Son günlerde en çok tartışılan konu Cumhurbaşkanlığı seçimi, gerçi halk artık buna Başkanlık seçimi olarak bakıyor. Bu sebeple Başkanlık seçimine doğru alevlenen tartışmalar boyut değiştirerek sürüyor.

Halk ile ittifak yapmak yerine birbirleriyle ittifak yapacakları gün yüzüne çıkan muhalefet partileri dibe doğru çakılacak. Buda gösteriyor ki; Bahçeli'nin çatısı çökecek, bu çatı altında toplanma ihtimali olan CHP'de altında kalacak. CHP ve MHP seçmenine aynı tencere de su kaynattırmak mümkün değil. MHP seçmeni böyle bir ittifakta Ak Partiye kayacağı muhakkak. CHP seçmeni ise ikiye bölünür ve Mustafa Sarıgül'ün TDH'si yeniden sahneye çıkabilir. Bu sefer Sarıgül CHP tabanın ezici çoğunluğunu kopararak gidebilir. Burada HDP'yi ayrı tutmak gerekiyor, çünkü BDP yeni adıyla HDP tavrını şimdiden net olarak ortaya koydu. HDP destek vereceği Başkanı açıkça tarif ediyor. HDP için Başkan adayı "Barış ve Kardeşlik Sürecini" devam ettirecek biri olmalı. Bu tarife uyan tek liderin "Recep Tayyip Erdoğan" olduğu ortada. Çünkü yaptıkları, yapılacakların teminatıdır.

Şunu herkes çok iyi biliyor ki; Başkanlık seçimlerinde Kürtler belirleyici bir rol oynayacak. Zaten Kürtlerin ezici çoğunluğu Başbakan Erdoğan'ın etrafında toplanmış durumda. Geri kalan HDP'li Kürtlerin ezici çoğunluğu da Erdoğan'a sempati ve güven duyuyor. Erdoğan seçime doğru Kürtleri rahatsız edecek adım atarmı, bu mümkün değil. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan ümmetçi bir lider, onun için "Günahkar Müslüman'da, itaatkar Müslüman'da" bir, ikisine de kardeş duyguları ile sarılıyor. Hele etnik kökene göre değerlendirmeyi insanlık onuru için suç kabul ediyor. Bunun için "Irkçılıkla Mücadele Kanunu" çıkardı. Erdoğan'ı savunmaya gerek bile gerek yok, yaptıkları, O'nun icraatları, kendisinin en büyük koruyucusu ve savunucusu. Erdoğan ayrıca dinsel milliyetçiliğin de karşısında, bunun en açık örneği; "Gayrimüslim cemaatlere ait vakıf mallarının" iadesidir. İkincisi de Ermeni yurttaşlarımıza taziye yayınlaması.

Erdoğan; "Ülkenin güvenliğini tehdit eden devlete karşı civanmert bir arslan, dostluk eli uzatan her devlete karşı erdemli bir insan..." Nereden biliyorsun diyenlere, kendimden biliyorum, onunla aynı zihniyeti taşıyorum. Çünkü bizim zihniyetimizin ana kaynağı Hz Muhammed (S.A.S) ve onun devlet adamlığı, liderliği, gayrimüslimlerle diyaloğu ortada. Bu sebeple Erdoğan sömürgeci bir anlayışı asla hoş görmez, tek amacı Türkiye'yi ekonomik olarak güçlü kılmak ve bu güçle Küreselleşen Dünya da Küresel bir aktör olmak.

Ayrıca göbeği uluslararası camiaya bağlı olmadan Milli Politikayı belirlemek. Milli Politikadan kasıt Küresel Dünyadan kopuş olarak algılanmasın. Çünkü dünyadan kopmak demek 3. dünya ülkesi olmak demektir ki; Erdoğan her seferinde AB'ye atıfta bulunuyor ve Türkiye'nin temel hedefinin AB'ye tam üyelik olduğunu vurguluyor. Öte yandan Din bağı ile bağlı olduğu Orta Doğu'ya da yüz çevirmiyor. Her halükarda dünya'yı çok iyi okuduğu ortada. İşte bu misyonu ve vizyonu Türkiye’de yurttaşlarından da güçlü bir destek buluyor. Tek tek saymayayım, Genel, Yerel ve Referandum olmak üzere 12 yılda yapılan 9. seçimi başarı ile kazandı. Her seçimde bir önce ki seçimden daha fazla oy alarak gücüne güç kattı. Çünkü Erdoğan tüm bu süreçte sadece sırtını Allah'a ve halka dayadı. 

Yukarıda belirtiğim nedenlerden dolayı Başkan adayı için alternatifsiz isim olarak Recep Tayyip Erdoğan öne çıkıyor. Erdoğan aday olması halinde ezici bir oyla kazanacağını umuyorum. Fakat bizi endişelendiren asıl soru Ak Parti'nin başına geçecek isim. Bu ismin halkta karşılığı olup/olmadığı. Çünkü Ak partinin başına geçecek muhtemel ismi Erdoğan'la kıyaslama önüne geçilmesi için yeni bir misyon geliştirmek gerekiyor. Çünkü Erdoğan kıyas kabul edilmeyecek bir lider, o sadece bir kişi. Obama, Putin, Cameron bile Erdoğan ile kıyas kabul edilemez. Demokrat Parti lideri Obama partiden ayrılıp yeni parti kurması halinde seçmenlerin sadece % 15'ni götürebilirken, Erdoğan Ak Partiden ayrılmasıyla beraber seçmenlerinin % 95'ni götüreceği yapılan araştırmalarda ortaya çıkıyor.

Bu yüzden Ak Partinin başına gelecek ismi Erdoğan ile kıyaslamasını soyutlayarak kurtarmak gerekiyor. Aksi durumda Erdoğan Başkan adayı olması halinde seçmenlerin Ak Partiye bakışı değişir. Bu sebeple Ar-Ge çalışmalarına hız verilmesi gerekiyor. Ak Partinin yeni Genel Başkanı Erdoğan'ın vizyon ve misyonunu devam ettireceği halka iyice anlatılmalı. Ancak böylelikle Ak Parti 2023 hatta 2071'i görür. Özelikle 3. dönem şartı değişmemeli ve küflenmiş siyasi mantık bitirilmedir. Hatta yeni vizyona iki dönem şarttı getirilmedir. Vekillerin rehavete kapıldığı gözükmekte. Ak Partili vekillerden halkı azarlayanları bile görülmektedir. Bunun temel sebebi, iki-üç dönem koltuğunu korumasından kaynaklandığı ortadadır. Her vekil bir sonra ki dönem olmayacağı/olmayabileceğini görmeli. Gidersem partiye oy kaybettiririm mantığı ortadan kaldırılmalıdır.

Not:3. Darbe hazırlıkları yolda. Bunun için toplumsal olayları ajite ederek geniş halk kitlelerini kendi taraflarına çekmeyi amaçlamaktalar. Bu sorunlar; bedelli askerlik, kayıp çocuklar, dini hassasiyetler, mezhepsel hassasiyetler (alevilere ılımlı mesajla yanına çekmek), Erdoğan, bu vb sorunları kendisi acilen çözüme kavuşturmalı ve Darbecilere, siyasi rantçılara açık kapı bırakmamalıdır.


İstanbul Times / Hekimoğlu Süleyman Özcan