İçinde yaşadığımız dünyanın değişim hızı bizi sadece şaşırtmakla kalmıyor, aynı zamanda deyim yerindeyse bazen sersemletiyor, bazen de çaresiz bırakıyor. Teknoloji değiştikçe manevi dünyamızda daralıyor. Dünyada en yavaş interneti kullanan ülkelerden biri olarak bu durumdayken ailelerin ve gençlerimizin teknolojiye yenik düşmüş halde olduklarını görmek çok üzücü, yazacak çok şey var aslında…
Konumuza girmeden önce World- Wide- Web (www) yani dünyayı saran ağ hakkında kısa bir giriş yapalım. Yavaş yavaş bizi de saran bu tehlikenin farkına varmadan içine doğru sürükleniyoruz. Yeryüzü, doğa ve insanlar, zamanla değişirken teknolojinin yerinde durması beklenemezdi. İnternet ilk zamanlarda yetersizdi ve içerik de pek fazla yoktu.
1999 yılından itibaren yazma ve üretme eyleminin başladığı bu dönemlerde sade olarak geçiyordu, 2004 yılından itibaren kullanıcı tarafından içerikler oluşturulmuş olup Facebook, Google, Youtube, İnstagram, Twiter dönemi başladı. Platformlar üzerinden insanlar bütün dünya ile bağlantı kurabiliyordu. Artık yeni bir döneme doğru hızla ilerleyip bir şeyler bekleniyordu ki bu da uzun sürmedi.
Yavaş yavaş farklı bir boyuta giriyorduk artık. Web 3 dönemi. Kullanıcıdan kullanıcıya bağlantı dönemi başlıyor. Hafızamızı yoklayalım web 1 ve web 2 sunucu üzerinden sunuluyordu. Web 3 ise direk kullanıcı ile bağlantıya geçme. Düşünün bizi hayal bile edemeyeceğimiz bilgilere ulaştırdı. Bizi facebook, instegram, twiter gibi sosyal programlarla birbirimizle tanıştırıp metaverse için zemin hazırlanıyordu. Keşke tam da bu noktada kalsaydı diyor içinden insan.
Bu esnada birileri boş durmuyor, hamlelerini yavaş yavaş devreye koymaya başladıklarını biliyoruz. Bunlardan ilki (like) beğeni insanların his, duygular ile oynamaya başladılar. Hatta kontrol altına almak için birçok ekleme yapıldı sosyal programların içine ve hatırlarsanız insanlar beğeni fazla olsun diye yapılmaması gereken şeyler yapmaya, hatta ölümlerle sonuçlanan hatalar yapmaya başladılar. Bunları haberlerde görmekteyiz. Psikolojik olarak artık sosyal ağın içinde yerimizi aldık.
İçine girdikten sonra çıkamayacağımız bir yapının içine doğru sürükleniyoruz. İnsanın hayattaki hayallerini katlayıp cebimize koydular. Yeni dünya düzeni yavaş yavaş kuruluyor adı ise Metaverse yani internette öteki evren adı altında arka planda sessizce kurulan bir sistem var yıllarca arka planda gizlice çalışılan bu sistemi yavaş yavaş dünya basınına sızdırdılar amaçlarına da ulaştılar ve bir anda tüm dünyanın gündemine oturdu. Belki de bekledikleri zaman geldi.
Hedef insanları bire bir olarak sanal âlemin derinliklerine doğru çekmek. Peki neden?
Gerçek âlemde ki gibi sanal âlemde de yaşayalım diyebilirsiniz. Hayal olan her şey gerçek olacak, içinde yaşadığımız bu dünyanın kopyasını yapıyorlar ve doğru zamanın gelmesini bekliyorlar. Facebook bunu yıllar öncesinden yüz tanıma sistemi ile başlattığı iddialar arasında kısaca biz kopyalanıyoruz.
Bir anda dünyanın gündemi olan yeni nesil İnternet, yeni bir âlem, yeni bir hayat, rengârenk bir dünya, herkesle birlikte olabileceği bir âlem, sanal gerçeklik…
İnternet dünyasının yerini almak üzere sanal gerçeklik, sanal gözlük kâfi gelecek bu âleme girmek için. Gerçek dünyadan insanlar bu âleme girdiklerinde orada kalıp gerçek dünya ve hayata geçiş yapmak istemeyeceklerdir. Bu durumda bir bilgisayara bağlanmamıza gerek kalmıyor insanlar metaverse de hayal edebileceği her şeyi yapabilecektir. Gerçeğin sanal olan ile ayırt edilemeyen gerçeğin ta kendisi ile karşı karşıyayız.
Neden diyeceğimiz sorulardan biri ile başlayalım…
Facebook adını neden meta yaptı?
Yılların facebook'u adını meta diye değiştirdi. Dünyaca bilinen en büyük ilk 5 Markası içinde yer alan şirketin adından bir anda neden vazgeçtiği düşündürüyor. 1.3 trilyon dolar değerinde bir şirketten bahsediyoruz. Apple, Google, Microsoft, Roblox, Tik tok, Epic games gibi şirketler milyonlarca dolar yatırıp meta verse olmak için çabalıyor ve yarışıyorlar.
İnsanlar bu sanal âlemde çok vakit harcayacak gibi görünüyor. Sanal ve kripto paralar boşuna üretilmedi?
Beynin bir süre sonra sanal ile gerçeği ayırt etmiyor olması da en büyük sıkıntı. Haliyle hayalle gerçeği ayırt edecek bir göz lazım olacak.
Metaverse gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar gerçek olacak. Birileri gerçek dünyanın kopyasını yapıyor ve doğru zamanın gelmesini bekliyor.
Z kuşağını tam olarak çözemeden dijital kuşak geliyor ve bu dehşet yapıyı birileri hızla hazırlıyor.
Artık odasına değil sanal Dünya’nın içine kapanmış bir varlık göreceksiniz. Bu varlığın adı insan. Biz insan olarak adım adım dünya hayatına girerken, Metaverse de ise havadan dünya hayatına giriyoruz.
Bu konu kesinlikle ele alınmalı ve bu teknolojiye acil olarak katılmalıyız. Yönetilmek için değil yönetmek için erkenden yol almalıyız.
Birileri çalışmalara çok önceden başlamış durumda bu da kişiden kişiye, kişiden topluma, kişiden tiyatroya, sinemadan topluma, internetten topluma, ses, mesaj, görüntü, algı olarak aktarılıyor.
Sanal eğitim (pilot eğitim sistemi ) de bunlarda biri olarak karşımıza çıkıyor.
Da vinci Robotik sistem ( cerrahi sistem) olarak ameliyatlarda başlandı.
Söyle düşünelim açık büfeyi ziyaret edebilirsin ama yemek yiyemezsiniz. Mescidi haramı ziyaret edebilirsin ama hacı olamazsınız. Mekân, zaman, duygu içermez.
Fiziksel ortamdan dijital ortama geçiş başlayacak ve bu geçişte nesiller arası uçurumun iyice açılacak olması da ürkütücü. Tamda bu esnada bakanlarımız ve vekillerimiz gerekli yasal düzenlemeleri yapması gerekiyor.
Metaverse eğitimde çok önemli çocuklarımızı tanıştırmamız gerekiyor. Yüzleştirmek zorundayız, yeni yüzyılın en büyük silahını iyi tanımalıyız. Mili eğitim bakanlığı ve diyanet işleri kurumu bu konuda gerekli çalışmaları bir an önce başlatmalıdır.
Batıdan gelen sinema ve tiyatro bizleri etkiledi açıkçası ama eğlence boyutunu geçip tam anlamıyla dönüştüremedi. Milli kimlik ve duygularımızdan vazgeçmedik. Metaverse de bu toplum değerlerini, kültürünü, örf ve adetlerimizi, saygımızı değiştiremeyecek. Buna birlikte izin vermeyeceğiz.
Saygılarımla
Ömer Kantemür