28 Şubat kararları ile hayata geçirilen katsayı uygulaması meslek liselerinin üniversitelere girişinde büyük bir adaletsizliğin nedeni oldu. Köhne bir devlet anlayışının ürünü olan katsayı uygulamasının asıl amacı "İmam Hatip Liseleri"nin önünü kesmek olsa da bu tüm meslek liselerine sirayet ederek, bu okullarda okuyan tüm öğrencilerini mağdur etti. Bu garabet uygulama maalesef meslek liselerini bitirme noktasına getirdi.
 
Katsayı engeline takılmak istemeyen çoğu öğrenci düz liselere veya kolejlere geçmek durumunda kaldı. Kalanlar ise yıllarca verdikleri emeğin karşılığında hakları olan puanı almak bir yana aldıkları puanlar kırıldı. Üniversiteyi kazanmak için yıllarca verdikleri emekler bir anda heba oldu. Hal böyle olunca meslek okullarının tamamı amaca hizmet etmeyen işlevsiz eğitim kurumları haline getirildi.
 
Süreç içerisinde genel hukuk kuralları işlemez oldu. Anayasal hak olan eğitim hakkı, eşitlik ilkeleri askıya alındı. Meslek liseleri öğrencileri neredeyse üniversiteye giremez hale geldi. Meslek liselerinden mezun olan öğrencilerin normal liselere göre üniversite kazanmaları bir nevi imkânsızlaştırıldı. Bu haksızlık karşısında daha da hırslanan öğrenciler ideallerine kavuşmak için normal liseye giden bir öğrenciden daha fazla emek vermek zorunda kaldı. Uykusuz geceler geçirerek, büyük bir stres altında bir sonraki senenin sınavına hazırlanıp durdular. Kimi bu çetin yolda hedefine ulaşırken, kimi puanı kırıldığı için yine aynı hüsrana uğradı.
 
Kimileri pes edip eğitim hayatından uzaklaştı, kimileri hiç olmazsa 2 yıllık bir yerleri tercih edip, 4 yıllık fakülteye geçmek hayaliyle azim ve hırsla çalıştı. Kimi başardı, kimi buruk kaldı. Ama şu bir gerçek ki, yıllar süren bu hukuksuzluk, bu adaletsizlik yüz binlerce aile ve öğrenciyi mağdur ve mutsuz etti.
 
Bir yandan da topyekûn üniversitelerin eğitim kalitesi düştü. Bilimsellikten uzak, hiçbir icadı olmayan, gelişmiş ülkelere göre dünya sıralamalarında en dip sıralarda olan tamamen resmi ideoloji paralelinde siyasi angajmanlarla askeri vesayete çanak tutan yerleşke yönetimleri haline geldi.
 
Öte yanda üniversite kapılarında bekleyen yüz binlerce öğrenci yığılmaları oluştu. Üniversite kazanıp, fakülte bitiren lisans diplomalı işsizler ordusu sayısı milyonlar ulaştı.
 
Meslek liselerinin önünü kapatan, akıl ve izanla izah edilemeyecek bu yanlış uygulamalar Türkiye'de kalifiye personeli temin edemez noktasına getirdi.
 
Piyasada ihtiyaç olan, alanlarında teknik bilgi ve beceriye sahip mesleki donanım almış, kısa yoldan hayata atanması gereken kalifiye eleman yokluğu baş gösterdi. Kalifiye eleman ihtiyacı sağlıktan, elektroniğe, tekstilden, inşaata kadar her alanda arttı. Bu ihtiyaca cevap niteliğinde öğrenci yetiştirecek kurumlar maalesef kalmadı.
 
Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi öğrencinin daha ilkokuldan başlamak üzere yeteneklerine göre meslek edindirme yönünde eğitimini tamamlayarak hayata hazırlama maalesef ülkemizde bu gudubet anlayış yüzünden gerçekleşemedi.
 
Kabul etmek lazım ki Ak Parti hükümetinin doğru ve adil uygulamalarından biri de bu yoldaki yanlışı giderme oldu. "Meslek Liselerine iade-i itibar sağlamak" adına tüm meslek liselerinin önünü açma, bu iktidarın geç de olsa verdiği doğru ve isabetli karar ve uygulamalarından biri oldu. Meslek liseleri ve eğitim yatırımlarına özel müteşebbisi ortak etme iradesi doğru bir karardır.
 
Meslek Liseleri alanında özel sektöre yatırım yapma imkanı ve uygulaması, Türkiye'nin gelişmiş ülkeler standardında meslek edindirme ve kalifiye iş gücü alanındaki geri kalmışlığı telafi niteliğinde doğru bir uygulamadır. 
 
Devlet, eğitim alanında kalitenin yükselmesi açısından özel yatırımcıları da işin içine alarak isabetli bir karar almıştır.
 
Teknik meslek liseleri ve sağlık meslek liseleri yatırımcısı doğru yatırıma yönlendirilmeli ve haksız rekabet ile eğitim kalitesinin düşmesine asla müsaade edilmemelidir.
 
İstanbul Times / Maksut KONYAR