Eğitimde temel felsefe, beklenti öncelikle iyi birer insan ve sonra mesleğini severek dünya ölçeğinde yapabilecek yetkinliğe beceriye sahip birey yetiştirmek olmalıdır. Amaca hizmet eden tüm bu eğitim kurumları herkes tarafında desteklenmeli, yaşatılmalı ve gelişimine katkı sunulmalıdır.
 

Ülkemizde özel okulların durumunu özetleyecek olursak; öncelikle devletimizin özel okullara bakış açısın da çok ciddi bir sorun ve sığlık mevcut. Bütün özel okullar devlet organizasyonumuz tarafından ticarethane gibi görülüyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından verginin tüm kalemleri fazlasıyla tarh edildiği gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca uygulanan pirim ve gereksiz cezalar ortadadır. Bu alana yatırım yapan idealist müteşebbislerimize karşı caydırıcı ve demoralize edici bir sürü engel mevcuttur. Özel okulların bağlı bulunduğu Milli eğitim bakanlığı tarafından ise durum çok daha vahimdir.

Sıkça değişen mevzuatlar ve gereksiz birçok bürokrasi ve handikap fazlasıyla mevcut. Milli Eğitim Bakanlığı bu değerli örgün eğitim kurumlarının tüm haklarını himaye etme noktasından çok uzak kalıyor. MEB Özel okullara hiçbir fayda sağlamiyor. Milli Eğitim Bakanlığı Pandemi gibi mücbir bir durumda bile Özel okullara maddi ve manevi hiçbir yardım ve katkı sunmadı.

MEB Özel okullar genel müdürlüğü ihtisas ettiği kadro ve bütçesi ile doğru dürüst bir hizmet özel okullara vermediği gibi hiç bir şekilde Özel okullara sahip bile çıkmadı. Tam tersi adeta bu değerli eğitim kurumlarını cezalandırmak ister gibi bir sürü yanlış karar uyguladığına şahit oluyoruz. Kamu adına hareket edenlerin yaklaşım tarzı Özel okulları yaşatmak üzerine değil adeta bu kıymetli eğitim kurumlarına ciddi cezalar vermekten ibarettir. Hemen yakın tarihte bir önceki Milli Eğitim Bakanı döneminde binlerce özel okul kapandı.

Kapanan bu özel okulların kapanma sebep ve gerekçelerini araştıracak detaylı bir rapor bile ortaya konulmadı. Veyahutta varsa bile kamuoyuyla paylaşılmadı. Çünkü Özel okullar önemsenmediği gibi denetim adı altında ekonomik sıkıntı içerisinde olan maaş vs ödeme zorluğu yaşayan bu az gelirli okullara gereksiz ve fahiş denecek kadar yüksek idari para cezalarına muhatap kıldılar.

MEB Özel okullar genel müdürlüğü bütçe ve kadrosuyla Özel okullara ne tür bir fayda sağlıyor? Özel okulların yaşatılması üzerine kurulu olan bu organizasyon şeması özel okulların, menfaat ve lehine değil adeta aleyhinde, bir nevi batırmaya yönelik kararlar alıyor. Özel okulların birtek gelir kaynakları öğrenci velisin den alınacak aidatlardır. Aşağıda değineceğim %80 lik Özel okullar velisi sabit ve düşük gelirli öğrencilerdir. Çok kısıtlı kaynaklarla zar zor döngülerini sağlıyorlar.
Esasında okulları kategorize etmek doğru değildir ancak Yabancı okulları ayrı tutarakTürkiye’de mevcut özel okulları iki türden değerlendirebiliriz.

Birincisi; İyi bir üst gelire sahip veli grubuyla ilişkide olan, yıllık yüz bin TL ve üstü bandında eğitim öğretim ücreti talep edebilen özel okullar ki bunlar genelde büyükşehirlerde sayıları sınırlı üst gelir grubu velinin çocuklarına hitab eder. Bu özel okulların sorunları asgari düzeyde olup bütün paydaşların beklentileri karşılanır ve velilerin memnuniyetleri iyidir. Bu okulların geliri iyi olduğu için gelir-gider dengelerinde sapma yaşanmaz her zaman bütçelerinde fazlalık mevcuttur. Velilerin de beklentisi makul, öğrencileri başarılıdır. Yöneticileri, öğretmenleri ve tüm paydaşları durumlarından memnunlar. Bu tarz özel okullarda, öğrenci ile öğretmen değiştirme sirkülasyonu çok azdır.

Türkiye’de İkinci özel okul grubu sabit ve dar gelirli veli ile öğrencisi bulunan eğitim öğretim ücreti olarak yirmi bin TL ve altında talepte bulunan ki bu özel okullar Türkiye’nin tüm illerinde mevcut tamamına yakın İlçelerde ise yaygındır. Dar gelirli aile ve gençlerimizin hayatına dokunan kaynakları kısıtlı gelir- gider döngüsünü sağlayamayan bu özel okullarda çokça sıkıntılar yaşanmaktadır. Ekonomik zorluklar ve kaynak yetersizligi içinde bulunan bu değerli örgün eğitim kurumlarında zaman zaman maaş, kira vb sabit giderlerini gecikmesiyle ciddi sorunlar baş gösteriyor.

Ekonomik zorluklar yaşanması sebebiyle zorlanan bu eğitim kurumlarında veli beklentileri orantısızdır. Bu veli gurubunun yüksek beklentileri sebebiyle hem veli şikayetleri, yüksektir. Hem de yönetici, öğretmen ve paydaşların durumlarında memnuniyetsizlik ve mutsuzluklar yaşanmaktadır.

İstisnalar hariç bu tarz okulların öğretmen ve öğrenci okul değişim sirkülasyonu çok oluyor. Yukarıda saydığım bu olumsuz sebeplerden dolayı maalesef binlerce kapanan bu tarz özel okul mevcut. Kamu- özel fark etmez amaca hizmet eden bütün okulların yaşatılması lazım. Kaldı ki özel okulların Türkiye’de gençlerimizin eğitim hayatına çok ciddi bir nitelik getirdiği ortadadır. Yabancı dilden, akademik başarıya, çocuklarımızın sosyal, kültürel, sportif faaliyetlerine kadar gençlerimize her alanda çok faydalar sağladığı ve Özel okulların Türkiye’de eğitim hayatına yıllardır süre gelen ciddi kalite getirdiği iyi bilinmektedir.

Türkiye’nin toplam insan kalitesine ciddi hizmet eden bu denli yüksek fayda sağlıyan bu değerli örgün eğitim kurumlarını desteklemek mi ülkemizin ve gençlerimizin yararına yoksa türlü sayıklarla bu kıymetli kurumları cezalandırıp kösteklemek kapatmakmı bu ülke ve yarınlarımızın yararına? Cevabı varın sizler verin. Verimli çalışmalarla geçecek sağlıklı ve mutlu bir yıl diliyorum. Her şey gönlünüzce olsun.

İstanbul Times / Maksut Konyar.