Hey!

Siz insanları

biraz realist olmaya

davet ediyorum.

Suriye konusu, Libya operasyonu, Korona virüsü, deprem...

Tehlikeli savaş kapımızı çalıyor, depremden insanlar diken üzerinde, kriz desen dillendire dillendire bir hal olduk, değişen bir şey yok. Adalet desen sorunlarımızın en tepesinde. Nereye gidiyoruz biz böyle?

Ne işimiz var bizim Suriye’de? Biz neyin uğruna savaşıyoruz?

Oturup kendi içinizde bir cevap verin hele! Artık biraz da olsa gerçekçi olmaya çalışın. Kaybettiğimiz 34 İNSAN! Bildiğimiz kadarıyla tabii. Ya bilmediklerimiz?

Ben biraz neler yaşandığından ziyade olayların analizini yapmak istiyorum. Toplumun tavrını, bakış açısını...

Öncelikle 34 şehit değil, 34 İNSAN! Şehitler sayı değildir. O insanların anneleri, babaları, abileri, ablaları, kardeşleri, aşkları, arkadaşları, en sevdiği oyuncakları, vazgeçemediği yemekleri... vardı. Onların birer isimleri vardı. ‘34 şehit’ demek ile bitmiyor. Bir gün gündemde kalıp, ölen kardeşlerimizin sayısını verip, gündem ezmesine gidiyor olay.

Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak” gibi cümlelerle daha nereye kadar? Ardından atılan yandaş gazete manşetlerinde, “Kanları yerde kalmadı” başlıkları... Doğruyu yanlışı ayırt etmek bu kadar zor olmamalı ya!

Körü körüne başkalarının savaşına giderken neleri kaybettiğimizin farkında olmayanlar, kendi çıkarları için hareket eden beyinle, ah edip, vah edip içinde zerre acıma olmayan duygu yoksunları!

Sizler neden böylesiniz?

İşbirliği yerine, kavga ve rekabet hızla devam ediyor. Peki, bu saldırganlığın nedeni ne olabilir sizce? Devletin kuralları herkese eşit olduğunda, şeffaf olduğunda insanlar arasında dayanışma söz konusu olacakken tam tersi bir haldeyiz.

Devletin kuralları tam olarak yansımıyor galiba bizlere. Bu yüzden bu haldeyiz belki de. Birbirimize saldırır vaziyete geldik.

Bir devletin kendi sınırları içinde, toprakları üzerinde bulunan mültecilere gitsinler diye gümrük kapılarının açılmasına bir açıklama getirecek olanınız var mı? Bu ne demek?

Suriye sorunu belki bir gün bitecek ama Suriyeliler sorunu bitecek mi?

Tek bir sorum var. İki kişi kavga ediyorsa oturup yüz yüze konuşarak sorunlarını çözmesi gerekmiyor mu? Peki, Esad ile oturup anlaşmadan Suriye sorunu nasıl çözülecek?

Günü kurtarma yöntemlerle yönetilen ülkemizde soru işaretleri her zamanki gibi almış başını gidiyor.

Kendi ülkelerini savunmadan ülkelerinden, savaştan kaçan İNSAN’ları ülkemize kabul etmek hatadır.

Yazının girişinde iki yerde İNSAN kelimesini büyük harflerle yazdım.

İlk bahsettiğim; başka topraklarda şehit olan ‘İNSAN’

İkinci bahsettiğim; kendi topraklarındaki savaştan kaçan ‘İNSAN’

Daha diyecek bir şey var mı ki?

Bu tablo anlatmıyor mu her şeyi?

Her konuda önceden bir ön görüsü olan muhteşem insanın sözüne yine bu konuda da yer vermek istiyorum.

Moskova’yla ilişkileri her zaman önemseyin; emperyalizmle aranıza mesafe koyun; Arap ülkeleri arasındaki sorunlara, Arapların içişlerine asla karışmayın.Mustafa Kemal Atatürk

**

Bugüne kadar “kapıları açarız” deniliyordu. Şimdi açıldı. Bakalım görelim bundan sonra neler olacak?

Hande Balcan