Ey insanlık!
Dert et yemek değildir.
Et yedirtmektir.
Olay sadece et hiç değildir.!
Söz ve sözün önemini kavramaktır.
Verdiği söz uğruna canından vaz geçebilen biri:
- Rüşvet alır mı?
- Torpil yapar mı?
- İhanet eder mi?
- Gönül kırar mı?
- İftira atar mı?
- Satar mı?
- Hiç ama hiç yalan söyleyip aldatır mı?
...?
...?
Paylaşmak,anlamak,dert edinmek, barışmak,sevgiyi haykırmak ve en önemlisi söze sadakat...
O dönemin lideri , yöneticisi, bürokrasi kanadı Hz İbrahim peygamberdi.Bugün onun yerini temsil eden kimler ise öncelikle verilen ve alınması gereken mesaj onlara sorulacak.
En önemli mesaj ise söze sadakat.!
Anlaşıldı mı o mesaj?
Verilen sözler tutuldu mu ? Gereken mesaj alındı mı? Söz sizin için bir şey ifade ediyor mu? Neyinizden vazgeçebildiniz söz uğruna ? İşte o zaman anlam kazanacak kurbanlar...
Ama görülen o ki adı kalmış Kurbanın,içeriği bir şey ifade etmiyor...
Yukarılar için böyle olunca alt daha da anlamdan uzaklaşıyor. Bir hayvan kesiliyor ve akrabalar arasında bölüşülüyor. Tatlı,lokum, şeker...
Mazlum,garip kimin uğrunda.! Herkes tatil süresini konuşur oluyor o zaman . Yani bildiğiniz; " Mehmet, kardaş dünya dönüyor." Haykırma böyle olunca. Yeryüzünde düzen ise;"Eski tas eski hamam"kaldığı yerde devam ediyor her şey şeklinde varlık buluyor.
Ölümler, intiharlar, iftiralar,gasp edilen haklar...
*Şimdi sormak lazım.*
İnsanlık neden bu kadar acı ile iç içe?
Salgınlar, aşılar nasıl bir ders verdi bize?
*Yada.!*
Danaya 4 kişi girdik. Payıma düşen et evdekilere yeter mi?
.......
*Unutma.!*
İslâm, kişinin kendisi ve toplumuyla barışık bir hayat yaşamasını sağlamak amacıyla Allah tarafından bütün insanlığa gönderilmiş olan son İlâhî dinin adıdır. İslâm’ın gönderiliş amacı, tarihsel ve sosyolojik bir gerçeklik olarak ferdi ve toplumsal hayatta var olan yanlışlıkların düzeltilmesine ilişkin önerilerde bulunmak ve muhtemel sapmaların ortaya çıkmasına engel olabilecek çözümler oluşturmaktır.
Kendisiyle aynı inancı paylaşan veya paylaşmayanlarla bir arada ortak bir hayat sürdürmek durumunda olan insanın, toplumsal hayatın gerçeklerine ve gereklerine uymayan davranışları dinî ve toplumsal normlarla kontrol altına alınmaya Çalışılmaktadır. Öte yandan, ferdî ve toplumsal hayata ilişkin İlâhî talepleri içeren dinin inananlarına yüklediği sorumluluklar yanında vazgeçilmez ve devredilmez kabul ettiği temel hak ve özgürlükler, bu dinin gönderiliş gayesinin ve sosyolojik ve tarihî olarak varoluşunun ifadesidir.
Adanmışlık = Kurban
*Kurban Nedir ?*
1-Kurban, kurbiyettir:
Gönül isterdi ki, insanlar kendi aralarında bir birlik oluştursunlar. Gönül isterdi ki, insanlığın kanayan yaraları sarılsın.
Zaman ve mekan kavramlarından sıyrılarak yaklaşmak ve yakınlaşmaktır. "Ene" duygusundan kurtulmaktır.Yakın olmaktır, Ötelere. Öte'nin bilgisine yakîn olmaktır.
Pragmatist duyguları hiçlik ile özdeşleştirerek sevmek,beklentisiz severek yakınlaşmaktır.
Uzak kalarak yakınlaşmaktır. Mâsivâdan uzaklaşarak yakınlaşmaktır, Ötelere. İnkardan uzaklaşarak yakınlaşmaktır inanca. Kin ve nefretten uzak kalarak yakın olmaktır sevgi ve hoşgörüye.
Sözün sahibine yakın olmak ,ötesini hiç sayarak, şartsız sevgi duygusu ile yakın olmaktır.
2. Kurban, teslimiyettir:
Hakikate teslim olmaktır.
Teslimiyet, iyiliğe ve hayra teslim olmaktır.
Sonuca değil uygun bir adanmışlık ile sonucun sahibine İbrahimce bir duruş ile teslim olmaktır.
Yusuf'u anlamak ,Yusuf gibi kuyunun derinliğine bakmayıp kuyunun sahibine teslim olmaktır.
Hayır ve güzelliklerin ruhlarımızı teslim alacak egemenliğine boyun eğmektir. Hz. İsmail'in meşrebinden olmak ve onun sülûkunda seyir sürmektir.
3. Kurban, adanmaktır:
İnsanlığın huzuru adına ,iyliği yay kötülükten uzak dur emrine Üveys teslimiyetiyle adanmışlıktır . Af, rahmet ve mağfiret dileğinin gerçekleşmesi adına Yüce Kudret'e gönülden niyetlerimizi arz etmektir. Nefsaniyetin insaniyetimizi esir almasına karşı direnç göstermektir. Tahribata uğramış yanlarımızı bu direnç ile onaracağımızın sözünü vermektir. Kutupları,Yasirleri,Mursileri ve Yasinleri anlamaktır. Hakikatin sahibiyle İbrahim gibi Üveys gibi ahitleşmektir. Çağımızı esir alan, giderek kitleselleşen ve sistematikleşen nefret, ötekine düşmanlık ve duyarsızlaşma gibi yabancılaşmalar karşısında sevgi, merhamet ve muavenet gibi yüksek insani hasletlerimizi yaşamımıza yeniden çağırmaktır.
Uhuvvet duygusuna Mecnun olmaktır.
Uhuvvet hakikatini egemen kılmak davasında beşer'e değil beşerin sahibine hizmet eden Ferhat olabilmektir.
4. Kurban, garip olana karîb (yakın) olmaktır:
Günah ve isyan kirlerinden yıkanmaya temizlenmeye-arınmaya o kadar ihtiyacımız var ki!
Kendisine ikram edilen mevsimin ilk hurmasını "sokakta oynayan çocuklara ve fakirlere ikram edin"deyip redden en güzele Mecnun olarak ihtiyaç sahiplerine yakın olmaktır . Bedende ruhu idrak etmenin bayramıdır. Aciz olana, gurbette olana, yolda kalana, iltica edene, kapına gelene, fakr ve zaruret içinde olana, mazlum olana, kimsesiz kalana gönülden bağlanmanın bayramıdır. Zira bu, kurbiyet bayramıdır.
Bayram, ayrılığın birliğe, gayrılığın bütünlüğe, dargınlığın muhabbete dönüşme umududur.
Ön yargılar, güç sarhoşluğu ile "MAZLUMUM"seslerine kulak tıkayarak yargılamak ve yok saymak yerine dinlemek İçimizde kanatlanan dirlik ruhunun şölenleşmesi, kasvet ve zulmetin sönümlenmesidir. Bayram olması bundandır zâhir.
Kurban, inanmaktır. Nefsaniyetimiz boğazlanmadıkça, gönüllerimize merhametin şavkının düşmeyeceğine inanmaktır. Ruhumuzu ancak feda ettiklerimizin ecri ile arındıracağımıza olan inançtır. Kurban edilenin cismaniyetinin değil, kurban edenin ruhaniyetinin Yücelere yükselişine olan kesin inançtır. Kurban, kurbanlık olarak boğazlanacak olanın aslında nefsaniyetimiz olması gerektiğine olan şeksiz inanıştır.
Kurban, sefalete ve uzlete mahkûm ettiklerimiz ya da kurban ettiklerimiz ile yeniden bir kurbiyet kurma vesilesidir. Duygu ve davranış hafızamızı yeniden diriltecek olan tüm erdemleri kuşanabilmek adına, yalanın, bencilliğin, tekebbürün, samimiyetsizliğin, sevgisizliğin ve müstağni duruşlarımızın kurban edilmesidir.
İnsanlık onuruna ters yeryüzünde yaşayanları anlamaktır.
İnsanlığın yaralarını sarmak ve ruhlarını onarmak adına bayramdır.
Kurbanın maldan takdimi ne kadar mânidardır. Verdiği mesaj ne kadar da açıktır: “Allah’ın insana bahşettiği dünyalıkların insan ile Rabb’i arasına girmesine mani olmak.”
Kurbanımız bayram, kurbiyetimiz daim olsun.
Ümmetçe ve milletçe başımız dik yaşadığımız, sevincimizin kursağımızda kalmadığı, yediğimiz lokmaların boğazımızda düğümlenmediği bir bayram…
*Kurban Bayramımız mübarek olsun*
İstanbul Times / Mehmet Sebah Yiğit