için bir fırsat doğmuş ve kendi kaderlerini kendileri tayin etmek istiyorlar Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri neden bizim dediğimiz özgür Suriye ordusu ile beraber olup Beşar Esat’a karşı savaşmadığınız için biz de sizin bağımsız bir yapı kurmanıza müsaade etmeyeceğiz diyor.
Eğer PYD yetkilisi Salih Müslüm Türkiye’ye tamam biz de sizinle beraber özgür Suriye ordusu safında Esad’a karşı savaşacağız deseydi bugün belki PYD ve Türkiye arasında bir çok sorun yaşanmıyor olacaktı.
Ama Suriye Kürtleri bir türlü bir araya gelemeyen ÖSO ‘ya güvenip onlarla beraber savaşmadığı için Türkiye onlara karşı bir önyargı içindedir.
Oysa zaten Suriye bölük pörçük olmuş Türkiye Salih Müslim’e abilik yapıp onu kendi politikaları doğrultusunda şekillendirseydi belki her şey daha iyi olabilirdi. Tabi benimkisi bir temenni. Asıl belge ve bilgiler devlet idarecilerimizin elindedir. Ama yaşanan sürece baktığımız zaman Türkiye Suriye Politikasında sorunların var olduğu görülüyor.
Amerika bizi Suriye konusunda ters köşeye yatırdı
Arap baharından önce Türkiye ‘nin oğul Esad ile arası gayet iyiydi. ABD Mısır lideri Mübarek’în devrilmesinden sonra Muhammed Mursi gibi milli bir liderin Mısır’a Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Beşar burada azınlık bir kitleye mensup eğer toplumun geneline hitap edecek bir lider gelirse biz ipini elimizde tutamayız İsrail’in Ulusal güvenliği tehlikeye girer dedi ve Beşar’ın olması daha iyi dediği için devrilmesi yönünde bir şey yapmadı.
Bunu özellikle yapmadı ki Suriye’de savaş bitse bile yaralarını 50 yılda saramayacağını hesapladı ve bu şekilde İsrail’i en az 50 yıl rahatlattı.
Haklı olarak Türkiye aman biz de hata yaptık hadi Beşarcığım geç devletinin başına bıraktığımız yerde devam edelim diyemezdi.
Çünkü Beşar Esad rahata çıkar çıkmaz babasının kat be kat fazlası desteği terör örgütlerine verecek ve gidip Türkiye ile uğraşın diyeceği akıl gereğidir.
Özetle eski Başbakan Ahmet Davutoğlu 6 ay içinde Emeviye camisinde namaz kılacaktı ama 6 yıl oldu savaş bitmedi lakin Emeviye camisi yerle bir oldu.
Türkiye’nin Arap Baharındaki ortakları Suriye konusunda bize yanlış yaptı
Türkiye Suriye konusunda yanlış bir politika uyguladı. Ancak diğer ülkeler gibi hiçbir şey olmamış gibi pardon diyecek bir konumda değil.
Bu saatten sonra Beşar Esad’ ın Suriye de devlet başkanı olarak kalması Türkiye için kabul edilemez bir tehlikedir. Böyle olursa Esad’ın yapacağı ilk şey Türkiye’ye düşman ne kadar örgüt var ise imkan benden Türkiye ye karşı eylem yapmak sizden diyecektir.
Türk devlet yetkilileri de bunu bildiği için Beşarsız bir çözüm yolunda diretiyor. Bu diretmesinde de yerden göğe kadar haklıdır.
Özetle halk diyebilir ama devleti idare edenler falan örgütü filan devlet kullanıyor diyerek devleti idare etme veya idare edememe mesuliyetlerini bir kenara bırakamazlar.
Siz de kullanın efendim sizde….Size vergi veriyoruz, zorda kaldığınız an canımızı veriyoruz … Devletimizin menfaatlerine kullanmak üzere evlatlarımızı veriyoruz. Her imkan var buna karşın 1984 yılından bu yana bir türlü imkana rağmen bu başımızdaki gaileyi bertaraf edemiyorsanız da sine-i millete dönün derim.
Hiçbir vatandaşımız başımıza bela olan örgütleri etkisiz hale getirmeyin demiyor.
Siz şunu yapın bunu yapın diye baskı da yapmıyor. Bir zahmet siz de ABD, Almanya, İngiltere, İsrail ve diğer devletler nasıl bu terör örgütlerini kullanıyorsa siz de ilk olarak bu terör örgütünü kullanmayı deneyin.
Burada başarılı olamıyorsanız kim bize karşı terör örgütlerini kullanıyorsa biz de onlara karşı mücadelede olan örgütleri kullanalım derim.
Yaptığınız silahlarınız falan öğütte çıktı filan örgütte çıktı seri numaraları biz de var demekle bu işler olmaz.
Bu ülkenin bir vatandaşı ve bir kaç sene sonra evladı askerlik çağına gelecek bir baba olarak size imkan ve kaynak vermişiz. Her gün ocağımıza ateş düşüren bu örgütlere karşı ama silahla ama müzakere ile de olsa artık bir çözüm bulun demek hakkımız olsa gerek.
Yapılan yollar, tüneller, havalimanları ,okullar vs.vs. insanlar yaşadığı sürece anlam ifade eder.
Allah ülkemizi korusun… 2017 yılı ALEM-i İslam’a hayırlı ve uğurlu olsun.
Londra, Washington, Paris, Berlin, Moskova, Tokyo Hata Tahran’daki Sulh ve sakinliğin aynısı Şam’da, Bağdat’ta, Bingazi’de, Ankara da, Sana’da, kan ve gözyaşının olduğu diğer İslam beldelerinde de olmasını dilemek yanlış olmazsa gerek.
2017 Yılının kan ve gözyaşının aktığı yerde barış ve huzur yılı olmasını yüce yaratıcıdan dilerim.
İstanbul Times / Hüseyin Çetiner