Değerli okurlarım 1989 yılından beri matbuat ve yayıncılık sektörünün içindeyim.
Aradan geçen yaklaşık 30 yıllık bir süre içinde hayatın her alanında bu kadar da olmaz dediğim haberler çok oldu.
Ancak son yıllarda minik bebeklere karşı sapıklıkta zirve tanımayan sapık ruhlu yaratıkların yaptıklarını haberlerde okuyunca içim daralıyor.
Be hey sapık şerefsiz ,be hey adi mahlukat sen o savunmasız parmak kadar bebekten ne istiyorsun ?
Sapıksan, adisen karaktersizsen bu sapık isteğini tatmin etmek istiyorsan bunun yeri parmak kadar bebenin bedenini mi kullanma gerekir ?
Bunlara öyle bir ceza verilmeli ki hayatları boyu unutmasınlar.
1.Hadım edilmeli
2-Suçu işlediği bölgenin en kalabalık meydanında haftanın bir günü pranga ile getirilip halkın yüzlerine tükürmeleri sağlanmalıdır.
Bu tür sapıklar yüzünden kendi evlatlarımızı bile sokakta severken suçluluk psikolojisi yaşayan bir millet olduk.
Kendi çocukluğumda köyün hacı amcaları peygamber sünneti olan küçük çocukları sevindirmek için daima ceplerinde üzüm, leblebi,şeker veya çocuklara ikram edecek bir yiyecekleri vardı.
Bizler hangi hacı amcanın cebinde ne olacağını bilir ona göre yaklaşıp hal hatır sorunca başımızı okşar bir avuç yiyecek verir hadi bakalım babana selam söyler der bizi yolcu ederdi.
Bugün böyle bir şeyi yapacak cesaret hiç birimizde yok. Çünkü uzmanlar haklı olarak sapıkların çoğalması ile çocuklarımızın kendisini korumak için size bir şey veren veya şuraya buraya gel sana şunu vereyim diyen tipler gördüğünüz zaman hemen avazınızın çıktığı kadar bağırın diyor.
Bu şartlar altında artık samimi ve çocuklara şefkat ile yaklaşan kişilerde ister istemez bu yanlış bir damga yememek için bu güzel huylarından geri durmaya başladılar.
En büyük sorunumuz parmak kadar bebelere kötülük yapan tiplerin yok olması için herkesin el birliği ile üzerine düşeni yapması adına çalışmamız gerekir.
Allah aşkına filimlere bakın bakalım hangisi ahlakı, edebi ve irfanı öğretiyor....
Hepimiz izlemişizdir ve biliriz eski Türk filimlerini. Zengin genç fakir kız veya tam tersi zengin kız fakir genç tiplerinin yanında genelde emekleri ile çalışan tipler ve acımasız zalimlerin yaşamı filimlere konu edilirken son yıllarda her nedense lebi derya tarzı yazlılarda yaşayan ve holding yöneten tipler ile onları avına düşürmek isteyen kızlar ve onların annelerinin söylediği yalan, hile, düzenbazlık ve benzeri yalan yanlış ifadedeler kullandıklarına şahit oluyoruz.
Şimdi siz bu tür ahlaksızlık içeren bir filimden minik bir gezinti yaptırayım.
Fazilet Hanım ve Kızları diye bir film var ...Orada ki rollere bir bakın...bu roller topluma örnek olabilir mi ?
Fakir Mahallenin güzel kızı Ece yine Mahallenin fakir delikanlısı Yasin’e aşık olur. Buraya kadar her şey normal.
Ece’nin annesinin adı her ne kadar Fazilet ise de giriştiği yalan silsilesi‘nin Fazilet isminin anlamı ile çelişiyor.
Fazilet güzel kızı Ece için benim altın bileziğim der. Her şeyi maddiyat açısından bakan anne ‘de ahlak, edep ve doğruluk adına bir çabası yok.
Tabi Ece’nin annesi her şeye para gözü ile bakar da Yasin’in annesi de durur mu ? O da oğlu’nun fakir bir kız ile evlenmesini istemez. Her iki anne el birliği yaparak gençleri ayırırlar.
Fazilet nasıl ediyorsa zengin ve Holding sahibi Hazım Egemen’in yalısında çalışmak için yalıya yerleşir.
Belli bir süre sonra Hazım’ın eşi ölür. Uzatmayayım Hazım bir şekilde torunu yaşındaki Ece ile evlenir. Yalı sahibinin kayınvalidesi olacak olan Fazilet hanım bu evliliğe rıza gösterir. Ama Ece daha önce konuştuğu Yasin’den hamile kalmıştır.
Hazım’ın kızı Selin de yakışıklı ama parasız Yasin ile evlenir. Hamile olmadığı halde hamile numarası yapar.
Fazilet’in diğer güzel kızı Hazan ise Hazım’ın oğlu Sinan ile sevgili olmuştur ama her nedense gözü ve gönlü Hazım’ın diğer oğlun Yağız’a kayar.
Hazım’ın büyük oğlu ile evli olan gelini ise kendi kayınbabasını zehirleyecek kadar işi ileri götürür ve evvai yalan ve hile ile işler çevirmeye çalışır.
İsme bakın Fazilet ama onadığı rol tam anlamı ile fazilet ismi ile ZIT. kadın yalan makinesi, dedikodu makinesi, şantaj uzmanı, para için yapmayacağı şey yok adı da FAZİLET ...
Oysaki fazilet ismnin alamı şudur:
1.İnsanda iyilik etmeye ve fenalıktan çekinmeye olan devamlı ve değişmez istidat, güzel vasıf. 2. Kişiyi, ahlaklı ve iyi hareket etmeye yönelten manevi kuvvet. 3. İnsanın yaratılışındaki iyilik, iyi huy, erdem. 4. İyi anlak, iffet.
Bu filmin senaryosunu yapan İsrail ve Yunanistan olsa ancak bu kadar aile yapımızı bozmak için çaba sar ederdi.
Bu filimde bu kadına yüklenen rol tamamen Fazilet isminin zıttı ile mütenasip.
Vaktinizi amayayım sevgili okurum ama burada bu filimde adap, edep, ahlak ve dürüstlük adına tek bir şeyin olmadığını net bir şekilde size diyebilirim.
Münir Özkul'un fabrikada çalışırken Fabrikatörün oğlu ile ustabaşının kızının birbirlerini sevmelerindeki doğru ve düzgün ilişki ağı ile buradaki AHLAKSIZLIK,EDEPSİZLİK ve REZİLİK arasında ne kadar fark olduğunu düşünün.
Özetle bu tür filmler her gün evimizde olduğu sürece her türlü rezillik ile sürekli yüz yüze olacağız.
Enfal suresi 53.ayette Allah der ki:
"Siz kendinizi düzeltmedikçe Allah size yardım etmez..." Ayetinde bizlere açıkça ifade var.
Kesinlikle RÜTÜK kapatsın veya ceza kesin ucuzluğuna kaçymacağım. Sadece Çoluk çocuğunu ve ülkesinin geleceğini düşünen hiçbir kimse bu tür bozuk senaryolu filimleri izlemesin zaten o filimler yayından kalkar. Halk düzgüne ve Milli Manevi duygulara ters olmayan filimleri izleyelim bu tür yapımlar da hak ettikleri yere gitsinler.
Son dönemlerde bu tür çok sayıda bozuk senaryolu filim oldu. Sanki yabancı bir el bu bozuk senaryolu filimleri bütçe aktarıyor gibime geliyor. Çünkü bu kadar kötülük yapmak için mutlaka gizli bir el bunun olması için bastırıyor gibime geliyor.
Ey halkım RÜTÜK’ten değil sadece sizden beklentim var lütfen dininle, yaşamınla ve kültürünle alakalı olmayan bu tür bozuk senaryolu filimleri İZ LE ME…
İstanbul Times / Hüseyin Çetiner