Dünya’nın içinde bulunduğu her alandaki yozlaşmıştık halini görüyorsunuz bunun nedeni,
inanç eksikliği değildir.
Bunun nedeni, idrak ve bilinç eksikliğidir. İnsanların din adına bir birlerine yaptıkları
işkenceleri katliamları görüyorsunuz, duyuyorsunuz. Yani önümüzde iki seçenek var. Ya direk
kendinize hizmet edeceksiniz; yâda uzun yol olan başkalarına hizmet yoluyla yine kendinize
hizmet edeceksiniz. Tercih sizindir. Akıl, mantık, bilinç sizindir. Başkası diye bir şey yok sen
bir sin ve bire gidiyorsun kendimizden kendimize giden yolu bulmamız gerekir kendimizden
kendimize gidecek. Kendimizi bulmaya çalışacağız.
Körü körüne inanç, tek başına hiçbir şeydir. Önemli olan bilerek inanıp, idrak edip bilinçli bir
şekilde geliştirmektir. Ezberle dille söylemekle idrak ve bilinç gelişmez. Din yaratana yani
yaratıcı bilincine ulaşmamız için sadece bir yoldur. Ancak Tek yol değildir. Yollardan sadece
biridir. Yaradan’a ulaşacak yol, dışarda bir yerde değildir. Bu yol kendi içimizdedir. Çünkü
yaradan, sizin içinizde yani özünüzdedir. Kişi dışarda hangi yolda olursa olsun. Kişi kendi
içindeki yola dönmediği sürece, bu hedefe ulaşamayacaktır. Bilmekten daha önemli olan
bildiklerinizin altının dolu olmasıdır. Artık dünya eski dünya değildir. Zaten sizde artık eski siz
değilsiniz. Ne demek istediğimiz çok iyi anlıyorsunuz. Eski Dünya’yı ve eski kendinizi, bırakın
ve unutun.
Her varlık yaratandan ayrılmış onun bir parçasıdır. Çünkü her parçada her zerrede yaratanın
ışığı, bilinci vardır. Bu sebeple kutsal kitaplarda yaratan, her yerdedir denilmiştir. Anlatılmak
istenende budur. Pisagor yaklaşık 500 yıl önce ışığın insanlar üzerindeki etkilerinden
bahsetmiştir. İlk kez ise, Nikola Tasla tarafından deneysel gözlemle kanıtlanmıştır. 1890
yılında Nikola tasla, canlıların etrafında bir ışık halesi olduğunu, bu halenin, elektro manyetik
dalga şeklinde yayılım yaptığını tespit etmiştir. Hatta tasla bunun resmini bile çekmiştir.
1939 yılına gelindiğinde ise Rus bilim adamı Seyman Kirlian, geliştirdiği fotoğraf makinası ile
bu ışık halelerinin fotoğrafını, renkli olarak çekmeyi başarmıştır. Gece görüş ve termal
kamera çekimlerinde bu yöntem kullanılmaktadır. Ayrıca bu ışınların, tek renk değil, yedi
renk skalası kuşağında olduğu tespit edilmiştir. Dünya artık eski dünya değildir demekle
kastettiğim şey, Dünyanın artık üçüncü boyut olma özelliğinin sona erdiğidir.
Fiziksel bedenimiz dünyadan aldığımız ve çıkarken teslim ettiğimiz bir elbisedir. Dünya
insanları, kendi türünü yok etme ve yaşadığı gezegeni tahrip etme bakımından ise en üst
sıradadır. Yani kendi türümüz ile ne kadar gurur duysak azdır. Yaratana yakınlık, onu bilmekle
olur. Kendini bilmeyen yaratanı bilmesi mümkün değildir.
Çünkü insanlar, henüz yaradanı tanımıyor, bilmiyoruz yaratan bizden ne istiyor? İlk önce
kendimizi tanımamızı ve bilmemizi istiyor. Bazı yanlış bildiklerimiz günümüze kadar gelmiş
ama bu yanlışları düzeltemeyiz ama kendini düzeltebiliriz. Yaşam sadece nefes alıp vermekle
olmuyor, evlenmekle, çocuk büyütmekle, ev almakla, iş sahibi olmakla olmadığını bilmelisin.
Allah senden ne istiyor ve sen ne yapıyorsun bil düşün ilk önce kendini Müslüman yap sonra
başkalarını yaparsın beden Müslüman ama ruh Müslüman değil ki
İlk önce kendini tanı sonra Allah’ı tanı dünyada körü körüne yaşamak sadece nefes alıp
vermek demek yaşamak demek değil dünya ya salı verilmedik. Herkesin bir görevi var ve
herkes bu görevi tamamlamak için geldiğini bilmesi gerekir illa birilerinin bunu hatırlatması
gerekmez sen ol ve bunun bilimcide ol
Düşün sor sorgula, araştır, oku diyenlere kulak verin doğru yol dört kelime gizlidir. Unutma ki
Dünyada tüm kutsal kitaplarda dâhil hiçbir kitap ölüler için gelmemiştir. Sadece yaşayanlar
için gelmiştir. Dünyadaki görevin bitmeden kutsal kitabı okumalısın…
Hz. Ali bir sözünde kim ilim, arama yolunda olursa cennet de onu arama yolunda olur. Yunus
Emre ise “ilim bilmektir” demiştir. 1165 ispanya doğumlu olan ömrünü daha çok Suriye
şamdan geçiren Muhiddin İbn-i Arabi bir sözünü hatırlatmak istiyorum. “Kendini bilen Allah’ı
bilir. Yanlışa inanmak, hiç inanmamaktan daha tehlikelidir. Yanlış bilgi, bilgisizlikten çok daha
tehlikelidir. Tüm evren, tüm var oluş, madde ve bilinç dengesi üzerine kurulmuştur. Madde
olmadan bilinç olmaz. Bilinç olmadan madde olmaz.”
Her türlü madde ya da nesne oluşumunun, ilk ana kaynağı ışıktır. Aslında evrende boş alan ve
boşluk diye bir şey yoktur. Kara delik dedikleri şey aslında enerji çekim alanının merkezidir.
Hayattan çıkartacağımız en büyük ders, hayatının kendisinin bir ders olduğunu anlamış
olmaktır.
Ömer Kantemür