Grup Yorum’un her rüzgârda, bize doğru esen şarkılarından birisi...
Maden ocağı
İndim maden ocağına kara elmas diyarına
Yeryüzü sıcak olsun diye dost
Yıllar boyu kazma salladım buskunca bu zindanda
Çocuklarım gülsün diye dost
Oysa bizim evde gülen yok
Yürü derler yürü derler açlığa yürü derler
Kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler
Günü gelir utanmadan ağlaşana gülün derler
Yalanlara artık sabrım yok
Bugün maden ocağına kara elmas diyarına
İnmedik selam olsun sana dost
Ölesiye ışık hasretiyle solmuş bu yüzlere
Grev grev güneş doğmuş dost
Artık kaybedecek bir şey yok
Yeraltında ezilenler yeryüzüne seslenirler
Madenler bizim derler gerekirse ölüm derler
Günü geldi grev derler dost
Artık kaybedecek bir şey yok
Zonguldak
Yerin derinliklerinden geldiler
Ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle
Ne kadar diplere bastırılsa
O kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin
Ağır ağır geldiler
Sonra her gün geldiler artarak geldiler
Kadınları çocukları ve alkışlarıyla
Yoğurt mayalar gibi geldiler
Pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi
Su gibi ateş gibi
Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına
Yeni yollarla tanıştı ayakları
Her gün yeni kabuklar çatladı
Yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini
Bir kent oldular sonunda
Ve adını değiştirdiler ülkenin
Soma ve Ermenek maden işçileri haklarını almak için uzun süredir direniyorlar. Bu direnişleri baskıyla, zorbalıkla engelleniyor. Yolları kesiliyor, gözaltına alınıyorlar. Ama onlar mücadelelerinden vazgeçmiyor.
“Ankara’ya yürümeye çalışan madencilere jandarma müdahalesi, hakları için direnen maden işçilerine izin verilmiyor, maden işçileri korkmuyor” diye haber başlıklarına şahit oluyoruz. İşçilerin durumlarını atılan bu vurucu başlıklardan da kolay bir şekilde anlayabilirsiniz.
Konumuz, Soma ve Ermenek’teki maden işçilerinin hakları...
Şu an yazıyı okuyup, “neymiş bu madenci olayı” diyenler için bahsedeyim: 13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği maden katliamını bilmeyenimiz yoktur. Ardından 28 Ekim 2014 tarihinde yaşanan Ermenek maden kazasını da aynı şekilde... Bu kaza da altı ay içinde yaşanan Türk madeninin ikinci büyük kazasıdır.
Bu yaşanılan olayların ardından tazminatı ödenmeden işten atılan, tazminat ve emeklilik haklarını alamayan madenciler vardı. Ve bu madenciler yürüyüş başlattılar. Başlatılan yürüyüşün dokuzuncu gününde engellendiler. Gözaltına alındılar. Fakat işçiler direnişlerinden vazgeçmeyerek kararlı bir şekilde ilerliyor. Böylesine hakkını arayan, pes etmeyen, direnen işçiler yıllardır oyalanıyor. Bir de üzerine zulmediliyor.
Haklının hakkını ne zaman teslim edeceksiniz?
Dün, Ermenek Güneyyurt meydanında direnişlerinin 78. gecesinde, “Bekleyişimiz sürüyor. Ama sabrımız kalmadı artık. Ankara yürüyüşünde kararlıyız” dediler.
Ve bugün 16 Kasım 2020, Ankara’ya yürüyorlar.
Sosyal medyada “Sen de madenciyle yürü” hashtagi açıldı. Ve herkes paylaştığı videolar ile bu haklı mücadeleye destek verdi.
Tarih defalarca göstermiştir, haklı olan kazanır. En başta yer verdiğim şarkıda da dediği gibi, “Madenler bizim derler gerekirse ölüm derler”
Bugün, gerekirse “ölün demesinler” diye madencilerle yürüyoruz.
Yanınızdayız.
İstanbul Times / Hande Balcan