Albert Camus,“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın” demiş.
Gelin bakalım:
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2021 Ocak ayı raporunda, 2021 yılının ilk ayında 23 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü yayımladı.
Ülkemizde kadınlar katlediliyor. Evlatlarının önünde ölüme terk ediliyor.
Peki, bizlerin bu süreçte tek dayanağı neydi?
İstanbul Sözleşmesi…
Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği, kategorileştirerek açıklamış. Gelin önce hep birlikte İstanbul Sözleşmesi nedir, kimi korur, kimden korur, nasıl korur, nerede korur bir inceleyelim.
İstanbul Sözleşmesi Nedir?
Tam adı Kadına Yönelik Şiddet ve Ev içi Şiddetin Önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi Sözleşmesidir. Kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali olarak tanımlar. Kadınlara yönelik şiddeti oradan kaldırmayı ve kadınların insan haklarını korumayı amaçlar. Şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yattığını tespit eder. Kadına yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin ortadan kalkması için devletlerin kapsamlı ve bütüncül politikalar geliştirmesi gerektiğini söyler.
Devletlerin şiddeti bitirmek için toplumsal cinsiyet eşitliğini hem yasalarında hem de toplumsal yaşamda hayata geçirmesi gerektiğini belirtir.
İstanbul Sözleşmesi Kimi Korur?
Şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi olan tüm kadınları ve kız çocuklarını korur.
Birlikte yaşayıp yaşamadığına bakmaksızın, ev içi şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi olan kadınları, çocukları, yaşlıları, engellileri, göçmen ve mültecileri, LGBTİ+’ları kısaca herkesi korur.
İstanbul Sözleşmesi Kimden Korur?
Eşin, eski eşin veya partnerin şiddetinden, abinin, babanın veya diğer aile bireylerinin kısaca en yakınımızdakilerin şiddetinden korur.
İşyerinde patronun, okulda öğretmenin, karakolda polisin ya da sokakta, çarşıda veya toplu taşımada tanımadığımız erkeklerin şiddet ve tacizinden korur.
İstanbul Sözleşmesi Nasıl Korur?
Irk, renk, dil, din, siyasi veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü nedeniyle ayrımcılık yapmaksızın korur.
Özel sektör ve medya da dâhil olmak üzere, toplumu kadına karşı şiddetin bir insan hakları ihlali olduğu konusunda bilinçlendirmeye çağırarak korur.
Eşitliği ve ayrımcılıkla mücadeleyi okul müfredatına ekleyerek, şiddete karşı farkındalığı erken yaşta kazandırarak korur.
Her türlü şiddet olayıyla ilgili ülke çapında 7 gün 24 saat çok dilli ve erişebilir ücretsiz acil destek hizmeti sunan telefon hatları ile korur.
İstanbul Sözleşmesi Nerede Korur?
Vatandaşlık durumuna bakmaksızın, evde, sokakta, okulda, işyerinde, pazarda, toplu taşımada, dijital ortamlarda, ülke içinde veya dışında, özel ve kamusal hayatın her alanında şiddetten korur.
İstanbul Sözleşmesi Neye Karşı Korur?
Kadınları, çocukları ve ev içi şiddete maruz kalan herkesi,
Fiziksel şiddetten korur.
Taciz ve tecavüz dâhil her türlü cinsel şiddetten korur.
Ekonomik ve psikolojik şiddetten korur.
İşyerinde mobbing ve taciz dâhil her türlü şiddetten korur.
Israrlı takipten korur.
Dijital şiddetten korur.
Çocukları şiddet dolu evlerde büyümekten korur.
Çocuk yaşta, erken ve zorla evlendirilmekten korur.
**
İstanbul Sözleşmesi, uluslararası bir anlaşmadır. 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan İnsan Hakları Sözleşmesidir.
11 Mayıs 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nin üzerinden 10 yıl geçti. Ve 10 yılın ardından Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye bakımından fehsedildi.
Sosyal medyada, sokakta, evde, işte her yerde “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” diye haykırdık. Peki ya ne oldu? YAŞATAMADIK. (Şimdilik)
Şimdi bu imzaları geri çekenler: bu katiller hakkında ne düşünüyorlar acaba?
Bu durum toplumumuzda kutuplaşma, ayrışma yaratır. 2021 yılında hala daha kadın şiddetini konuşuyor olmamız, gelişmekte olan bir ülke olmamızın nedenlerinde biri değil midir?
Gerilemeye yüz tutmuş tüm zihinlere sarmaşıklar dolansın. Fikirler çiçeklensin, topluma bahar havası essin.
Sizler, sistemin dayatılarına ayak uydurarak; düşlerinize ıstırap çektirip kuşkularınız ile yüzmeye devam mı edeceksiniz? Toplumdaki tüm zihinlerle ayı şeyleri düşünmek hazzınızın doruklarına mı ait?
Siyasi iradenin desteklediklerine, desteklemediklerine, gözünden düşürmediklerine, görmezden geldiklerine şahit oldukça; umutlarımızın ne denli zedelendiğini de görüyor ve endişeleniyorum…
Bu ülkede, adalet, demokrasi, sağduyu yok oluyor. İleriye giden bir toplum olmayı hedeflerken, her geçen gün gerileyen bir toplum haline gelebilmemizin ve bu zamanda genç olmanın acısıyla kıvranırken vereceğim mücadelelerin de başında olduğunu belirtmek isterim.
Önce bir Türk vatandaşı olarak, sonra bir Türk genci olarak sonrasında da hemcinslerim yanında olarak yoluma Atatürk’ün ilkeleriyle devam edeceğim.
Bugün Atatürk’ün bedeni de bizlerle olsaydı, İstanbul Sözleşmesi’ni sonuna kadar savunurdu. Nereden mi biliyorum:
Ne demiş Atam,“Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”
Her konuda olduğu gibi bu konuda da sana ihtiyacımız var. Vazgeçmemeyi senden öğrendik Atam.
Vazgeçmiyoruz.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATACAK!
HANDE BALCAN